Çınar, tarihe en iyi tanıklık yapar ve bu uzun yaşamı zeytin ağaçları ile birlikte paylaşırlar. Her ikisi de ülkemizde oldukça fazladır. Her ne kadar zeytin ağacına karşı, bir düşmanlık son yıllarda artış gösterse de, asırlık zeytin ve çınarlarımız, tarihin en canlı tanıkları olarak, bizlere umut ve yaşam sevinci veriyorlar…
Varlığımızı borçlu olduğumuz Cumhuriyet Çınarının da, bir asra kavuşmasına üç basamak kaldı... Biz ona çok iyi bakamasak da, o her bahar yeşerir ve muhteşem gövde ve dallarının altında hepimizi kucaklar… Yağmurda, fırtınada, güneşte hepimize kol kanat gerer. Kendisi doğa ile mücadelesinde yıpransa da, bize belli etmemeye çalışır…
Cumhuriyet Çınarını diken, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, Kurucu Meclis öyle sağlam dikmiş ve öyle iyi bakmışlar ki, ilk 15 yılda çok iyi kök salmış ve güçlenmiştir. Hatta dünyadaki diğer genç çınarlara da örnek bile olmuştur. Çınarı diken, çınarı sahipsiz bırakmamış gençliğe bu konuda görev de vermiştir. Görevde noktayı da şöyle koymuştur. “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”..
Bu zaman yolculuğunda çınar düşmanları, hiç şüphesiz ona zarar vermek, kurutmak için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır. Buldukları her fırsatta saldırı yapmışlar ancak; bugüne kadar birkaç dalına zarar verebilmişlerdir… Bu çınarı dışından yıkamayacaklarına kanaat getirip başka çarelere yönelmişlerdir...
Cumhuriyet Çınarını devirmek için, yıllar önce gövdenin içine iç kurtları sızdırmışlar ve sinsi sinsi gövdeyi yıllarca kemirtmişlerdir. Bu durumun ciddiyeti fark edilince gövdedeki iç kurtları temizlenebildiği kadar temizlenmiş ama gövde bir kere yara almıştır. Bu yara kolay kolay kapanacak bir yara da değildir. Bu gövdenin kendi kendini onarması da maalesef yıllar alacaktır…
Cumhuriyet Çınarı bizim olmazsa olmazımızdır. Bizim nefesimizdir, oksijen kaynağımızdır, onsuz yaşayamayız. Çevresindeki pınarlardan suyumuzu temin eder, gıdalarımızı yetiştirir, namerde muhtaç olmayacak şekilde yaşayıp gideriz. Bu mümbit topraklarda, özgürce kimse kimsenin diline, dinine ve yaşam biçimine karışmadan sevgi saygı içerisinde yaşamayı Cumhuriyet Çınarı sağlar hepimize. Bu çınarın başına bir iş gelirse, yaşamak bize haram olur, zehir olur. Bu çınarı yaşatmak için bu toplum yemin etmiştir…
Cumhuriyet Çınarı birkaç senedir sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Çevresindeki diğer ağaçlarla, kavgalı olmaya başladı. Sudan sebeplerle kavga ediyor ve arayı düzeltmek için yeterli çaba da sarf etmiyor. Bu durum yalnızlığa doğru gidiyor belki de yalnızlaştırılıyor. Hedef güçsüz ve desteksiz bırakmaktır... Bu durumda, gelen her fırtına ve rüzgarı tek başına göğüslemek zorunda kalıyor. Gövde sağlam sağlam da dalları hep zarar görüyor. Bakalım bu duruma ne kadar sabredip dayanacak…
Dünyayı kasıp kavuran bir salgın Kovid-19 virüsü ile de, ayrıca baş etmek durumunda Cumhuriyet Çınarı. Mevsim sonbahar, yaprakları da dökülüyor şimdi. Koruma ve korunmada sıkıntılı bir kış bekliyor onu. Bahara kadar epey de sıkıntı görünüyor…
Çınardan o kadar beklenti var ki, çınar yaşayacak ki çevresine faydalı olsun. Beklentilere cevap versin. Gövde yarasını ne kadar onardı onu da bilemiyoruz. Etrafındaki ağaçlarla sorunları devam ediyor… Kimi suyuna, kimi toprağına, kimi dalına budağına göz dikmiş. Bunlarla baş edebilmesi için, gövdenin acilen eski haline gelmesi ve çevresi ile uyumlu ve çıkarlarını koruyabilecek seviyeye gelmesi gerekmektedir.
Cumhuriyet Çınarının fidesi, yokluk ve sefalet içinde, insan üstü mücadele ile, bin bir güçlükle Osmanlı Çınarından üretilmişti. Bu çınarın tohumu da, asırlar önce Altay Dağlarından at sırtında, bu topraklara dikilmek için heybelerinde taşımıştı atalarımız… Kökleri çok sağlam ve dayanıklı olmasına rağmen, Osmanlı Çınarı gövdeyi kurtlara yedirdiği için devrilmiş, tarumar olmuştu… Bu konuda Cumhuriyet Çınarı yeterince tecrübeli ve o kurtları da çok iyi tanıyor ve biliyor. CUMHURİYET ÇINARI; Atasından ve genlerinden gelen mücadele azmi, ÖZGÜR YAŞAMA SEVDASI, onu köklerinden aldığı özsuyu ile, dalına budağına ve gövdesine sahip çıkarak, asırlarca bu topraklarda sağlıkla yaşayacak ve yeşerecektir. Muhtaç olduğu güç ve kudreti, köklerinden alacaktır. Bundan hiç kimsenin en küçük bir kuşkusu olmasın.
Hilmi ÇAKIR
26.10.2020