Kalbi kırılanın sözü sert olur diyor
Sadi Şirazi. Hayat boyu kalbi kırılan insanlarız bizler, hem de umarsızca,
hayâsızca. O yüzdendir sert kişilikleriz ve sözümüz sertlik kokar. Ama bu
sertliğin içinde de insan olmaklığımız bağlamında sonsuz bir merhamet vardır
hamdolsun. Elbette Tanrı merhametinin gerçeği bağlamında zerre misalidir
bizimkisi. Çünkü merhametle varolduk ve varolmaya çalışıyoruz. Merhametimiz
tükendiği an varlığımız mevzubahis olamaz. Oldurmak istesekte olduramayız. Ki, Tanrı’nın
dini de merhameti emreder, zulmeti değil. Hem din var diyoruz hem de var
dediğimiz dini yaşamaktan hazer ediyoruz. Niçin ama niçin? Din benim için mi
münhasıran, anlatan için değil mi? Niçin anlattığını yaşamıyorsun? Şu Kandil Gecelerinde
o görkemli camilerde, hani milyonlarca liraya yapıp içinde yoksullara dua
ettiğimiz camilerde, yapılan duaları hiç dinlediniz mi, Peygamberin nasıl
anlatıldığının farkında olarak dinlediniz mi, madem anlattığınız gibidir
Peygamber, niçin O’nun hayatından tek bir iz bile yok hayatınızda bre münafıklar?
Hani; yaşamadığını niçin söylüyorsun denmiyor muydu bize? Deniyordu ama dünya için unutuluyordu, unutulması
gerektiği farz ediliyordu, zira kazanılacak çok nimet vardı. Öyleyse anlatalım
geçelimdi, nasıl olsa anlattıklarımız sayesinde istediğimizi alıyor,
dilediğimiz gibi kazanıyorduk, Allah deyinde uyuyacak kitleler sayesinde. Öyleyse
şimdi sırası değildi değil mi? Anlatacaktık, anlatırken kazanacaktık ama bir
süreliğine yaşamayacaktık öyle mi? Bunun adı nedir peki? Gerçeklerden niçin
korkuyoruz, korkuyorsak niçin yalan bataklığında yaşamaya devam ediyoruz? Yani
siz Atalar dinini yaşayacaksınız ama bize Allah’ın dinini anlatacaksınız. Biz
Allah’ın dinini yaşarken sizleri sitayişe seza göreceğiz Allah’ın dinini
anlatıyorsunuz diye öyle mi? Siz kazanın biz kaybedelim ve bunu herkes normal
görsün öyle mi? Gerçeği söyleyince de tepemize tepimize vurulsun öyle mi? Hayır
kardeşim, sizlerde ya söylemeyeceksiniz yahut söylediklerinize göre
yaşayacaksınız. Bize bir şey söyleyipte kendiniz tersini yaparsanız o zaman o
kirli ve karanlık suratlarınıza tükürmekten başka bir şey gelmez elimizden. Ve
sözümüzde her diam sert olacaktır. Bu böyle biline! Çünkü yılan korkmayız ama
yalandan korkarız biz ve hanginiz yalansız?
NOT: Tüm kalbimle, bilincimle, içtenliğimle, samimiyetimle, derin acımla, tarifsiz hüznümle; Rahmet, Sabır ve Şifa ile sevgili İzmir.