SADECE DÜŞÜNÜN...48...

Özgür DENİZ - 05.11.2020

Benim inandığım din sizin inandığınız din değil kardeşim. Gerçek dini fark ettiğim günde fark ettim bunu ve o gün bugündür inanılan dinle yaşanan dinin aynı olmadığının farkındayım. Tam 15 yıldır böyle bu. O 15 yılın ilk gününde bu din benim dinim olmaz dedim ve bir daha asla olmadı. Bir kitapla başladı her şey ve o kitapla başladı soru ve sorgu. Ahiretle ilgili bir kitaptı o kitap. Ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bademada olmayacak. Çünkü o gün anladım tüm hayatımı Atalar dinine hasrettiğimi ve feda ettiğimi. O gün anladım bu ülkede gerçek bir Müslümanın olmadığını. Aslında gerçek Müslümanların Müslüman görünenler ve Müslümanım diyenler olmadığını. Ne bir tek Hz. Ömer gördüm bu topraklarda ne de bir tek Hz. Ali ve dahi ne de bir tek Hz. Ebubekir. Hz. Ömer’in cami de cemaatle arasında gerçekleşen elbise olayını bilirsiniz; bana öyle bir Ömer ve cemaat gösterebilir misiniz? Hz. Ali’nin bir düşmanına tam kılıcı indirirken yüzüne tükürüldüğü için öldürmekten vazgeçmesi olayını bilirsiniz; bana öyle bir Ali gösterebilir misiniz? Ve zaten içinde olduğum halinde, sahip olduğum fikrinde o din yüzünden olduğunu fark ettim. O günden sonra artık her şey bir kalıntı derekesine indirgendi benim için. Ve o kalıntıları silip süpürüp atmalıydım, yeni bir yaşama merhaba demeliydim. Şayet yaşanılanlara bakıp dursaydım ve olanın yaşanılan olduğunu sanıp dursaydım hiçbir zaman olmam gereken yerde olmazdım, olmazken oldum zaten ve bilmezken bildim. Geldim, girdim, gördüm, bildim ve gittim. Dinin karşısında bir din olduğunu öğrendim ama öğrenmekle kalmadım bunun gerçekten böyle olduğunu anladım. Damarlarımda dolaşan kan gibi gerçek olduğunu anladım ama bir öldüren olduğunu, yaşatan değil. Bunu ilk evvelde bana ruhum söyledi, sonra ruhumun söylediğini nice büyük üstatların düşüncelerine teyit ettirdim, ki ilk evvelde gerçek dinin kitabına teyit ettirdim. Çünkü Atalar dini öldürüyordu, sürekli öldürüyordu, yaşamlarımızı çalıyordu bizden, terimizi, yaşımızı, kanımızı, emeğimizi emiyordu. Merhametsizdi, vicdansızdı, zalimdi, sömürgendi, acımasızdı, despottu, kindardı, yalancıydı, aldatandı. İliklerimize değin emiyordu kanımızı ve emdiriyordu. Ama bu tolere edilemezdi ve böyle gidemezdi. Çünkü bu Allah’ın dinin emri değildi. Bilakis o din bize başkaldırıyı, isyanı emrediyordu. Ama Atatalar dini tüm haksızlığa boyun eğilmesini söylüyordu, bizden köle olmamızı, kula kul olmamızı, it gibi yaşamamızı emrediyordu. Hangisi insancaydı düşünülmeliydi, tetkik edilmeliydi ve düşünüldü, edildi, Atalar dini reddedilmeliydi. Reddedildi!

Tarih: 05.11.2020 Okunma: 371

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?