Herkesin ağzında sakız gibi çiğnediği
bir din var ama ne hikmetse o din bir türlü boğazdan aşağıya inipte yaşamsal
boyuta geçirilemiyor. Çünkü bir dinimiz olduğu takdirde hiçbir şeye
ihtiyacımızın olmayacağını düşünüyoruz. O din varsa ve kimliğimizde yazıyorsa
şayet; kul hakkı yesekte, harama doymasakta, adaletten bir gram behremiz olmasa
da, zalimin önde gideni olsakta, her türlü pisliği yapsakta, müfteri olsakta,
yani kuduz köpek gibi yaşasakta mutlaka eninde sonunda kurtuluş bizim için
vardır diye düşünüyoruz. Çünkü o dinde samimi değil kimse. O dinin getirileri
var diye sürekli ağızda dolaşıp duruyor. Dini afyon olarak kullanıyoruz. Zira dinle
uyuşturup, aldatıp, istediğin kıvama getirip, istediğin gibi gütmek çok basit.
Getirisi olmasında görelim, ne ağızda durur ne boğazda. Bilakis ürkmüş eşeklere
döneriz. Çünkü o din bize kazandırdığı müddetçe dilimizdedir, kaybettirdiği an
o dini fırlatıp atmakta tereddüt etmeyiz. Bunu sonsuz ciddiyetle, bilinçle,
farkındalıkla söylüyorum. Hayat öğretti bana bunu. Kimse öğretmedi. Tıpkı
gerçek dini kitabın öğrettiği gibi, insanların değil. Niye böyle? Çünkü şöyle;
bir insanteki hayat boyu bir şey söyleme mevkiinde ama söylemiyor, velakin
biliyor ne söylemesi gerektiğini ama dünya umuru söylemesini engelliyor. Peki,
o insanteki gerçekten dini sindirmiş, dine inanmış, emredilen gibi olmuş ve
dini kabul etmiş olsaydı hakikati söylemek için bulunduğu yerden inmeyi bekler
miydi? Ki, din böyle bir şeyi tolere eder miydi? Etmezdi ama ettirilirdi değil
mi? Çünkü din onların emrindeydi, istedikleri gibi eğip bükebilirlerdi. Besledikleri,
büyüttükleri din, onları besleyip büyütüyordu. Duruyor durduğu yerde hatta tüm
yanlışa onay veriyor ama gün geliyor iniyor ve içindeki tüm gerçekleri dışarıya
çıkarıyor. Peki, o vakitte ki kayıplar ne olacak kardeşim? Sen kazandın ama
kaybedenler oldu. Nasıl telafi edilecek? İşte söyleyeceğini söylenmesi gereken
zamanda söyleyeceksin ki seni insan sansınlar. Bilakis susta vay hayvan oğlu
vay demesinler. Çünkü artık vakit söylemek vakti olmuyor o vakit. Zira her
şeyin bir vakti saati vardır, o vakit öldükten sonra o vakitte ki canlı olan
şey canlılığını koruyabilir mi? Bu yüzden bir devirde değil her devirde olman
gerektiği gibi ol, söylemen gerekeni zamanında söyle. Çünkü bizim gibi
değilsiniz!
SADECE DÜŞÜNÜN...49...
Özgür DENİZ - 06.11.2020
Tarih: 06.11.2020
Okunma: 450
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.