Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Yunanistan'da, birkaç hafta evvel, 16 yaşındaki bir çocuk, polis kurşunuyla hayatını kaybetti ve ülke karıştı. Önce üniversiteli ve liseli gençler polisin kontrolsüz ateş açmasını ve bir genci öldürmesini protesto ettiler. Sonra olaylar mahiyet değiştirdi, gençliğin sorunları ve istikbal endişesi olaylara damgasını vurdu.
Yunanistan dediğiniz ülke, bizim Ege Bölgesi kadar bir yer. Bütün ülke nüfusu, neredeyse İstanbul nüfusunun yarısı... Ülkede Kişi Başına Düşen Milli Gelir (KBMG) Türkiye'de düşenin 4-5 katı... Ülkenin öyle terör, güvenlik, eğitim, sağlık, işsizlik gibi hakikaten devasa hale gelmiş bir problemi yok. İşsizlik sigortası var. AB üyesi oldukları için, AB ülkelerinde serbest dolaşım hakları var...
Yani, Türkiye'yle mukayese edince, “fıstık gibi” görünen bir memleket!
Eee, bunlar Allah'tan daha ne istiyorlar?
Şatlar bu kadar iyi olduğu halde, gayet büyük bir istikbal endişesi duyuyorlarmış. Bize göre minicik olan, bu meseleleri öne sürerek çıkardıkları hengamede milyarlarca dolarlık hasar meydana getirdiler.
Hadiseler, Avrupa'nın diğer ülkelerine de yayılma istidadı gösterdiyse de, “Noel kutlamaları” dolayısıyla engellendiler. Yunanistan'da da, yine “Noel” dolayısıyla, şimdilik bir sükunet sağlandı.
* * *
Türkiye'de, sadece işsiz sayısı, belki de Yunanistan'ın nüfusu kadardır. Açlık, fukaralık, güvenlik, barınma, işkence, gözaltında kaybolma veya ölme ...vs. sorunlarımız saymakla bitmez.
Hele gelecek endişesi...
Ohooooooo, yahu bizim bugünümüz yok ki, gelecek için endişe edelim.
Yani, bizim toplumsal problemlerimizi Yunanistan'la mukayese edecek olursak, komşu, yanımızda solda sıfır kalır.
Öyleyse, bizde de Yunanistan'dakine benzer olaylar, sosyal patlamalar olur mu?
Hayır!
Müsterih olun! Türkiye'de, görünen gelecekte, yani 25-30 yıl içinde öyle büyük hadiseler meydana gelmez.
Sebep; toplumların kültürleriyle ve beklentileriyle ilgili... Biz, “bir lokma, bir hırka” kültüründen geliyoruz. “azıcık aşım, ağrısız başım” asırlar boyunca milletimize yetmiş... Daha da yüzyıllarca yeteceğe benziyor. Ne kadar yoksul, ne kadar ezilmiş olursak olalım bizi ısıtacak kömür, doyuracak makarna verirlerse, verenlere duacıyız. Onlara karşı isyan etmek aklımıza gelmediği gibi, bunları bize sağlayanlar da gözümüze evliyalar gibi gözüküyor. Bize yakacak ve yiyeceği sağlayanlara biat ediyor, sadakat gösteriyor, hatta onları yüceltiyoruz.
Sonra istikbal dediğin nedir ki? “Hele bugünü bir geçirelim, yarına Allah kerim!” Var mı Batıda böyle yüksek manâlı deyişler? Yok. Tabii ki isyan ederler, kırar dökerler. Adamlar bir türlü tatmin olmuyor ki!
* * *
Devlet adamlarını ve devlet kadınlarını uyarıyorum: Sakın ola ki istikbal, kalkınma, gelişme gibi, büyük laflar edip de milletin kafasını bulandırmaya kalkmasınlar.
Şöyle iyi gidiyoruz.
Ezici çoğunluk halinden gayet memnun!
Ortalığı kaynaştırmayın. Sonra, bizimkiler de kırıp dökmeye başlarlar, önünü alamazsınız.
Hatta, böyle isyan haberlerini ülkeye sokmayın, derim!
Gerçi, bir ziyanı yok da, ne lüzumu var! Keyfe keder olmasın!
* * *
Üstatlardan
İnsan
İnsan vardır fark edilmez süsünden,
kimi farksızdır koyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle aman kapılma,
insan belli olmaz görüntüsünden.
Feyzi Halıcı
Önceki Yazılar