Türkiye’de MEB tarafından açılan resmi meslek ve sanat
okullarının tümüne verilen genel isim Mesleki Eğitim
Liseleri dir. Türk Milli Eğitimi'nin amaçları doğrultusunda, ilköğretimi bitiren
öğrencilerin devam edebileceği 4 yıllık eğitim sonunda meslek kazandıran,
ülke ekonomisine katkı sağlayacak ara eleman yetiştiren
orta öğretim kurumlarıdır.
Meslek Liseleri ülkenin ihtiyaçlarına ve önem arz eden
meslek kollarına göre yapılandırılması maalesef oluşturulamamıştır.
İlköğretimde başarısız notları olan ve yaramaz etiketi yapıştırılarak meslek liselerine
yönlendirilen öğrenciler, doğal olarak psikolojik olumsuz bir baskı
altında kalmaktadırlar.
Eğitim sistemimizde Meslek Liselerinde okuyan
çocuklarımızın şimdiye kadar, üvey evlat muamelesi görmesi,
hakları hukukları göz ardı edilmesi, ne yazık ki diğer nitelikli ve düz liselerdeki gibi, cazibe
merkezi haline getirilememesine neden olmuştur. Ülkenin
ara teknik eleman ihtiyaçları; üniversitelerin ilgili lisans bölümlerinden
mezun olan teknik insanlar tarafından karşılanması, hem yeterli olmamış, hem de endüstrinin
sanayinin gelişim hızını aksatmıştır.
Atatürk 13 Şubat 1923
tarihinde Mithat Paşa Endüstri Meslek Lisesi'ne ilk defa gelişlerinde, daha çok
öğrencinin yetiştirilmesi gerektiğini belirtmiş ve okulun hatıra defterine şunları yazmıştır:
"Varmak zorunda olduğumuz düzeye, bugünkü kadar, uzak kalışımızın mühim
sebeplerinden biri, sanata ve sanatkârlığa gerekli derecede önem verilmemiş
olmasıdır. 1923'de ilköğretimi bitiren ve meslek liselerine giden öğrencilerin
oranı %84,1 iken geçen yıl bu oran %40'lar civarında idi.1933 yılında 2287
sayılı yasayla Mesleki ve Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü kurulmuştur.1935
yılından itibaren de 2765 sayılı yasa ile okulların tüm masrafları devlet
tarafından karşılanmaya başlanmıştır.
Üniversiteye girebilmeleri için mevzuatlar hep değiştirilmiş,
onların sanayi ve endüstri de lokomotif olarak görülebilme refleksi daha yeni
yeni anlaşılmaya başlanmıştır. Ara teknik elemanlar, hiçbir zaman dizayn
edilmemesi gereken bir konu olup, endüstri
ve sanayinin bel kemiği olarak hem milli, hem de yerli vasıflı insan gücünü
oluşturur. Özel
sektöre personel yetiştiren meslek liseleri, iktisadi gelişme için her zaman
doğru kaynaklardır. Bu yüzden İzmir ‘de özel sektör tarafından desteklenen ve
onların bünyelerinde açılan meslek liseleri İzmir için ülke için bir kazançtır.
Yakın tanıdığım bir arkadaşım 2 çocuğunu da Konak İzmir Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi (Eski adı İzmir Ticaret Meslek Lisesi)ne bu sene kayıt ettirdi.Bu lisenin 9.
sınıflarda çok özel 2 sınıfı var. Günde 4 saat İngilizce gören bunun yanında
Temel, Muhasebe, Mesleki Matematik, Ofis Uygulamaları, Mesleki Gelişim Atölyesi
gibi mesleki derslerinin yanı sıra, Seçmeli Görsel Sanatlar ve Müzik, Seçmeli Sosyal Etkinlik,
Türk Dili ve Edebiyatı, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Beden Eğitimi gibi
teorik ve kültürel dersleri de olan bu lisenin çok yoğun bir programı
var.
Okul bittiğinde öğrencilerinin
özel sektörde işleri hazır. Okul devlet okulu ama çok donanımlı ara eleman yetiştirmek üzere
kurgulanmış, aynı zamanda üniversiteye de hazırlayıcı
programları var. Meslek liselerinin önemini kavrayan tüm kamusal kurumlar ve
özel sektör böyle donanımlı meslek liseleri açarak kendi kalifiye elemanlarını yetiştirebiliyorlar.
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi
tarafından 2014 yılında açılan Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi de
özel sektör olarak gurur duyulacak bir durumdur. 500 öğrencili okulun,
tamamının eğitim öğretim, ulaşım,
kıyafet, yiyecek, kitap ve kırtasiyenin de dahil olduğu %100 tam burs ile okutulmaktadır.
Endüstriyel Otomasyon, Elektrik
Elektronik ve Makine Teknolojileri alanlarında eğitim verilmektedir. Her bir alan için özel olarak tasarlanmış atölye ve
laboratuvarlarda endüstriyel üretim simülasyonuna olanak veren eğitim ekipmanları
bulunmaktadır. Okul öğretmenleri tarafından özel olarak tasarlanan eğitim
setleri her öğrenciye bir deney seti düşecek şekilde birebir öğrenci ve
öğretmenler tarafından üretilerek devreye alınmaktadır. Verilen uygulamalı
eğitimler, endüstride kullanılan robotik üretim sistemlerine uyumludur.
Peki;
Ülkemizde kurulması istenilen ve projeleri hazırlanan Nükleer Enerji Santralleri için, yetişmiş
teknik ve vasıflı insan gücümüz var mıdır?
Enerji bütün canlılar için ihtiyaçtır. Bunun için meslek
liselerinin ihtiyacına göre; Atom Enerji
Liseleri, Bilişim ve Kodlama Liseleri, Ekoloji Liseleri, Tarım
Uygulamaları Liseleri, Su liseleri, İklim
Liseleri, Maden Liseleri, Gastronomi Liseleri gibi
liseler açılmalı. Açılan her lisenin üniversitede bölümü olmalıdır ki, üniversiteye o liselerden
gelen öğrencilerin, o alanda bir alt yapısı oluşsun.Böylece meslek liselerinin
üniversite de önleri açılsın.Eğer üniversiteye gidemeyenler olursa, onlar da teknik ara eleman olarak iyi bir iş gücü
sağlanmasında yer
alsınlar.
Her
sanayi ve endüstrinin mutlaka yetişmiş ara teknik elema na ihtiyacı vardır ve
bunları özel sektör, meslek liseleri açarak kendi ihtiyaç alanlarına göre yetiştir melidir. Sayıları her yıl artan ve
üniversite sınavlarında başarı puanları çok düşük olan ve öğrenci bulmakta güçlük çekilen, İmam
Hatip Lisele rinin bir kısmı böyle liselere dönüştürülebilir. Bunun için özel
sektör mutlaka devlet tarafından desteklenmelidir.
Özel
sektörün bu konudaki çabaları ve çalışmaları desteklenmeli, meslek liseleri
üniversiteye girişte, nitelikli insan yetiştiren kurumlar arasına yıldızı
parlatılarak girmelidir.
Ülkemizde ki sanayi kolları
çok çeşitlidir. Besin, dokuma giyim ve deri, metalürji, toprak, orman, kimya,
makine sanayileri gibi. Bu sanayilerin alt kolları da, her bölgenin yüzey şekillerine ve iklimine
konumuna göre yoğunlaşmıştır.
21 yüzyılın en önemli yeni sanayileri; bilgi
teknolojileri sanayisi, yapay zekâ ve robotik kodlama sanayisi var. Özellikle
yapay zekâ dediğimiz robotik kodlama, ne yazık ki diğer sanayi
dallarından elde edilen ekonomik gelir ve dünya düzeyinde hâkimiyet ve güç
açıcından çok daha fazla etkiye sahiptir. Çünkü hem katma değeri çok yüksek,
hem de üretim ve tüketim araçlarını kontrol edebilme yaptırımları çok güçlü.
Bütün bunlara rağmen, Dünya’nın yaşadığı pandemi de ortaya çıkan besin sanayileri toprak ve suyun önemi modası geçmeyen bir gerekliliği de ortaya koyuyor.
Şu an pandemi nedeniyle eğitimin sıfırlandığı, ticaretin ve turizmin kısıtlandığı, sağlık sistemlerinin
çöktüğü, iklim krizinin ve insanların temel yaşam gereksinimlerini arttığı bir dönemde, ülkemiz tarım sektöründe yıldızlaşabilir.
Endüstri ve sanayi; bir ülkenin bağımsızlığının sürdürüle bilir olması ve korunmasının en büyük göstergesidir. Bunu hem özel sektörün, hem de devletin meslek liselerine gösterdiği destek ve önemin katkısıyla yapması, ülkemizin birlik dayanış ma ve gelişmenin de önünü açacaktır.
03.10.2020
Lütfiye KADER
Uzm.
Emk Fen Bilimleri Öğretmeni