Doğada her şeyin bir kullanım ömrü vardır. Çünkü kullanım ömrü biten şeylerde yeni kullanım alanları açılır. Su akar yolunu bulur derken yeni bir oluşumun habercini verir bu deyim. Eşya ve araçlar için artık işlevini kaybetti derken, yenisinin ihtiyaç olacağını anlarız. Artık çok yaşlandı hiç bir şey yapamıyor derken, bilimsel doğal gerçeklerden bahsederiz. Doğa, bize bütün bunların doğal seçilim ve sürdürülebilir olmanın gerekçelerini de kendiliğin den sunar.
Canlıların tüm kalıtsal özellikleri
sadece küçücük bir hücrede saklıdır. Hücrenin içinde ki tüm yaşamsal faaliyetler, o
canlının yaşamını etkiler. İnsanoğlu Dünya’da yaşamı kendi
lehinde etkileyebilecek her türlü bilim ve teknolojiyi kullanarak, her gün yeni
bir şeyler yaratıyor. Canlıların geçirdiği elişim süreçleri o kadar
hızlandı ki, doğal evrimleşme süreçlerini bile kısaltma yolunda gelişmeler var.
Bunlardan biri yapay zekâ. 3G,4G teknolojileri derken 5G teknolojisi, bazı
ülkelerde kurulum aşamalarını tamamlıyor. İletişimin çok hızlı olması 5G ‘nin en
büyük özelliği.
Örneğin Qualcomm firması yaptığı testlerde saniyede 4,5 gigabayt hızlara ulaşıldığını açıkladı. Ancak bu ulaşılan en
yüksek hız. Ortalama hızın saniyede 1,4 gigabayt olduğu belirtiliyor ki,
bu bile var olan en hızlı 4G iletişiminden 20 kat hızlı bir
teknoloji. Yüksek çözünürlüklü bir filmi indirmek ortalama süratlerle yalnızca 15 saniye sürecek.
İnternet sitelerinin yüklenmesinde
yaşanan gecikme süreleri de, dramatik şekilde azalacak. Bir siteye ulaşmak için veriler
farklı servis sağlayıcıları ve fiziki merkezlerden geçmek zorunda. Günümüzde 50 ila 100 milisani yelik
gecikmeler normal kabul ediliyor. Bu alanda da yeni teknolojiler barındıran 5G
ile gecikme süresi birkaç milisaniyeye inecek.
Peki, bu kadar
hızlı olmak, sadece sitelerden filmi hızlı indirmek için ya da iletişimi daha hızlı yapmak amaçlı olabilir
mi? Bize kazandıracağı şeyler kadar, kaybettireceği şeyler de yok mudur?
Sağlığı bir yana
bıraksak bile hızlı bir iletişim ağında bulunmak, bir yerde kontrolü elde tutmak anlamına da gelir bana
göre. Peki, bu bizim hakim olamadığımız veriler ve
bilgiler bazılarının işine yaramasa, ne için bu kadar hızlılığı tercih
etsinler!
Hızlı olan her maddede
hacimsel durum küçüktür. Bir kamyonla bir otomobilin, aynı süratle
yol aldığı zaman kamyonun hâkimiyetinin ne kadar güç olduğunu, ya
da bir çıtanın çevikliğinin, ayının çevikliğinden daha fazla olduğunu bilmemiz, olayı görmemiz açısından
çok önemli.
Buna göre; yapay zekâ
insanoğlunun genetik yazılımlarına girerek, insanın doğal
formatlarıyla oynayabilmesi de mümkün görünüyor. Evrimin milyonlarca yıl önce doğada ve
canlılarda yaptığı değişimlerini, yapay zekâ ile belki de süreci çok kısaltarak etkileyebileceğini öngörebiliriz.
Başka bir yazımda bilim insanlarının şimdiye kadar bulabilecekleri en
büyük buluşun, tüketici olan hayvan (insan) ların,
üretici olma potansiyelini kazandırmak olmalıdır diye ütopik
(hayali)bir fikrimi açıklamıştım.
Yani; İnsanın da üretici
olan yeşil bitkiler gibi, klorofil taşıma yeteneğine kavuşması. Yeşil bitkiler klorofilleri sayesinde güneş enerjisini,
karbondioksiti ve suyu kullanarak bünyelerinde besin yaparlar. Biz de onları sebze,
meyve olarak yiyerek
besleniriz Bitkilerin besin yapabilmesi için mutlaka 3 şey gereklidir. Karbondioksit,
su ve güneş enerjisi.
Neden olmasın?
İyi bir pencereden bakarsak, kıtlık olmayacak, savaş olmayacak, doğa
rahat bırakılacak, insanlar bedenlerinde kendi besinlerini yapabilecekler,
hastalıklarını
tedavi edebilecek, bünyelerinde yazılım programları olduğu için sağlıklı olacaklar, sağlık sistemine
ihtiyaçları kalmayacak, hızlı iletişim kurabilecekler ama, bunlar için
vücut anatomileri yapay bir evrimleşmeye evrilecek.
Bugün Dünya’mız, ülkemiz ve İzmir’imiz su ve kalite yönünden fakirleşiyor sürekli. Karbon ayak izimiz, tüketim zinciriyle katlanıyor ve iklim krizini tetikliyor. "Yılda bir ton karbondioksitin etkisine eşdeğer metan salıyorlar “ diye Avustralya ‘da 10 bin deve öldürdüler. Ne kadar hacmi küçültürsek, kaynaklar o kadar yeterli olur fikri, mantıksal olarak doğru ama etik olarak iç açıcı değil.
Uzaylı deyince küçük yaratıklar hemen gözümüzün önüne geliyor. Bilim insanlarına ve medyaya düşen fotoğraflara göre; koca kafalı, kocaman gözlü ama küçük vücutları olan akıllı ve gelişmiş yaratıklar olarak kabul ediliyorlar. Uzayın başka bir aleminden gelen ve çok hızlı iletişim kurdukları söylenen bu canlılar belki de bizden çok yıllar önce evrimleşmiş, bir gezegende yaşıyorlardı.
Bütün bu gelişmeler 5 G ‘nin
gerekçelerini de puzzle ‘ın parçaları olarak bize tamamlatıyor. Bilime ve
teknolojiye inanan biri olarak bu gelişmeler 21 YY ‘ın çığır açan buluşları.
Albert Einstein, bilimle
uğraşırken atom bombasını insanlar ölsün diye bulmadı. Bilim ve teknolojinin
insanlığa yararı olacak her gelişme beni de insanlığı da mutlu eder. İnsanlığı
kontrol altında tutarak özgürlüklerini alan her buluşa da karşıyım.
06.11.2020
Lütfiye KADER
Emk.Uzm. Fen
Bilimleri Öğretmeni