Dünyada ve
ülkemizde gündem yine korona (covid-19) salgını. Mevsim gereği artan vaka ve
hasta sayıları, ölenler, kalanlar, küresel ilaç şirketleri tarafından yapılan
aşı geliştirme çalışmaları ve bunun yansımaları yazılıp, çiziliyor.
Daha
önceleri de yazmıştık, korona (covid-19) salgınının, ülkemizde ve dünyada bu
kadar etkili, korku ve tehdit salgılaması, biraz da zengin, fakir, gelişmiş,
geri kalmış ayrımına gitmemesinden kaynaklanıyor. Salgın karşısında dünyanın en
gelişmiş, refah düzeyi yüksek, zengin ülke yönetimleri çaresiz kalmış, ne yapacaklarını
bilemez durumdadırlar. Ama öte yandan bir husus daha var ki, korona salgını
geri kalmış ülkeler açısından çok önemli bir sorun teşkil etmemektedir. Belki
de o ülkelerde ve toplumlarda yaşanan açlık, susuzluk, savaşlar, salgın hastalık
ve doğal afetler korona tehdidinden daha baskın çıkmaktadır.
Aslında ülkemizde
ve dünyada 2019 sonlarından beri gündem hiç değişmedi. 2020’nin ana gündem
maddesi korona oldu. Göründüğü kadarı ile 2021’de sorun devam edecek gibi. Öte
yandan Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre korona salgınından en çok etkilenen
ülkeler gelişmiş, refah seviye yüksek kuzey yarım küre ülkeleridir. Salgınla
mücadelede bir umut ışığı olan aşı çalışmaları da yine bu ülkelerde yapılıyor.
Bilindiği
gibi korona tedavisi için ilk ortaya çıkan aşı, salgının ortaya çıktığı Çin’de
bir şirket tarafından geliştirilen Sinovac oldu. Ülkemizde de bu aşının
gönüllüler üzerinde uzun zamandır denendiği ve belli bir aşamaya geldiği
belirtiliyor. Öte taraftan Çin hükümeti aldığı bir karar ile denemeleri henüz tamamlanmamış
olan bu aşıyı çoktan kullanmaya başlamış bile. Belki de Çin’in salgını
önlemedeki başarısında, aldığı çok sert ve katı yasakların yanı sıra
geliştirilen aşının etkisi de söz konusudur. Zira milyarlarca insan arasında
salgını kontrol altına alabilmek hem çok zor, hem de büyük bir başarıdır.
Amerikalı
bir ilaç şirketi tarafından, daha önce ortaya çıkan bazı salgın hastalıklar için
geliştirilen remdesivir adlı bir ilacın korona tedavisinde kullanılması için Amerikan
Federal Gıda ve İlaç Dairesine başvuru yapılmış, merkezi Cenevre’de bulunan
Dünya Sağlık Örgütü bu ilacın etkisiz olduğunu kullanılmaması gerektiğini açıklamıştır.
Hatırlanacağı
gibi yaz aylarında Rusya’da Gamelya Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen
Sputnik V adlı aşının korona karşı etkili olduğu açıklanmış, nedense ABD ve
Avrupa ülkelerinde bu aşı şüpheyle karşılanmıştır. Ancak Rus hükümeti de deneme
aşamasındaki bu aşıyı çoktan kullanmaya, uygulamaya başlamıştır.
Çin ve
Rusya’nın arkasından Alman Biontech ve Amerikan Pfizer ortaklığında yeni bir
aşı geliştirildiği ve koronaya karşı %92 koruma sağladığı açıklanmıştır. Bu
gelişmeden çok kısa bir süre sonra ise yine bir Amerikan ilaç şirketi olan
Moderna geliştirdikleri aşının %94-95 koruma sağladığı ve yakın zamanda ruhsat
için FDA (Amerikan Federal İlaç ve Gıda Kurumuna) başvuru yapılacağı belirtilmiştir.
Pfizer şirketi de Alman BionTech ile geliştirdikleri aşı için FDA’ ya acil
kullanım için başvurmak üzere olduklarını açıklamış bulunuyor. Bu arada İngiliz
Astra Zeneca Şirketi ile Oxford Üniversitesi boş durmamış geliştirdikleri bir
aşı çalışmasının sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmış ve sipariş almaya
başlamıştır. Avrupa Birliği ülkeleri BionTech-Pfizer, Moderna, AstraZeneca
şirketleri ile 300 milyon dozluk aşı anlaşmaları yapmış, sipariş vermişlerdir.
Korona
salgınına karşı gelişmiş belli başlı ülkelerde bu gibi gelişmeler yaşanır ve
piyasa kızışmış iken ülkemizde de bazı üniversite ve kuruluşlarda aşı geliştirme
çalışmaları yapıldığı, başarılı sonuçlar alındığı, gelecek Nisan ayından
itibaren kullanıma sunulacağı ifade ediliyor.
Çin’in Sinovac’ı,
Rusya’nın Sputinik-v, Alman Biontech ile Pfizer şirketinin aşısı, Amerikan
Moderna’nın aşısı, İngiltere’nin Astra Zeneca şirketinin aşısı ve daha
niceleri. Bu yarışın kazananı bakalım kim olacak, bekleyip göreceğiz. Öte yandan
geliştirilen aşılar tüm insanlığın hizmetine ücretsiz olarak sunulabilecek mi?
Yoksa sadece parası olanlar mı, alıp kullanabilecek? Zira aşı çalışması yapan
şirketler bir kullanımlık aşının fiyatını çoktan açıklamaya başladılar. Bu arada aşı çalışmalarında belli bir başarıya
ulaşan şirketlerde ilginç gelişmeler de oluyor. Şirketlerin hisseleri yüksek
değerlerden el değiştiriyor. Anlaşılan insanlığı korona illetinden kurtaralım
adı altında kasanın, paranın hesabı yapılır olmuş.
Bizler
olaylara bakarken biraz kuşkuyla yaklaşır, sorular sorar, cevaplar arar,
aradığımızı bulamazsak, eleştirir, hatta karşı çıkarız. İşte işin bu noktasında
pek fazla gündeme getirilmeyen bir husus daha var. O da geliştirilen veya
üzerinde çalışılan bu aşıların yan etkileri nelerdir? İnsanlar koronadan
(covid-19) korunalım, iyileşelim derken geri dönülemez şekilde başka
hastalıklara mı yakalanacak? Kullanılan etkin maddeler insan vücudunda geri
dönülmez ne gibi hasarlar meydana
getirecek, bilmek istiyoruz.
Bir
taraftan milyonlarca insan, korona (covid-19) salgını ile boğuşur, 1 milyon 400
binden fazla kişi ölmüş veya kullanılan tedaviler sonucu kalıcı hasarlar meydana
gelmişken, küresel ilaç şirketlerinin üçkâğıt ekonomisini piyasa sürmeleri
insanı şüpheye sürüklemekte, geliştirilen aşılara ve çalışmalara da temkinli
yaklaşmayı zorunlu kılmaktadır. Özetle yine küresel bir oyun ve plan işliyor
gibi.