Niye bu ülkenin İslamcıları gerçek İslamcı,
Milliyetçileri gerçek Milliyetçi, Sosyalistleri gerçek Sosyalist, Kemalistleri
gerçek Kemalist olmazlar? Hani insanlar kendi aralarında sonsuz doğal
konuşurlar, gerçekleri olduğu gibi ortaya koyarlar, ne ne ise aynıyla
söylerler, dert ne ise derman ne ise pat diye söyleyiverirler, isyanları da,
öfkeleri de sahicidir, işte bunun gibi niçin mezkûr ideolojik yapılar ve o
yapılara hükmedenler de aynı bu dille arz-ı endam eylemezler politik arenada,
halkın karşısında? İşte o zaman gerçek yüzlerini görürüz, hem kimin namuslu
kimin namussuz olduğunu anlarız, hem de gönlümüzün gerçekten kayacağı yer belli
olur. Birileri böyle olmuyorsa, birileri olabilirler ama hiçbirisi olmuyor. Ama
hayır, doğal değil illa yapay olacaklar. Niye? Çünkü politikacılar ya, doğruyu
söyleyemezler ya, doğal olamazlar ya, illa bin dereden sus getirerek
anlatmaları icap eder ya olguları ve olayları. O zaman cehennemin dibine kadar
yeriniz var. Niçin fikirsel bağlamda savunu ve saldırı yapmazlar da bir fasit
daire içerisinde kıvranır dururlar, niçin önümüze büyük projeler, yarınlara
dair umutlar ve bu eksende güzel, onurlu bir hayat koyacaklarına, dillerine
pelesenk ettikleri şeyleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp getirirler? Ortak
akılda buluşmak ve insanlığın ortak vicdanının sesini duyup, isteklerini
gerçekleştirmek ve bunun için bir araya gelip ortak bir noktada buluşmak bu
kadar mı zor gerçekten? Birbirlerini yemekten başka hiçbir şey yapmazlar niçin?
Fikir yerine niçin silaha sarılırlar, silaha güç ve güven olurlar? Niçin
karşılarındakileri kötüledikleri şeylerin aynısını kendileri de yaparlar ve
sonrada kendilerinin tercih edilmeleri gerektiğini düşünürler? Kendilerini
niçin ortak kötülükle tercih ettirmeye yeltenirler de, niçin karşı tarafta
duranlardan daha iyi olduklarını ispat edip, iyilikleriyle tercih edilmeleri
yönünde konuşup, hareket etmezler? Yetmedi mi bunca zamandır enerjilerimizi boş
yere heba ettiğimiz? Ama tabi halk kimin umurunda, nasıl olsa efendilerin
işleri tıkırında ve zaten onları duyarsız kılanda bu durum değil midir? Zira
bize göründükleri yüzleriyle, görmediğimiz yüzleri çok farklı. Önümüzde
dövüşürlerken, görmediğimiz yerlerde pastayı pay ediyorlar aralarında. Ve bizde
onların gerçekten bizler için çalıştıklarını sanıyoruz. Ne acı bir aldanış! İnsan
şerefli bir varlıktır, niçin şerefli bir duruşla, ahlaklı bir oturuşla, namuslu
sorgulayışla bir araya gelip, birlikte çözümler üretip, yarınlar için umut
olmuyoruz? Çünkü gerçekten insanca ve insanlığa matuf ulvi ideallerimiz yok. Vallahi,
billahi, tallahi yok. Bilakis, mutlaka belli olurdu. Yoksa maruz kaldığımız
cendereden nasıl kurtulacağız, kötülükleri nasıl def edeceğiz, nasıl güzel bir
dünyaya dair umutlar taşıyacağız, güneşli güzel günlere nasıl çıkacağız, nasıl
olupta hayat gemisini maviliklerin sonsuzluğuna süreceğiz?
SADECE DÜŞÜNÜN...68...
Özgür DENİZ - 02.12.2020
Tarih: 02.12.2020
Okunma: 356
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
İ. hakkı Cengiz
02.12.2020 - 10:39
Evet, görünen yüzlerinden görmediğimiz yüzleri çok farklı. Pastayı kendi aralarında pay ediyorlar. Cemil Meriç Üstat, sağcı-solcu ayırımının sun''i olduğunu söyler. Aslında, namuslu ve namussuz adamlar ayrımı yapmak gerektiğini vurgular. Bence de öyle. Yüreğine sağlık can kardeşim. Selâmlar...
Özgür Deniz
02.12.2020 - 13:57
Tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle sonsuz teşekkürler saygıdeğer paşam. Kesinlikle öyle. Namuslu ve namussuz var. Kimlik falan hikaye. En yüce bildiğimiz kimliğe sahip biri de en en en namussuzca işler yapıyor. Ve maalesef bu toplum bunu göremiyor. Acı ama gerçek. Tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle bilmukabele inşaAllah saygıdeğer paşam. Derin saygılar.