ŞEYTANI SUÇLAMAK...

Özgür DENİZ - 06.12.2020

Biz, zaten ezelden ebede suçlanmış ve lanetlenmiş bir şeytanı yahut şeytanın dostlarını niçin mütemadi lanetler ve suçlarız? Niçin her vakit, kendi ellerimizle yaptığımız kötülüklerden dolayı başımıza gelenler yüzünden başkalarını suçlarız? Hayır, bunu yapınca kazandığımız nedir gerçekten merak etmiyor değilim. Oysa nasıl insana en büyük kötülüğü yine kendisi yaparsa, toplumların başına gelen kötülükte aynı şekilde kendi eylemlerinin neticesidir. Bunu kabul etmekte niye zorlanıyoruz? Sonuca katlanmak mı zordur yoksa kendi eylemlerimizin sonucunu kabullenmek mi? Kendimiz suçluyuzdur ve sorumluluktan kaçtığımız ve suçlarımızın hesabını vermekten korktuğumuz için yaparız elbette bunu. Şeytanı yahut başkalarını suçladığımız vakit suçlarımızın yok olacağını varsayarız. Gerçekten çok aptal ve ahmağız de mi? Şeytana yahut başkalarına bile isteye uyarız ve bunların istediği yönde uygulamalara yöneliriz (((üstelikte doğruyu bildiğimiz ya da bilmiyorsak öğrenme imkânımız olduğu halde))) ama iş hesap vermeye gelince hiçbir suçumuz, günahımız olmasın isteriz. Ne güzel hayat değil mi? Oysa şeytanı yahut başkalarını suçlamak nafiledir, çünkü onların vereceği cevap ve vuracağı şamar bizi perişan edecektir. Sen dünden hazırsan onların çağrısına kulak vermeye ve onların istediğini yapmaya, onlar seni dürttüğü için onlar mı suçlu olmaktadır? Ne kadar riyakârca hatta münafıkça bir davranıştır bu. Hayatta en tiksindiğim bir yaklaşımdır böylesi bir yaklaşım. Şeytanı yahut başkalarını asla suçlayamazsın. Onlar zaten suçludur ve suçlarını, günahlarını çok iyi bilmektedirler ve o suçtan, günahtan dolayıdır ki, senin peşindedirler. Onlara; siz suçlusunuz demek ahmaklıktır. Elbette kendimizi kurtarmak için yaparız bunu yoksa şeytanı yahut başkalarını suçlamak için değil. Her şeyi gönlünce yap, günaha bat, derin bir haz duyarak suç işle, hesap vermeye gelince şeytanı ve başkalarını suçla ve tertemiz ol, hani nerede öyle bir hayat, söyleyin de bizde bu hayattan o hayata gidelim. Veyahut suç ve günaha bat ama bedelini suçsuz ve günahsız olanlara ödet. Geçelim! Bir insanı okumak, o insanı sevmek demek midir? Değildir. Bir insanı okumak o insan gibi düşünmek demek midir? Değildir. Okumak zorunda mıyız ama? Kesinlikle öyle. Tanımak, bilmek, anlamak, tartmak, kıyaslamak için okur insan. Ki, doğruyu bulabilsin. Doğrulamak ya da reddetmek için okursa, belki mutlu olabilir arzusuna eriştiği vakit ama hakikati bulamaz. Öyleyse Mustafa İslamoğlu’nun ‘’Yahudileşme Temayülü’’ diye bir kitabı var, naçizane okumalıyız derim. Kişinin kendisi değildir mühim olan, söyledikleridir, bu yüzden okumakta tereddüt etmemeliyiz. Onu okuduk diye, onun gibi düşünüyoruz değildir, onu seviyoruz değildir. Yahutta bu sebeplerle de okuyabilirsiniz, siz bilirsiniz. Binaenaleyh demem odur ki; mühim olan kızmak, küfretmek, lanet okumak değildir. Bu kolay olandır. Yapılmasın mı? Şüphesiz ki yapılabilir. Velakin asıl mühim olanı, lanetlenene benzememektir. Lanetleneni suçlamak kolaydır ama ona benzememek zordur ve asıl büyüklükte odur ama yani benzememek. Biz lanetlediğimize benzersek, asıl o vakit düşeriz. Yoksa lanetliyi suçlamakla bir şey elde edemeyiz. O zaten lanetlenmiştir. Şeytanı yahut başkalarını suçlamak kolaydır. Ama onlara uyarsan onları suçlamanda samimi değilsindir. Ki, zaten onlarda seni suçlayacaktır. Biz çağırdık evet ama sizde dünden razıydınız çağrımıza uymaya diyeceklerdir. Ve boynunu eğecek olan sen olacaksın o gün. Şimdi; madem durum bu kadar berraktır, o vakit şeytana yahut başkalarına küfretmek biraz acizliktir. Evet, lanet oku ve dahi küfret velakin kâfi değildir. Zaten şeytaniyette haddizatında bir mevcudiyet değildir naçizane fikrimce. O bir anlayıştır, yaşam tarzıdır, derununda ki kötülüklerin dışavurumudur. İş bu sebeple hayati olan durum; şeytanlaşmamaktır, şeytana uymamaktır. Şeytanlaşmamak nasıl olur mutlaka okuma yapmalıyız bu mevzu üzerine. Eğer ki sen şeytanlaşmışsan, şeytanın şeytanlığına istediğin kadar lanet oku, hiçbir manası yoktur. Bizim yapacağımız şey; şeytanlaşmaya temayül göstermemektir. Yani şeytani zihniyeti terkedip gerçek manasıyla insan olmaktır. Eğer kalıbımız insana benziyor ama beynimiz ve ruhumuz şeytani zihniyetle hareket ediyorsa yapacağımız hiçbir şey yoktur. Zaten baştan kaybetmişiz demektir. Bunun da tek bir yolu vardır, başka da hiçbir yolu yoktur. O da; emrolunduğun gibi dosdoğru olmaktır. Biz böyle olduğumuz gün, sadece bizim yaşadığımız topraklarda değil, insanın yaşadığı hiçbir toprakta zulmün adı kalmayacaktır, kötülükler bizi bulmayacaktır. Gayrısı laf-ı güzaftır. Sen insan ol, insan gibi davran, işte o vakit başkalarını suçlamana gerek kalmayacaktır. İnsan nedir ve nasıl insan olunur, o da bellidir, bilmiyorsan öğren. Öğrenmiyorsan da sus otur ve suçlarının, günahlarının bedelini ödemekten korkma, biraz onurlu ol.

 

MALUM MEDYA

 

Malum şahsın kim olduğunu, ne yaptığını, nasıl yaptığını cümle âlem biliyor. Naçizane fikrimce en büyük vazifesi, bahusus gençler başta olmak üzere, yekpare bir toplumu depolitize etmek. Gününü gün eden, hiçbir şey düşünmeyen, merak etmeyen, sormayan, sorgulamayan, ömrünün her gününü münhasıran eğlenceyle geçiren bir nesil oluşturulmasına müzahir olmak ve buradan da bu alanda iş yapması hasebiyle en büyük parsayı toplayan olmak. Ki, filhakika toplayacağını da topladı sayılır zaten. Binaenaleyh, kimlik ve adres verip sözü düşürmeye lüzum yok. Bilakis zaten düşük birini tazim ve tebcil etmiş oluruz. Bu şahıs hepinizin malumu olduğu üzre psikolojiyle ilgili bir dizi de yayınlıyor kanalında. Ve haber sitelerinden öğrendiğimize göre epey izleyici kitlesi de bulunuyor hem de ciddi oranda. Kanalının izleyicisi değilim, izlemem de, ki, haddizatında televizyon izleyen birisi de sayılmam ama medya da illaki göze çarpıyor kanalıyla ilgili haberler. Ve bir de yemek yarışması yapıyor malum. Orada yemeği ile kendini gösteren bir genç var, henüz çok genç, çocukta diyebilirsiniz. Geçmiş zamanlarda bir şeyler yazmış. Tasvibi ve tensibi muhal ender muhaldir. Zira potansiyel kitlelere matuf hakaretler içeriyor mesajları. Velakin hayli zaman olmuş yani handiyse akıl baliğ olmadığı zamanlara tekabül ediyor mesajları. Ki, bu ülkede o çocuğun işlediği suçun milyar derece ağırını işleyen ne kişiler var ve hepsi de itibar sahibidirler, her yerde büyük insanmış gibi ağırlanırlar. Ki, kendisi de zaten çok güzel ağırlanmaktadır gerektiği zamanda, gereken yerlerde. Bu vatanın en saygın, en zeki, en üretici evlatlarının görmediği saygıyı kendisi görmektedir. Yani ilk taşı günahsız olan atsın desek, atabilecek tek bir kimse çıkamaz. Ama o büyük insan görünümündeki küçük ve masiyet yüklü insanların tümü de günden güne onurlarını kaybetmeyi bırakın bitevi yükselmektedirler. Öyleyse onları da diskalifiye edelim bu topaklardan, bu milletin bağrından. Cerbezeye lüzum yok, masallara da karnımız tok yani inanacak bir şeyimiz yok. Aklımız başımızda, gözlerimiz de görüyor hamdolsun. Sözü eğip bükmeye de lüzum yok. Son bölümünde de yarışmacı milyonların gözü önünde adeta linç edilir gibi diskalifiye edilmiş. Şimdi hem psikoloji üzerine hem de malum gencin halini de kapsayacak bir dizi yayınlayacaksın, orada insanların dertlerini dinleyip, tedavi yöntemleri uygulayacaksın, buradan da hayli izleyiciyi kotarıp reklamlardan milyonları kazanacaksın hem de bir yarışmanda, bir yarışmacının psikolojisini yerle yeksan edeceksin. Nerede tutarlılık? Yoksa onu da diziye alıp, orada hasta olarak konumlandırıp, tedavi mi edeceksin? Şimdi o diziyi bildiğim kadarıyla milyonlar izliyor. O izleyicilere soruyorum, yarışmacının diskalifiye edilmesi yöntemiyle, o dizinin mahiyeti uyuşuyor mu? Bilakis mutlak tenakuz arz ediyor. Öyleyse şimdi o kanalın izleyicilerine bir önerim var; o kanalı boykot edin, bir çocuğu milyonların gözü önünde linç eden o kanalı sizde boykot edin ve onurlu bir iş yapın. Benim bir ailem var diyerek nasıl da derin bir acı yaşadığını hissedebildiniz mi o anlarda? Zaten hissedebilseydiniz bir şeyler de yapabilirdiniz. Ha sonrada büyük bir iyilik (!!!) yaparak o anların savunusunu o çocuğun kendisine de yaptırabilirsiniz ve kendinizi haklı çıkarabilirsiniz orasına bir şey diyemem, paranın gücü der geçerim. Ama bu savunu gerçeği yok eder mi? Malum şahsa müzaherette bulunan bazı şaklabanlar için de söyleyeceğim şeyler var elbette, o şaklabanları da boykot edin ve okumayın. Çünkü ne malum şahıs ne de ona müzaherette bulunanların zaten sizler için yaptıkları hiçbir şey yok ya sizleri soyuyorlar ya da sizleri aldatıyorlar. Malum şahsın apolojisini yapmalarının da tek bir nedeni vardır; onun gücünün ve zenginliğinin getirisi olan dünya nimetlerinden istifade etmek. Bilakis insanlık onurunun düşmesini önlemek değil. Kararı vicdanlarınız verecektir!

Tarih: 06.12.2020 Okunma: 489

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?