Maalesef, hakikatin öldüğü, hatta
bizzat insan eliyle öldürüldüğü bir dünyada bulunmaktayız. Çünkü insançocukları
olarak hakikatten korkuyoruz, binaenaleyh korktuğumuz hakikate düşman oluyoruz.
Tabi bizi korkutan nedir onu da söylemliyiz. Elbette adaletten yoksun kuvvettir
(((kendimiz için değil hepimiz için söylüyorum bunu, çünkü insan elinin ürünü
olan düzenlerin hepsi hakikatten ürkerler ve hakikate ancak kendilerini
onaylayacakları kadarıyla müsaade ederler, hakikat ise tahrif ve tahrip
edilmeden hiçbir yanlışa, yalana onay vermez, veremez, bu da ayrı bir
hakikattir))). Bu yüzden de hakikate erişeceğimiz tüm noktalardan uzak
duruyoruz ve herkesinde uzak durması için elimizden geleni yapıyoruz. Zira tüm
işlerimizi hakikati gizleyerek ve yalanlarla aldatarak yürütüyoruz. Çünkü
hakikat ortaya çıkarsa bizim yalan olduğumuzun çırılçıplak görüneceği
endişesiyle bitevi karanlığın içinde yaşamaya, karanlığın krallığını oynamaya,
karanlıkta yaşatmaya mahkûm ediyoruz kendimizi ve herkesi. Hakikate dokunmamak
için, ne kadar dolambaçlı yol varsa oralardan yürümeye çalışıyoruz. Zira
hakikatin önüne insan eliyle yazılan şudur; ‘’dokunma yanarsın!’’ Kim
dokunabilir ki gayrı hakikate? Öyleyse kendimize kendimizin uydurduğu ve
mutmain olacağımız ve dahi bizi onaylayacak hakikatler peşine düşüyoruz. İşte
bizim derdimiz, tam da böylesi bir inhiraftan kurtulmaktır ve şayet kabilse,
elimizden geliyorsa ışık yakmaktır, insanlığı hakikatle buluşturmaktır. Tenkidimiz
tashihimizdir! Eğer ki boyun büker, eyvallah eder, böyle gelmiş böyle gider
dersek, daha çok çırpınırız düzlüğe erişmek için. Ama bu arada bir daha hiçbir
zaman tashihin bile kabil olamayacağı bir noktaya geliriz ki, nedametler de
fayda etmez. Terakki kaydetmenin, tekâmül etmenin ve kâmil bir insan olmanın
olmazsa olmaz yegâne önkoşulu hakikatle buluşmaktır, kucaklaşmaktır, hakikatin
önünde ne varsa silip, süpürüp atmaktır, bu her ne ise behemehâl yapmaktır. İnsanlığın
yanlışlarını tashihi kabil olmayan bir raddeye ulaştırmamalıyız. Bu meyanda ve
bağlamda, ilk evvelinde tashih ettirmemiz, tekâmüle erdirmemiz, inkişaf
ettirmemiz ve kemale erdirmemiz iktiza eden ilk varlık kendimiziz ve her şeye de
kendimizden başlamalıyız, zira böylesi bir şeyde muvaffak olabileceğimiz ilk
olgu kendimiziz, kendimizde başarı kaydedemezsek, dışımızda başarı kaydetmemiz
kabil olamaz. Öyleyse, hakikati örtmeye çalışanlara inat biz hakikatin üzerini
açmaya ve hakikatin bilgisine erişmeye ikdam etmeliyiz behemehâl ve
öz-eleştiriden de hiçbir zaman, hiçbir şekilde endişe ve imtina etmemeliyiz,
bilakis memnun olmalıyız.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...2...
Özgür DENİZ - 09.12.2020
Tarih: 09.12.2020
Okunma: 421
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
İ. Hakkı Cengiz
09.12.2020 - 12:43
Hakikatin hakikatini bütün veçheleriyle çarpıcı bir biçimde özetlemişsin. Evet, önce kendimizden işe başlamalıyız. Kalemine, yüreğine sağlık. Selâmlar...
Özgür Deniz
10.12.2020 - 12:06
Eyvallah inşaAllah saygıdeğer paşam. Aynı duygu ve düşüncelerle tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle benliğimle sonsuz teşekkürler ve bilmukabele inşaAllah. Derin saygılar saygıdeğer paşam.