İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...6...

Özgür DENİZ - 13.12.2020

Herkesi eleştiriyoruz da kendimizi eleştirmekten korkuyoruz, eleştirene de acımasızca davranıyoruz. Niye böyle yapıyoruz? Elimden gelse Doğu Âleminin eğitiminde Eleştirel Düşünme Dersleri koyardım diyen Aliya İzzetbegoviç değil miydi? İşimize geldiğinde Aliya Bilge Kral’dır, işimize gelmediğinde esamisi bile okunmaz. Artık her şeyin çok iyi taciri olmuşuz. Âlemi kör ve sağır mı zannediyoruz? Gerçeğin üstünü örtmekle gerçeği yok etmiş mi oluruz? Gerçek ruhumuzu acıtsa bile, bilsek ve ona göre davransak mı iyidir yoksa gerçeğin üzerini örtüp, açtırmayıp öylece bıraksak mı iyidir? Sanki gerçekler bir gün ortaya dökülmeyecek ve sanki dökülmesi engellenebilecek ve sanki bugün eyvallah çekenler o gün de eyvallah çekecek. Düşüncenin namusuna tecavüz ediyoruz. Her tarafımız klavye kahramanlarıyla lebalep dolmuş. Ortalık entel züppelerden, sahte ve malumatfuruş âlimlerden, onursuz aydınlardan ve sanatçılardan, koltuk sevdalısı bürokratlardan ve madrabaz ve haysiyetsiz politikacılardan geçilmiyor. Ya insanlık ne olacak diyen ve insanlığı düşünen yok. Hakikat ölürse insanlık yaşayabilir mi diye soran yok. Bizim ihtiyacımız olan nedir peki? Ne yani hasta olduğumuz gerçeğini sarf-ı nazar mı eyleyelim ve öylece geberip gidelim mi? Hayır kardeşim hastayız ve iyileşmek istemeliyiz. Biz istemeden kimse bizi iyileştirmeyecek. Her şey bize bağlı. Mesela; kendi ellerimizle işlediğimiz kötülüklerin sonucunu yaşarız, layık olduğumuz gibi yönetiliriz, değişmezsek değiştirilmeyiz, ne edersek onu buluruz. Yalan mı bunlar? Öznesin sen özne behey insan denilen yaratık. Öz-eleştiri yapmadan gerçekleri fark edip, düzlüğe çıkamayız, tedavi yolarını bulamayız, münhasıran kendi kendimizi avutmakla ve kandırmakla iştigal eder dururuz. Tarihi bile okuyamıyoruz. Neleri var ettiğimizi, var ettiklerimizin nasıl yok olup gittiğini idrak edecek zekândan yoksunuz maalesef. Engin bir kültürel hamuleye malikiz ama malik olduğumuz şeyden bihaberiz, bu yüzden de bataklıkta debelenip duruyoruz mütemadi. Ya birilerini memnun etme derdindeyiz ya da elde edeceğimiz ucuz menfaatlerin peşindeyiz. Bin türlü fırkaya bölünmüşüz ve her fırka kendisinin mutlak hakikat olduğu zannıyla diğerini öteler olmuş, böylece insanlar da tefrikaya duçar kalmış ve birbirlerini yeme derdine düşmüşler. Sonra da birlik beraberlik olsun nutukları çekiyoruz. Ya nasıl olunacak? İnsanları ötelersek, onları küfre düşmüş olarak görürsek, her şeyi kendimizin bildiğini iddia edersek, karşımızdakilere hakareti yağmur gibi mütemadiyen gönderirsek ve her şeyi kendimizin hak ettiğini düşünürsek nasıl olacakta bir ve beraber olacağız? Lütfen biraz ciddiyet, samimiyet, namus, şeref ve dürüstlük.

Tarih: 13.12.2020 Okunma: 312

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?