Herkesi eleştiriyoruz da kendimizi
eleştirmekten korkuyoruz, eleştirene de acımasızca davranıyoruz. Niye böyle
yapıyoruz? Elimden gelse Doğu Âleminin eğitiminde Eleştirel Düşünme Dersleri
koyardım diyen Aliya İzzetbegoviç değil miydi? İşimize geldiğinde Aliya Bilge
Kral’dır, işimize gelmediğinde esamisi bile okunmaz. Artık her şeyin çok iyi
taciri olmuşuz. Âlemi kör ve sağır mı zannediyoruz? Gerçeğin üstünü örtmekle
gerçeği yok etmiş mi oluruz? Gerçek ruhumuzu acıtsa bile, bilsek ve ona göre
davransak mı iyidir yoksa gerçeğin üzerini örtüp, açtırmayıp öylece bıraksak mı
iyidir? Sanki gerçekler bir gün ortaya dökülmeyecek ve sanki dökülmesi
engellenebilecek ve sanki bugün eyvallah çekenler o gün de eyvallah çekecek. Düşüncenin
namusuna tecavüz ediyoruz. Her tarafımız klavye kahramanlarıyla lebalep dolmuş.
Ortalık entel züppelerden, sahte ve malumatfuruş âlimlerden, onursuz aydınlardan
ve sanatçılardan, koltuk sevdalısı bürokratlardan ve madrabaz ve haysiyetsiz politikacılardan
geçilmiyor. Ya insanlık ne olacak diyen ve insanlığı düşünen yok. Hakikat ölürse
insanlık yaşayabilir mi diye soran yok. Bizim ihtiyacımız olan nedir peki? Ne
yani hasta olduğumuz gerçeğini sarf-ı nazar mı eyleyelim ve öylece geberip
gidelim mi? Hayır kardeşim hastayız ve iyileşmek istemeliyiz. Biz istemeden
kimse bizi iyileştirmeyecek. Her şey bize bağlı. Mesela; kendi ellerimizle işlediğimiz
kötülüklerin sonucunu yaşarız, layık olduğumuz gibi yönetiliriz, değişmezsek
değiştirilmeyiz, ne edersek onu buluruz. Yalan mı bunlar? Öznesin sen özne
behey insan denilen yaratık. Öz-eleştiri yapmadan gerçekleri fark edip, düzlüğe
çıkamayız, tedavi yolarını bulamayız, münhasıran kendi kendimizi avutmakla ve
kandırmakla iştigal eder dururuz. Tarihi bile okuyamıyoruz. Neleri var
ettiğimizi, var ettiklerimizin nasıl yok olup gittiğini idrak edecek zekândan
yoksunuz maalesef. Engin bir kültürel hamuleye malikiz ama malik olduğumuz
şeyden bihaberiz, bu yüzden de bataklıkta debelenip duruyoruz mütemadi. Ya
birilerini memnun etme derdindeyiz ya da elde edeceğimiz ucuz menfaatlerin
peşindeyiz. Bin türlü fırkaya bölünmüşüz ve her fırka kendisinin mutlak hakikat
olduğu zannıyla diğerini öteler olmuş, böylece insanlar da tefrikaya duçar
kalmış ve birbirlerini yeme derdine düşmüşler. Sonra da birlik beraberlik olsun
nutukları çekiyoruz. Ya nasıl olunacak? İnsanları ötelersek, onları küfre
düşmüş olarak görürsek, her şeyi kendimizin bildiğini iddia edersek,
karşımızdakilere hakareti yağmur gibi mütemadiyen gönderirsek ve her şeyi
kendimizin hak ettiğini düşünürsek nasıl olacakta bir ve beraber olacağız? Lütfen
biraz ciddiyet, samimiyet, namus, şeref ve dürüstlük.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...6...
Özgür DENİZ - 13.12.2020
Tarih: 13.12.2020
Okunma: 317
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.