GELİŞMİŞLİK BEDEL MİDİR?
Bir eğitimcinin öğrencisiyle iletişim
kurmasının en önemli yolu basit olmaktır. Yani anlaşılır, önyargısız ve samimi
olmaktır. Çocuklar birbirleriyle çok çabuk iletişim kurabiliyorlarsa, bu durum
onların önyargısız basit ve samimi oluşlarından kaynaklanır.
Ne gariptir ki; çocukken sahip olduğumuz bu
özellikler, büyüdükçe geliştikçe kaybolmaya başlar. Gelişmenin insana bu kadar
yan etkisi oluyorsa, toplumların gelişmişlikleri de bir o kadar düşündürücü,
bir o kadar da yararlıdır.
Birleşmiş Milletler eski genel sekreteri Kofi Annan, gelişmiş ülke terimini şu şekilde tanımlamıştır: "Gelişmiş bir ülke, bütün
vatandaşlarına güvenli bir ortamda özgür ve sağlıklı bir hayat yaşamaya olanak
sağlayan ülkedir".Vikipedi
Kişi başına düşen
milli gelir oranının yüksek olması, sanayisi egemen olan ekonomiler, insani
gelişme endeksinin yüksek olması gelişmişliğin de kriteri olarak görülmektedir.
Sosyal refahı
sağlayan ülkelerin insanları; gelecek kaygısı, sosyal güvence, ekonomik
rahatlık, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimleri çok kolay olduğu için
elbette, mutlu olurlar. Birleşmiş
milletlerin tanımına göre,
Az gelişmiş veya
gelişmekte olan ülke: Kriter bakımından,
ekonomisi ve sosyoekonomik yönünden, en az gelişmiş olan ülkeler anlamına
geliyor.
Buna göre;
Az gelişmiş
ülkelerde
- Gelir
dağılımı dengesizdir.
- Kişi başına
düşen millî gelir düşüktür.
- Nüfusun
büyük bir bölümü tarım sektöründe istihdam edilir.
- Nüfus artış
hızı yüksektir.
- Sağlık ve
eğitim hizmetleri yetersizdir.
- Altyapı
yetersizdir.
- Tarımda
ilkel yöntemler kullanılır.
- Araştırma
geliştirme faaliyetlerine ayrılan kaynak düşüktür.
Gelişmiş ülkelerde, nüfusun büyük
bölümü sanayi sektöründe ve hizmet sektöründe çalışır.
Tarımda çalışan nüfus ortalama
olarak % 2 – % 5 oranındadır. Tarımsal üretim fazladır.
Eğitim, sağlık, altyapı, barınma
hizmetleri oldukça gelişmiştir.
Kent nüfus oranı % 95 civarındayken,
kır nüfusu % 5 civarındadır.
Ülke içi nüfus hareketleri, yani iç
göç çok düşük oranlardadır.
Dış göç alımı, ülke dışına göç verme
oranından çok daha fazladır.
Çocukluğumdan beri gelişmekte olan ülkeler sınıfından bir türlü, gelişmiş ülkeler statüsüne atlayamamızın nedeni nedir diye düşünürüm? Şimdi bu olayı farklı düşünmeye başladım. Bunu tersine döndürüp gelişmeyi, dünya konjonktüründe düşünerek sorarsak; gelişmiş ülkelerin gelişmişliklerini, sanayiye ağırlık vererek ekonomilerini geliştirerek, dünyanın ekosistemlerini bozup, iklim değişiklilerini yaratmalarını, ileride değiştirecekleri insan formatlarını gelişmişliğin bir yan etkisi olarak mı görmeliyiz?
Bilime inanan güvenen biri olarak
teknolojiyi ve bilimi insanlık ve doğa yararına kullanmayan hiçbir ülke benim
için gelişmiş bir ülke olamaz. Kırsal kesimde yaşayan insanların köyden kente
göçünü zorlayan nedenler, şimdi koşulları tersine döndürüyor. Yenidünya
düzeninde, artık az gelişmiş ya da gelişmemiş ülkeler ile gelişmiş ülkelerin
petrol savaşları olmayacak. Gıda ve su dünyanın en büyük savaş nedenlerinden
biri olacak.
Gelişmiş diye kabul edilen ülkelerin hepsinin gönlünde
yatan aslan sömürgecilik ruhudur. Âmâ öyle artık topla silahla değil akıllı
yazılım teknolojileriyle, ekonomilerini gıda ve su kaynaklarına yöneltip,
toprağını suyunu tohumunu ele geçirerek, toprak ve sularını kuzu kuzu satmak
zorunda bıraktırıyorlar. Kendi kendine yetebilen üretilebilir doğal
kaynaklarını yok ettirerek, kısır tohumlar vererek verimsiz kılıyorlar. Altın
şirketleriyle suyunu zehirleyip toprağını kirletiyorlar.
Bu yüzden, her geçen gün yeşil alanlarımız ve
meralarımız azalıyor. Hastalıklar kolektif olarak artıyor. Bunun sonucunda, her
sene hem toprağın kirlenecek, hem dışarıdan tohum almaya bağımlı kalacaksın,
hem de seni ekonomik olarak çökertecek! Böyle olduğunda bir ülkeyi topla
tüfekle işgal etmenin anlamı olur mu? Nitekim gelişmemiş ve az gelişmiş
ülkelerin de böyle bir durumda, muhtaçlık duymaları sağlanarak tüm doğal
kaynakları ele geçiriliyor.
Hem milli,
hem yerli olmak önemli. Bizim cumhuriyetimiz kurulurken, tam bağımsız Türkiye
amacıyla tam bağımsız olarak kuruldu. Atatürk ‘ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözü aslında Türkiye’ de yaşayan
bütün insanlarımızın karakterine atıftır.
Şimdi dünyanın süper güçleri sayılan (Ekonomi ve
teknoloji alanında) ülkelerin gelişmişlikleri artık yeniden sorgulanmalı ve
gelişmişlik yeniden tanımlanmalı diye düşünüyorum. Bunu şuna benzetebiliriz.
Uzun maraton koşusu yarışında, yarışı birinci
bitirenler ve ‘’ 2. 5. 10.’’ olanlar ile koşuyu tamamlamayanların ani bir
deprem olması veya nükleer santral sızıntısı olması ya da doğal afetler, salgın
hastalıklar sonucunda, hep sinin doğal davranışı kendilerini korumak değil
midir?
Bu doğal afetlerin, nükleer enerji santral kazalarının, biyolojik ve kimyasal silahların Dünya’ya verdikleri zararlar, dünyayı yönetenlerin umurunda mıdır? Ya da bu yanlışları ve zararları hesaba katma ihtimalleri, kazançlarından her zaman daha az olduğu için, başa dönme ihtimali her zaman kuvvetle muhtemeldir. Çünkü burada savaşçılar sadece gelişmiş ülkeler değildir. Her zaman en güçlü savaşçı oyunu yeniden kuran doğadır.
Ç Yani; gelişmiş ülke insanlarının da, az gelişmiş veya gelişmemiş ülke insanlarının da, sürdürülebilir yaşamlarının olması için doğa planlarını yeniden kurar ve oynatır.Çünkü canlıların sürdürülebilir yaşamları için, gıda su ve üretim çok önemlidir. Bizim ülkemizin de, Dünya’nın kurtuluşu da, sağlık lı tarım sağlıklı gıda ve su kaynaklarımızın doğru kullanılıp kirletilmemesi yönünde yapılan üretimden geçer. Önemli olan üreticiyi, köylüyü korumak ve y yaşatmak, hepimiz için bir güvencedir.
Tarım uygulamalarını yaparken elbette bilimi ve
teknolojiyi yararlı ve verimli kullanmak amaç olmalıdır. Bunu söylerken
sanayiyi önemsemiyorum anlamı çıkarılmamalı. Arz ve talep her sektör için
geçerlidir.
Tarım ürünlerinden yararlanırken, geri dönüşüm
teknolojilerini kullanmak, ata tohumlarının verimliliğini artıracak doğal
yöntemlerle, dışa bağımlı tohum ithalatına son vererek ekonomimize katkı
sağlamak, topraklarımızın korunma sına özen göstermek, su kaynaklarımızı verimli
kullanmak bence bu devirde en gelişmiş ülkelerin kriterlerine(kıstaslarına) girecek bir
alternatif olacaktır.
25.09.2020
Lütfiye Kader
Emk Uzm Fen Bilimleri Öğretmeni