Lütfiye Kader - 13.12.2020

        GELİŞMİŞLİK BEDEL MİDİR?

  Bir eğitimcinin öğrencisiyle iletişim kurmasının en önemli yolu basit olmaktır. Yani anlaşılır, önyargısız ve samimi olmaktır. Çocuklar birbirleriyle çok çabuk iletişim kurabiliyorlarsa, bu durum onların önyargısız basit ve samimi oluşlarından kaynaklanır.

  Ne gariptir ki; çocukken sahip olduğumuz bu özellikler, büyüdükçe geliştikçe kaybolmaya başlar. Gelişmenin insana bu kadar yan etkisi oluyorsa, toplumların gelişmişlikleri de bir o kadar düşündürücü, bir o kadar da yararlıdır.

  Birleşmiş Milletler eski genel sekreteri Kofi Annan, gelişmiş ülke terimini şu şekilde tanımlamıştır: "Gelişmiş bir ülke, bütün vatandaşlarına güvenli bir ortamda özgür ve sağlıklı bir hayat yaşamaya olanak sağlayan ülkedir".Vikipedi 

  Kişi başına düşen milli gelir oranının yüksek olması, sanayisi egemen olan ekonomiler, insani gelişme endeksinin yüksek olması gelişmişliğin de kriteri olarak görülmektedir.

  Sosyal refahı sağlayan ülkelerin insanları; gelecek kaygısı, sosyal güvence, ekonomik rahatlık, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimleri çok kolay olduğu için elbette, mutlu olurlar.   Birleşmiş milletlerin tanımına göre,

 Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülke: Kriter bakımından, ekonomisi ve sosyoekonomik yönünden, en az gelişmiş olan ülkeler anlamına geliyor.

   Buna göre;

   Az gelişmiş ülkelerde

  •           Gelir dağılımı dengesizdir.
  •            Kişi başına düşen millî gelir düşüktür.
  •             Nüfusun büyük bir bölümü tarım sektöründe istihdam edilir.
  •             Nüfus artış hızı yüksektir.
  •             Sağlık ve eğitim hizmetleri yetersizdir.
  •            Altyapı yetersizdir.
  •           Tarımda ilkel yöntemler kullanılır.
  •          Araştırma geliştirme faaliyetlerine ayrılan kaynak düşüktür.

       Gelişmiş Ülkelerde

Ÿ  Gelişmiş ülkelerde, nüfusun büyük bölümü sanayi sektöründe ve hizmet sektöründe çalışır.

Ÿ  Tarımda çalışan nüfus ortalama olarak % 2 – % 5 oranındadır. Tarımsal üretim fazladır.

  Ÿ  Eğitim, sağlık, altyapı, barınma hizmetleri oldukça gelişmiştir.

  Ÿ  Kent nüfus oranı % 95 civarındayken, kır nüfusu % 5 civarındadır.

  Ÿ  Ülke içi nüfus hareketleri, yani iç göç çok düşük oranlardadır.

  Ÿ  Dış göç alımı, ülke dışına göç verme oranından çok daha fazladır.

 

        Çocukluğumdan beri gelişmekte olan ülkeler sınıfından bir türlü, gelişmiş ülkeler statüsüne atlayamamızın nedeni nedir diye düşünürüm? Şimdi bu olayı farklı düşünmeye başladım. Bunu tersine döndürüp gelişmeyi, dünya konjonktüründe düşünerek sorarsak; gelişmiş ülkelerin gelişmişliklerini, sanayiye ağırlık vererek ekonomilerini geliştirerek, dünyanın ekosistemlerini bozup, iklim değişiklilerini yaratmalarını, ileride değiştirecekleri insan formatlarını gelişmişliğin bir yan etkisi olarak mı görmeliyiz?

Bilime inanan güvenen biri olarak teknolojiyi ve bilimi insanlık     ve doğa yararına kullanmayan hiçbir ülke benim için gelişmiş bir ülke olamaz. Kırsal kesimde yaşayan insanların köyden kente göçünü zorlayan nedenler, şimdi koşulları tersine döndürüyor. Yenidünya düzeninde, artık az gelişmiş ya da gelişmemiş ülkeler ile gelişmiş ülkelerin petrol savaşları olmayacak. Gıda ve su dünyanın en büyük savaş nedenlerinden biri olacak.

Gelişmiş diye kabul edilen ülkelerin hepsinin gönlünde yatan aslan sömürgecilik ruhudur. Âmâ öyle artık topla silahla değil akıllı yazılım teknolojileriyle, ekonomilerini gıda ve su kaynaklarına yöneltip, toprağını suyunu tohumunu ele geçirerek, toprak ve sularını kuzu kuzu satmak zorunda bıraktırıyorlar. Kendi kendine yetebilen üretilebilir doğal kaynaklarını yok ettirerek, kısır tohumlar vererek verimsiz kılıyorlar.       Altın şirketleriyle suyunu zehirleyip toprağını kirletiyorlar.

Bu yüzden, her geçen gün yeşil alanlarımız ve meralarımız azalıyor. Hastalıklar kolektif olarak artıyor. Bunun sonucunda, her sene hem toprağın kirlenecek, hem dışarıdan tohum almaya bağımlı kalacaksın, hem de seni ekonomik olarak çökertecek! Böyle olduğunda bir ülkeyi topla tüfekle işgal etmenin anlamı olur mu? Nitekim gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerin de böyle bir durumda, muhtaçlık duymaları sağlanarak tüm doğal kaynakları ele geçiriliyor.

  

Hem milli, hem yerli olmak önemli. Bizim cumhuriyetimiz kurulurken, tam   bağımsız Türkiye amacıyla tam bağımsız olarak kuruldu. Atatürk ‘ün “Bağımsızlık benim karakterimdir” sözü aslında Türkiye’ de yaşayan bütün     insanlarımızın karakterine atıftır.

Şimdi dünyanın süper güçleri sayılan (Ekonomi ve teknoloji alanında)   ülkelerin gelişmişlikleri artık yeniden sorgulanmalı ve gelişmişlik yeniden   tanımlanmalı diye düşünüyorum. Bunu şuna benzetebiliriz.

Uzun maraton koşusu yarışında, yarışı birinci bitirenler ve ‘’ 2. 5. 10.’’                 olanlar ile koşuyu tamamlamayanların ani bir deprem olması veya nükleer               santral sızıntısı olması ya da doğal afetler, salgın hastalıklar sonucunda, hep            sinin doğal davranışı kendilerini korumak değil midir?

Bu doğal afetlerin, nükleer enerji santral kazalarının, biyolojik ve              kimyasal silahların Dünya’ya verdikleri zararlar, dünyayı yönetenlerin        umurunda mıdır? Ya da bu yanlışları ve zararları hesaba katma ihtimalleri, kazançlarından her zaman daha az olduğu için, başa dönme            ihtimali her zaman kuvvetle muhtemeldir.                                                      Çünkü burada savaşçılar sadece gelişmiş ülkeler değildir. Her zaman            en güçlü     savaşçı oyunu yeniden kuran doğadır.                                                                                                         

Ç  Yani; gelişmiş ülke insanlarının da, az gelişmiş veya gelişmemiş ülke                       insanlarının da, sürdürülebilir yaşamlarının olması için doğa planlarını yeniden        kurar ve oynatır.Çünkü canlıların sürdürülebilir yaşamları için, gıda su ve                üretim çok önemlidir. Bizim ülkemizin de, Dünya’nın kurtuluşu da, sağlık        lı tarım sağlıklı gıda ve su kaynaklarımızın doğru kullanılıp kirletilmemesi                  yönünde yapılan üretimden geçer. Önemli olan üreticiyi, köylüyü korumak ve y      yaşatmak, hepimiz için bir güvencedir.

Tarım uygulamalarını yaparken elbette bilimi ve teknolojiyi yararlı ve verimli    kullanmak amaç olmalıdır. Bunu söylerken sanayiyi önemsemiyorum anlamı       çıkarılmamalı. Arz ve talep her sektör için geçerlidir.

Tarım ürünlerinden yararlanırken, geri dönüşüm teknolojilerini kullanmak,       ata tohumlarının verimliliğini artıracak doğal yöntemlerle, dışa bağımlı tohum     ithalatına son vererek ekonomimize katkı sağlamak, topraklarımızın korunma         sına özen göstermek, su kaynaklarımızı verimli kullanmak bence bu devirde en gelişmiş ülkelerin kriterlerine(kıstaslarına) girecek bir alternatif olacaktır.

                                              25.09.2020

                                             Lütfiye Kader

                                   Emk Uzm Fen Bilimleri Öğretmeni

 

 

Tarih: 13.12.2020 Okunma: 405

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?