İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...7...

Özgür DENİZ - 14.12.2020

Hesapsız, umarsız, çıkarsız ve apaçık olarak ifade etmek ihtiyacını hissettiğim şey şudur ki; insan denilen varlığın ihtiyaç duyduğu, duyması gerektiği şey; her şeyden evvel ve behemehâl, bizatihi insanlık tarihi sürecinde ki yaşanmış tecrübeler ışığında, hiçbir zümrenin, şahsın, partinin, cemaatin, fraksiyonun menfaatini düşünmeden, direkt olarak safi bir insan olmak bağlamında münhasıran hakikatin ışığını görmek ve ona yönelmektir ve hakikatin ışığında olguları ve olayları namusluca tahlil, tetkik, tahkik etmek ve çözümlemektir ve buradan sorunları doğru teşhis edip, çare olacak tedavi yöntemleri geliştirmektir. İnsiyaki davranışlar sergilemek değildir. Bilakis havanda su döğmekten başka hiçbir şey yapmayız. Kendi kendimize gelin güvey oluruz. Dağa küseriz ama dağın bizden haberi bile yoktur. Fakat çok şey yaptığımızı sanırız ahmakça. Eleştiriye tahammül edemeyen, eleştiriye kendini kapatan, eleştirene acımasızca düşmanlık gösteren, kendini, bilgisini ve gücünü layüsel ve dokunulmaz addeden ve tüm bu durumları dogmatik bir ideolojiye tedvir eyleyip, aklın önüne geçirip, insanlığa da dikte etmeye yeltenen her kim olursa olsun ya da hangi medeniyet olursa olsun veyahut ta ki din bile bu hale düşürülmüş olsa bile hiçbir zaman necatın müsebbibi olacak raddeye gelemez. Bunu ruhlarımıza ve zihinlerimize kazımalıyız, hem de icap ediyorsa kanla kazımalıyız. Zira necata doğru tek bir adım bile atma mecalimiz ve şansımız olamaz. Bitevi tereddi eder, tedenniye mahkûm oluruz, terakkiyi rüyalarımızda bile göremeyiz. Tenkidin olmazsa olmaz önkoşullarından birisi, belki de birincisi, kendi doğrularım diye bir şeyin olamayacağının ve böyle bir şeyin tüm insanlığa dikte edilemeyeceğinin farkına varmaktır. Bilakis, ilk evvelde kendi doğrularım dediğin şeyle behemehâl hesaplaşmasını bilmektir ve buna cüret etmektir. Çünkü kendi doğrularım hakikatin düşmanıdır ve bu bilinmelidir. Artık zaman, atalarımızdan tevarüs eden inançlardan sıyırılıp kurtulmaktır ve hiçbir inancı da dogmaya dönüştürmeden tedavide kullanabilmektir. Yapabilecek yüreğimiz ve tolere edebilecek beynimiz var mı bunu? Aklı ne zaman aktive edeceğiz ya da etmeyi düşünüyoruz? Yoksa birilerinin kuyruğuna sinek gibi yapışıp, hep orada kalmayı ve oynayacak bir şeyler bulup onunla iktifa etmeyi mi düşlüyoruz? Böyle hayat sürmez, böyle gitmez, böyle ömür tüketilemez. Unutmayın ki; herkes layığını bulur ve layığınca yönetilir. Şeytan, sizi Allah ile aldatmasın!

Tarih: 14.12.2020 Okunma: 453

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?