Hesapsız, umarsız, çıkarsız ve apaçık
olarak ifade etmek ihtiyacını hissettiğim şey şudur ki; insan denilen varlığın
ihtiyaç duyduğu, duyması gerektiği şey; her şeyden evvel ve behemehâl, bizatihi
insanlık tarihi sürecinde ki yaşanmış tecrübeler ışığında, hiçbir zümrenin,
şahsın, partinin, cemaatin, fraksiyonun menfaatini düşünmeden, direkt olarak
safi bir insan olmak bağlamında münhasıran hakikatin ışığını görmek ve ona
yönelmektir ve hakikatin ışığında olguları ve olayları namusluca tahlil,
tetkik, tahkik etmek ve çözümlemektir ve buradan sorunları doğru teşhis edip,
çare olacak tedavi yöntemleri geliştirmektir. İnsiyaki davranışlar sergilemek
değildir. Bilakis havanda su döğmekten başka hiçbir şey yapmayız. Kendi
kendimize gelin güvey oluruz. Dağa küseriz ama dağın bizden haberi bile yoktur.
Fakat çok şey yaptığımızı sanırız ahmakça. Eleştiriye tahammül edemeyen, eleştiriye
kendini kapatan, eleştirene acımasızca düşmanlık gösteren, kendini, bilgisini
ve gücünü layüsel ve dokunulmaz addeden ve tüm bu durumları dogmatik bir
ideolojiye tedvir eyleyip, aklın önüne geçirip, insanlığa da dikte etmeye
yeltenen her kim olursa olsun ya da hangi medeniyet olursa olsun veyahut ta ki
din bile bu hale düşürülmüş olsa bile hiçbir zaman necatın müsebbibi olacak
raddeye gelemez. Bunu ruhlarımıza ve zihinlerimize kazımalıyız, hem de icap
ediyorsa kanla kazımalıyız. Zira necata doğru tek bir adım bile atma mecalimiz
ve şansımız olamaz. Bitevi tereddi eder, tedenniye mahkûm oluruz, terakkiyi rüyalarımızda
bile göremeyiz. Tenkidin olmazsa olmaz önkoşullarından birisi, belki de
birincisi, kendi doğrularım diye bir şeyin olamayacağının ve böyle bir şeyin
tüm insanlığa dikte edilemeyeceğinin farkına varmaktır. Bilakis, ilk evvelde
kendi doğrularım dediğin şeyle behemehâl hesaplaşmasını bilmektir ve buna cüret
etmektir. Çünkü kendi doğrularım hakikatin düşmanıdır ve bu bilinmelidir. Artık
zaman, atalarımızdan tevarüs eden inançlardan sıyırılıp kurtulmaktır ve hiçbir
inancı da dogmaya dönüştürmeden tedavide kullanabilmektir. Yapabilecek
yüreğimiz ve tolere edebilecek beynimiz var mı bunu? Aklı ne zaman aktive
edeceğiz ya da etmeyi düşünüyoruz? Yoksa birilerinin kuyruğuna sinek gibi
yapışıp, hep orada kalmayı ve oynayacak bir şeyler bulup onunla iktifa etmeyi
mi düşlüyoruz? Böyle hayat sürmez, böyle gitmez, böyle ömür tüketilemez. Unutmayın
ki; herkes layığını bulur ve layığınca yönetilir. Şeytan, sizi Allah ile
aldatmasın!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...7...
Özgür DENİZ - 14.12.2020
Tarih: 14.12.2020
Okunma: 453
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.