Buyurun lütfen, kendi kendimizle
hesaplaşma vetiresinde, tarihi tecrübelerin ışığında ve kültürel hamulemiz
temelinde tüm doğrularımızın peçesini sıyırıp atamaya ve gerçek bilgiyi merdiven
yapıp, aklı önder kılıp, bilimsel metotları kullanıp mutlak doğruya ulaşmaya
cesaretimiz var mı? Hani nerede o ahkâm kesen enteller, yapabilecekler mi bunu?
Malumatfuruş âlimler, kalemleri kiralık aydınlar maveraya dair hakikatleri mi
söyleyecekler yoksa masivaya dair hakikatleri mi? Güya kendilerini layüsel
gören ve her şeyi bildikleri iddiasıyla arzı endam eyleyen sahtekâr
politikacılar ne zaman insanlığın menfaatleri için dövüşecekler yoksa kendi
kirli çıkarları için tüm insanlığı sarf-ı nazar mı eyleyecekler yine? Hangisi
daha onurluca olur? Hangisi kurtuluşu vaat eder insanlığa? Yoksa
menfaatlerimizi mi düşünüyoruz ve çarklarımızı döndürme gayreti içinde miyiz?
Hiçbir ezaya, cefaya, sıkıntıya katlanmadan, hiçbir fedakârlık yapmadan,
hakikate teğet geçerek ve kendimize yönelen okları gerisin geriye atarak nereye
varabileceğimizi sanıyoruz? Günün ve devrin adamı olmakla, hakikati örtmekle ve
küçük, ucuz, basit menfaatlerimizi temin etmekle bir şey yaptığımızı, yaralara
merhem olduğumuzu sanıyoruz. Sonra da kendimize matuf olarak insanız demekten
hicap duymuyoruz. Oysa beklentisiz olanlardır hakikatten korkmayanlar ve
hakikati apaçık olarak dile getirebilenler ve büyük bedellerden imtina
etmeyenler. Çünkü her türlü kurtuluş büyük bedeller ister insandan ve insan
bedel ödemeden insanlığına mülaki olamaz. Öyle insanım demekle insan olunmaz, o
zaman insan gibi görünen herkesi insan sayardık ve böylesi bir şey gerçek
insanlara ihanet olurdu. Dünyada ki en zor şeydir insan olmak; büyük kavgaları,
büyük bedelleri, zorlu koşuları iktiza eder. Bedelini ödedik mi ki, insan
olarak arz-ı endam eyleyebilmeye cüret edeceğiz insanlık toprağında? Lütfen
biraz hissiyat, hassasiyet ve haysiyet. Bizim, tarihe iz bırakmış insanlardan
da haberimiz yok. Onlar bizim gibi yaşayarak mı silinmesi muhal ender muhal
olan iz bıraktılar? Kuru hamasetlerle ömür çürütüyoruz, zaman öldürüyoruz. İkbalimiz
uğruna atmadığımız takla, çevirmediğimiz dolap, kırmadığımız kalp, ihanet
etmediğimiz dost, küfretmediğimiz topluluk yok maalesef. Birileri gidecek
deyip, ondan sonra her şey mutlaka ben olmalıyım diye düşünüp, halk beni şöyle
görsün diye hesaplayarak, halka matuf popülist işgüzarlık yapmak uğruna insan
kitlelerine şerefsizce davranabiliyoruz.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...8...
Özgür DENİZ - 15.12.2020
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
İ. Hakkı Cengiz
15.12.2020 - 10:20
Pırlanta satırlar. Evet, hakikatten korkmayanlar "beklentisiz" olanlardır. Çok şükür, hiçbir şehsî beklentimiz yok. Onun için mutluluk da bizim: Çünkü sıfır beklenti, sonsuz mutluluk! Yüreğine sağlık, can kardeşim. Selâmlar...
Özgür Deniz
15.12.2020 - 10:31
Aynı duygu ve düşüncelerle tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle ciddiyetimle benliğimle bilmukabele inşaAllah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Elhamdulillah hayatımız şu vakte değin hakikati şiar edinmiş bir birey olarak ve hakikati haykıran bir ses olarak can buldu. Sonuna kadar böyle olur inşaAllah. Derin saygılar selamlar inşaAllah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Şükür hayatımızın hiçbir anında başkalarının hakkını yiyipte hakkını yedim ama onunla neler yaptım sor bi hele demedim. Zaten öyle deseydim ve biri çıkıp pislik akan yüzüme tüküreceğine sorsaydı tükürülecek pislik bir yüz olurdu o.