Olguların gerçek anlamlarına hiç merak
salmayız, sonra da nasıl olaylaştıklarını umursamayız, böylece sefaletin
türküsünü terennüm eder dururuz mütemadiyen. Oysa olguların gerçek
mahiyetlerini bilsek, doğru mu yoksa yanlış mı olaylaştıklarını ölçebiliriz ve
gereken tepkiyi, gerektiği gibi, gereken zamanda verebiliriz ve aldatılmaktan
da kendimizi korumuş oluruz ama bunu yapmayız bir türlü. Olgu nedir, ne
değildir, mahiyetine mukabil nasıl olaylaşmalıdır, nasıl olaylaşmamalıdır
bilmek elzemdir, aldanmamak ve insan gibi yaşamak, onuru korumak için. Önümüze
gelene inanmaktan ve onun tarafından onun adamı sayılmaktan ve ona karşı diğer
insanları jurnallemekten gizli bir haz duyarız. Bu kadar basitiz ve işe
yaramayız işte biz. Yani biz onun bunun adamı olabiliriz ancak her devirde ve
günümüzü kurtarma derdine düşeriz, başka da hiçbir şey yapamayız mevcut zihniyetimizle
ve ruh halimizle. Beyinsizliğimizle ve ruhsuzluğumuzla da kendimizi insandan
sayarız. Ne kadar kolaymış insan olmak ta, bizim haberimiz yokmuş değil mi? Tarihten
ders almayı, örneklerden ders çıkarmayı tercih edeceğimize, tarihle övünmekle
ve örneklerden işimize geldiği zamanda ve yerde örnekler vermekle ama yan gelip
yatmakla iktifa ediyoruz ve bunu da marifet sanıyoruz. Zamanımızı göz göre göre
israf ve heba ediyoruz. Birlikte iyi işler başarmayı deneyeceğimize ve
birbirimizin iyi yeteneklerini keşfedip gereken yerde sahaya süreceğimize,
kendi başımıza debelenip duruyoruz. Benden olsun da isterse hiçbir şeyden
anlamasın, yeter ki bana sadık kalsın diye düşünüyoruz. Yemin ediyorum nice
yetenekleri göz göre göre harcıyoruz, onlardan istifade edeceğimize. Oysa bu
topraklar şahsi kanaatimce hem hazine babında hem de zeka babında muazzam
kafalarla, yeteneklerle ve servetlerle lebalep ama kullanmak işimize gelmiyor. Zira
kendi ışığımız yoksa, başka ışıkların yanmasına da lüzum yok diye düşünüyoruz,
bir de güç bizdeyse tamamdır, bırakalım yetenek yerinde yok olsun gitsin,
hazinede bizim kasamıza aksın diyoruz. Gerçekten ama gerçekten çok tiksinç yaratıklarız.
İçler acısı bir hali var insanın ve insanlığımızın maalesef. Sadece derin
düşünemediğimiz için farkına varamıyoruz. Farkına varanlar konuştuklarında da
onları susturmayı marifet sanıyoruz. Bizler böyle mi tedenniden kurtulup
terakki kaydedeceğiz büyük insanlık olarak ve böyle mi tekâmül edeceğiz
insantekleri olarak? Kadim bir medeniyetin varisleriyiz ve onu yeniden
şahlandıracağız öyle mi? Sanmaklarla gerçek olsaydı her şey, şimdi çok farklı
zamanlarda ve dünyalarda çok farklı insanlar olmamız gerekirdi değil mi? Bizden
hiçbir şey olmaz ve asla da olmayacak! Çünkü görünen köy ve gören göz kılavuza
ihtiyaç duymaz. Hayır bu kendine inançsızlık değildir, hayır bu kendini küçük
görmek demek değildir, hayır bu umutsuzluk zerketmek değildir, zaten yukarıda söylediklerimizde
buna hüccettir ve anlayan kafaların işidir anlamak.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...10...
Özgür DENİZ - 17.12.2020
Tarih: 17.12.2020
Okunma: 426
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
İ. Hakkı Cengiz
18.12.2020 - 10:24
Öyle, sevgili kardeşim, hem kafa olarak çok önemli değerler-cevherler herder olup gidiyor hem de ülkenin akıl almaz ekonomik zenginlikleri, değerleri telef ediliyor, boşa harcanıyor veya değerlendirilemiyor. Çok hayatî tespit ve uyarılar. Emeğine, yüreğine sağlık. Selâmlar...
Özgür Deniz
18.12.2020 - 13:18
Maalesef çok acı ama gerçek saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Aynı duygu ve düşüncelerle tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle bilmukabele inşaAllah. Derin saygılar.