Niye yazıyorum? Ne yapaydım ki?
Düşünüyorum da, yaşayabilmem için yazmamdan başka bir çıkar yol göremiyorum,
yoksa kafa uçuyor. Kabil olsa 365 gün 6 saat yazardım ve hiçte imtina etmez,
usanmaz, bıkmazdım bundan. Ki, yazmış olmak için yazmaktan da hazzetmiyorum,
böylesi bir şeyi kelimelere ihanet ediyormuşum gibi telakki ediyorum. Çünkü
onların bana sadakatini ama uyarıcı sadakatini tüm benliğimle hissediyorum. Zira
yazmanın da bir gayesi olması gerekir diye düşünüyorum. Sanki yücelerden bir
buyrukmuş gibi hissediyorum. İlk evvelde kalplerini açtıkları ve tüm
büyüleyicilikleriyle dünyasına hoş geldikleri bendenizin hayatımı kontrol
etmiyorlarsa, sonra da şuurlandırmıyorlarsa, bilinç zerk etmiyorlarsa, direnişe
sevk etmiyorlarsa, insanca bir yaşam nasıl olur izah etmiyorlarsa, aydınlatmıyorlarsa,
cehalete darbe vurmuyorlarsa, namussuzları ve pezevenkleri ifşa etmiyorlarsa
niye vardır ki kelimeler ve niye kullanılsınlar ki haybeye? Birgün ardımda
bırakıp gideceğim ve giden tek bir kimsenin dönmediği gibi, dönüşün de zaten
imkânsız olduğu bir dünyada yaşıyorum. Öyleyse kelimeleri onurlu yaşama giden
yolda yoldaş biliyorum ve onlara ihanet edemem ve dilediğim gibi kullanıp
soysuzlaştıramam onları. Öyleyse ne yapmalıyım? Ardımda kelimelerle örülmüş bir
dünya bırakayım istiyorum. Toplumdan kaçmak için yazıya iltica ediyorum belki
de. Çünkü toplum seni sarmaya görsün, kirlenmekten yana asla kurtuluşun
olmuyor. Toplum, senin kendi yüzünle kendi yüzüne bakmanı istemiyor. İstiyor ki
maske tak ve maskeli baloya katıl. Benim dönen çarklarıma takoz olma, bilakis o
çarkları döndürmek için yaşa yaşayacaksan diyor. Öyleyse kaçıyorum kelimelerin sıcaklığına,
samimiyetine, yalansızlığına. Çendan kelimelerle istediğin gibi hemhal
olabiliyor, muhabbet edebiliyorsun, onlar sana kızmıyorlar gerçeği söylediğin
için, hatan varsa düzeltiyorlar ve sen hatalarını düzeltmek için yine onlara
iltica ediyorsun. Yüreklere dokunan, kafaları ağrıtacak, rahatları bozacak bir
dünya kalsın benden geride diyorum. Kim bilir, kim görür, kim girer bilemem o
dünyaya ama ıpıssız olarakta kalsa, öyle bir dünya varolsun istiyorum. Çendan
varolduğumun gerçekliğinin hücceti olması babında. Öleceğim dünyada ölü gibi
yaşamak bana göre değil, bunu tolere edemiyorum. Sessizce terk edip gideceğim
dünyada sesli kalacak ve ara da bir seslenecek dünyam kalsın istiyorum. Kimseyle de bir alıp veremediğim yok. Daha
önce dediğim gibi kimsenin de düşmanı değilim yalandan başka ve dost değilim
gerçekten başka kimseye de. Gerçeklerle dost olanların dostlarıyım belki de.
Gerçekten korkmadım hiç ve korkanlardan da kaçtım hep. Çünkü yalanların
saltanatında kaybettim insanlığımı, onurumu, yaşamak sevincimi, cennetimi ve
kelimelerime inancımı bile kaybetmeye yüz tutum handiyse. Kelimelerimi tutsak
kılmayın, dünyama dokunmayın, ne haliniz varsa görün. Ha bu meyanda kelimelerim
elbette sizlere dokunabilir, ona da tahammül edin ya da insan olun soysuzlar
çetesi. Birgün kelimelerim hepinize kan kusturacak, mutlaka korkun!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...30...
Özgür DENİZ - 09.01.2021
Tarih: 09.01.2021
Okunma: 362
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.