İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...37...

Özgür DENİZ - 16.01.2021

Bizler insançocukları olarak kendi duvarlarımızın içine hapsolmuşuz ve insanlığa o duvarlarda açtığımız bir mazgaldan öylece bakıyoruz. Münhasıran seyrediyoruz, zira korkuyoruz, çünkü cesaretimiz yok hayatın içine girmeye. Adeta mahpusu yaşıyoruz. Kaderimizi korkularımız tayin ediyor. Adam ekmeğiniz benim elimde, ben izin verirsem toksunuz, izin vermezsem açsınız diyor ve biz buna müteşekkir oluyoruz, oysa adam ekmeğinizi avcunuza koymak istiyor ama ona itibar etmiyoruz. Biz alışmışız kula kulluğa, köleliğe ve kapıda yal beklemeye, maalesef böyle bu, ister kızın, ister dövün, ister vurun, gerçek değişmez. Oysa yaşamak bu değildir bebeğim! Yaşamak; bir duvarın arkasına saklanmak ve herkesten uzak kalmak değildir. Yaşamak; başkalarına ulaşmak, el vermek, başkalarıyla göz göze gelmek ve onlarla birlikte yaşayabilmektir. Duygularını ve düşüncelerini paylaşmasını bilmektir, paylaşmadığın düşüncenin ve duygunun yük olduğunu anlayabilmektir. En kaliteli kavgadan sonra bile dostuna sarılabilmektir. Dostunun can yakan sözlerine göğüs gerebilmek, onu satmayı aklına getirmemektir. Bizler kafalarımızda ve kalplerimizde paylaşmayacağımız, kendimize saklayacağımız duyguları ve düşünleri mi biriktirdik yoksa? Kendi başına güzel ve güneşli bir dünya hayali kurmak değil, herkesle birlikte dünyayı daha güzel, yaşanılabilir bir yer haline getirmektir yaşamak. Motorları maviliklere sürmektir hep birlikte, güzel günler göreceğimize inanç beslemektir. Bizleri ayrı düşürenlerin de istediği, bizleri kendi mahpuslarımızda tek başımıza kalmaya mahkûm etmektir. Çünkü biliyorlar ki, bizler birleşirsek, onların tenekeden saltanatları savrulup gidecektir, birlikten doğan gücümüzün oluşturduğu fırtına karşısında tutunamayacaklardır. Vurdukları zincirleri birlikte kırabileceğimizi çok iyi biliyorlar. Bu yüzden bir kısmımızı zincirlerken bir kısmımızın zincirlerini çözüveriyorlar ki, zincirlerini çözdükleri kardeşlerimiz, arkadaşlarımız onların saflarında yerlerini alsınlar, onların sofralarına otursunlar, onların ellerine baksınlar. Bu büyük bir yanılgıdır bebeğim! Bizim kaybedecek bir şeyimizin olmamasına nazaran onların kaybedecekleri çok şeyleri vardır. Bu yüzden onların tezgâhlarına gelmemeliyiz. İnadına buluşmalıyız, birleşmeliyiz ve birlikte, kendisinden başka kaybedeceğimiz hiçbir şeyimiz olmayan zincirlerimizi paramparça etmeliyiz. Ondan sonra kavuşabiliriz ancak, insanlık onuruna yaraşır yaşamımıza ve tatmadığımız sevinç kalmaz hayatta. Lütfen düşün bebeğim!

Tarih: 16.01.2021 Okunma: 486

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?