Tarihten de hiç ders almıyoruz.
Yatarak, birbirimizle boğuşarak mı tarihe adımızı yazdırdık biz, onca buluşları
gerçekleştiren ve çalışmalarıyla dünya bilimine ve ilmine kaynaklık teşkil eden
insanlarımız yatarak mı ve birbiriyle boğuşarak mı ürettiler handiyse bugün
dünyanın bilimsel alt yapısını teşkil edecek düzeyde olan bilimi? Onlarla güya
övünüyoruz ama dönüp kendimize hiç bakmıyoruz. Onları dizilerle anmayı marifet
sanıyoruz. onu da tamamen kitleleri manipüle etmek için yapıyoruz, yoksa onlar
gibi olduğumuzdan ya da onlar gibi olmak istediğimizden değil. Diziler de
adalet var, merhamet var, sevgi var, saygı var ya gerçek dünya da? Oysa bunları
dizilerde değil duyumsayarak yaşadığımız gerçek hayatta istiyoruz. Onların
yaptıkları kurtarır mı bizi? Kurtarmaz ama hamaset işimize geliyor. Çok yazık
çok! Bencilliğin buzlu sularında kulaç atan politikacılar, hakikati
haykırmaktan korkan sözde aydınlar, emrolundukaları gibi dosdoğru olmayı
beceremeyen ve yaptıkları şey münhasıran malumatfuruşluk olan dahası dini
tahrip ve tahrif etmekten başka hiçbir şey yapmayan, çendan uyarı vazifelerini
bile yapmaktan imtina eden hatta ve hatta kompradorlara ve politik madrabazlara
payandalık yapan sözde âlimler, insanları kendi çıkarları istikametinde
manipüle eden köşe kadıları, koltuğunu payidar kılmaktan başka düşündüğü hiçbir
şey olmayan bürokratlar, vazifelerini münhasıran insanlık adına yapma derdinden
uzak çalışanlar. Biz ne yapıyoruz? Neyi yaşıyoruz gerçekten? Münhasıran
çıkarlarımızın peşindeyiz her kesimimizle ve her tarafımızla. Midelerimiz haram
dolu. Yemin etsen başın ağrımaz babında değil tüm hissiyatımla ve inancımla
söylüyorum; bu toplumun yüzde doksan sekizinin midesi haramla dolu. Dünya nereye
koşuyor, biz neredeyiz? Oysa devlet ve millet işbirliği ile daha büyük hedefler
belirleyip, ortak aklı çalıştırıp, büyük plan ve projelerle terakki kaydetmemiz
iktiza etmiyor mu? İnsanlık için terakki dünyası olan bu dünya niçin bizim için
tedenni dünyası oluyor? Niçin malum aşıların özünü tetkik edebilecek düzeyde
doktorlarımız yok? Gerçekten vicdanlarımız rahat mı? Vallahi, billahi, tallahi
çok basit, ucuz, küçük, ıvır zıvır işlerle iştigal ediyoruz, yaptıklarımızın
bir gram bile faydası yok tek bir insana ama kaybımızın tarifi muhal. Herkes
dünya çıkarının peşine düşmüş, hakikati öldürmüş ya da örtmüş, öylece kendi
bencil hesaplarıyla oyalanıp duruyor. Yanlışa yanlış diyemiyor, çünkü korkuyor,
çünkü kaybedeceği kadar çok şey kazanmış, elde ettiği nice maddiyat var. Böyle
olunca da hakikati söylemeye dili varmıyor ama göz göre göre yanlış yapıyor,
yanlışa müzahir oluyor. Ne zamana kadar? Yarınların bizim üzerimizde münhasıran
maddi hakkı yok, manevi hakkı da var unutmayın! Ve artık lütfen hep birlikte
insanlığa dönelim, ortak akıl ve ortak vicdan ekseninde hareket edelim. Bu ülkeyi
karanlığın kâbusundan kurtaralım ve aydınlığa kavuşturalım. Bizim de insanımız
değerli diyebilelim.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...42...
Özgür DENİZ - 21.01.2021
Tarih: 21.01.2021
Okunma: 358
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.