İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...43...

Özgür DENİZ - 22.01.2021

Bu ülke, her devirde enerjisini berhava edecek, içeride yaşayanların birbirilerine olan düşmanlığını pekiştirecek, uhuvveti nakzedecek, barışı katledecek, sevgiyi eritecek, büyük atılımlarına handikap teşkil edecek içe dönük bir sorun üretiyor mutlaka. Çünkü büyük değiliz, büyük düşünemiyor, büyük konuşamıyor, büyük eylemlerde bulunamıyoruz. Ama büyükmüşüz gibi poz vermeyi de seviyoruz. Ve ürettiğimiz yapay sorunlarla iştigal ederken, daha büyük işlere harcayacağımız enerjimiz uçup gidiyor ve bir gün bakıyoruz ki yorgun, bitkin, bitap düşmüşüz, harap olmuşuz, ayağa kalkacak mecalimiz yok. Tazyikatlar muvacehesinde yapacak hiçbir şeyimiz kalmıyor ve dizlerimizin üzerine çöküp kalıyoruz. Sonra da üzerimize basan basana. Ama, her şeyi de, taammüden ürettiğimiz, kendi günahlarımızı silmek ve kendi suçlarımızı örtmek adına ürettiğimiz derin ve üst akla hamlediyoruz. Ve büyük atılımlarımızı böylece hep ertelemiş oluyoruz. Kimse rahatını bozma ve maddiyatını kaybetme pahasına da olsa gerçekleri haykırmıyor, sorunları üretenlerin yüzlerine bir tokat gibi patlatmıyor gerçekleri. Siz ne yapıyorsunuz kardeşim diye kimse sormuyor. Bilakis herkes zımnen münhasıran menfaatleri için sorunları nüksettirme derdine düşüyor. Kaşıyor da kaşıyor sorunları ve yarayı badema kapanmamak üzere açıyor. Zira ürettiğimiz sorun kadar var oluyoruz, varlığımızı baki kılıyoruz. Çünkü bundan besleniyoruz asalaklar gibi.  Bu ülkenin aydınları ve âlimleri ne yaparlar gerçekten anlamak kabil değil. Yazıklar olsun ervahına, tüm kalbimle, bilincimle, benliğimle, ciddiyetimle, samimiyetimle söylüyorum ki; yazıklar olsun. Uhuvveti pekiştirecek, birliği kaim kılacak, barışın türküsünü terennüm ettirecek, muhabbeti çiçeklendirecek olanlar tam tersini yapıyorlar ya da susuyorlar. Hayır, düşmanlık üretmekle, düşmanlıkları nüksettirmekle elimize ne geçecek anlamıyorum. Ki, taammüden de kotarıldığını düşünüyorum böylesi bir ihanetin. Hadi politikacıları anlamak kabil, zira onlar Aristo’nun da söylediği gibi birer fahişeden başka bir şey değiller, çünkü onlar çatışmadan beslenmektedirler ve münhasıran kendi dünyalarının peşinde koşturmaktan başka hiçbir şey yapmamaktadırlar. Ama özellikle ve özellikle âlim geçinenleri, şeyhlik postuna kurulanları vallahi, billahi, tallahi anlamıyorum. Hayır, neyden imtina ediyorlar, neyden korkuyorlar, kaybedecek neyleri olabilir ki? Ha elbette hakikatte kaybedecekleri çok şeyleri var; tenekeden saltanatları, büründükleri postları, torpille aldıkları payeleri. Velakin yine de böylesi düşünceleri varsa, işte o zaman felakettir. Çünkü o vakit dinlerini sorgulamak gibi bir durum tezahür eder ki, arkasını tahmin etmek bile ürperticidir. Vicdan azaplık bir durum maateessüf! Gerçi, kahir ekseriyetinin midesi haramla dolu bir toplum başka ne yapabilirdi ki? Böylesi bir toplum nasıl dinç, diri, iri olabilsin ki, nasıl mecal bulabilsin ki kutsal eylemler için? Bu toplum çürümüş ve kokmuş maateessüf.

Tarih: 22.01.2021 Okunma: 364

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ. Hakkı Cengiz

23.01.2021 - 14:02

"o vakit dinlerini sorgulamak gibi bir durum tezahür eder ki"... İşte, oradayız Can Kardeşim ve işaret ettiğiniz gibi, 1ürperticidir1. "kahir ekseriyetinin midesi haramla dolu bir toplum başka ne yapabilirdi ki?"... Bu korkunç suçlamanın -ki gerçeğin- farkındalar mı? Telefona, "selamünaleyküm" diye başlayıp, Cuma günleri de "Hayırlı Cumalar" mesajı attın mı, iş bitiyot seviyesindeler! Çok acı, çok üzücü! Emeklerine, yüreğine sağlık, bağrı yanık kardeşim. Selâmlar...

özgür deniz

23.01.2021 - 14:20

maalesef öyle saygıdeğer paşam. söylenmeyince ve cahil millet ((((ki maalesef gerçek bu, millet gerçekten cahil hatta körkütük cahil, ki bunu ellerimizle biz yarattık, kasti olarak milleti cahil bıraktık, onları isteidğimiz gibi güdebilmek ve istediğimiz yere sürebilmek için))))))) farkında olmayınca her şey süt liman zannediliyor. oysa ahlakın bittiği, değerlerin iflas ettiği, her ulvi kavramın çürütüldüğü bir zamanı yaşıyoruz. insanlara söyletilmeyince ve gerçekler örtülünce sanki her şey normalmiş gibi, her şey yerli yerindeymiş gibi farzediliyor. oysa pisliğin üzerinin örtülmesi pisliğin yok olduğu anlamına gelmez. pisliğe bulanan yine pislik olur. din zaten sorgulanıyor. ama şimdi ki sorgu maalesef çok farklı boyut kesbetmiş durumdadır ve vahimdir. velakin dini düşünen kaç kişi var. din düşünülüyor evet ama o dinden nasıl kazanabiliriz, nereye kadar kazanabiliriz ve o din sayesinde kazandıklarımızı yine o sayesinde nasıl kaybetmeyiz diye düşünülüyor. yoksa din varolsun ve insanlığı temizlesin diye değil. maales din bir tecime vasıtası olmuştur. başka bir acı gerçekte şudur ki; dinden beslenenler, geçinenler, kazananlar gerçek manada din cahilleridirler yani kendisi vasıtasıyla akzandıkları dini bile bilmemektedirler. Yüce Allah şahit olsun ki dinin D sinden bile bihaberdirler yani o kadar sekterdirler. manevi kimlik olan dinde maddi kimlik olan milliyette çürütülmüştür, kokutulmuştur ne aci ve hazindir ki. gerçekler ölmez paşam. ancak örtülür güç vasıtasıyla ama gün gelir gerçek yine aşikar olur. daha fazla detaya girilirse vehamet arzeder, binaenaleyh suskuya bopyun eğmek iktiza eder. deirn saygılar saygıdeğer paşam.