Emrolunduğun gibi dosdoğru olmak demek; hakikati eğip
bükmeden, batılla örtmeden, amasız ve fakatsız olduğu gibi ortaya koymak,
masivaya dair tüm şeyleri, ortaya konan ve kendisinden başka hiçbir hakiki
hakem olmayan bu hakikate göre teşrih masasına yatırmak ve dip derinliğine dek
namusluca tetkik etmektir ve aklın varoluş ereği de, gerçek işlevi de budur.
Aklın kararı da kesindir ve şöylesi, böylesi yoktur, olamaz. Geçelim! Devlet
dediğimiz şey, üzerinde yaşadığımız ruy-i zeminde herkesin ortak iradesinin
tecellisi ve herkesin tek tek ruhlarının tek bir büyük ruh halinde tezahürü
olduğuna göre, herkese ait olan bir organizasyon demektir, öyleyse herkesi
temsil eden ve herkesin temsil edildiği yegâne yerdir. Yani devlet herkesindir,
birilerinin değil. Fikri planda doğru mudur bu? Kesinlikle doğrudur. Şayet
fikri planda yanlış ise, fikri planda doğruluğunun yine fikri planda
yanlışlanması iktiza eder. Tabi yanlışlamaya kafa ve yürek kifayet ederse. Bilakis
kuru kuruya yanlış demekle, doğru olan bir şey yanlış olarak görülemez.
Doğruysa da, şöyle böyle diyerek eğriltilemez ve eğriltilerek yanlış
hareketlere altyapı teşkil etmesine yol verilemez. Fikrin gücüyle meydana
çıkıldığı yerde yumruk gücüne lüzum olur mu? Ruha değmeyen gücün tesiri olur
mu? Fikir cesurların, yumruk acizlerin, zavallıların ilticagâhıdır. Fikren
kifayetsiz olunan yerde, yumruk gücü fikre kifayet kesbettirmez. Zaten bizim de
fikirden başka iltica edeceğimiz hiçbir kalemiz yoktur. Üzerine yemin edilen
kalemden başka tutunacağımız dalımız da yoktur. Geçelim! Öyleyse devletin
temsil ettiği ve sahip olduğu her şey devletin her bir vatandaşına ait demektir
ve devletin her bir vatandaşına ait olan bir şey üzerinde herkesin hakkı
vardır. Zira devlete ait olan ne varsa, vatandaşa ait olanların toplamıdır. Binaenaleyh,
devlet dediğimiz şeyin yani ortak vicdanın madde planındaki tecellisi olan
organizasyonun kasası; öksüz yetim, garip guraba, varsıl yoksul, amir memur,
güçlü zayıf, yöneten yönetilen, hiçbir
ayrım olmaksızın herkesin kasasıdır ve devletin kontrolünde bulunan ama
herkesin ortak kasası olan o kasadan bir kuruş dahi olsa, hak etmediğini
bildiği ve hissettiği ve hak edecek hiçbir şey yapmadığı halde, bile bile, göre
göre, farkında ve bilincinde ola ola o bir kuruşu yiyen, başkalarına yediren,
yenilmesine göz yuman her kim olursa olsun, şeksiz ve şüphesiz ve dahi
önkoşulsuz, vatan hainidir, alçakların en alçağıdır. Binaenaleyh, devlet
hazinesinden, dolaylı ya da dolaysız olarak bir kuruş çalan, çaldıran, çalınmasına
göz yuman en gerçek vatan haini olduğu için tereddütsüz idam edilmelidir.
Herkese ait olan o kasadan bir kuruş dahi olsa bu mideye haram olarak
girmemiştir, giren her bir kuruşta helal olarak girmiştir, zira giren her
kuruşun karşılığı bihakkın ödenmiştir. Madem tek bir kuruş bile bu mideye
giremez, girmemiştir, girmeyecektir, öyleyse hiçbir mideye giremez, şayet
giriyorsa da, o kasa da benim de hakkım olduğu için, giren mideye o bir kuruş
haram olsun demekte hakkımdır ve o midenin sahibini vatan haini olarak tavsif
etmem de mutlak surette isabetlidir. Bu karar; aynı zamanda aklın ve hakikatin
de kararıdır, değişmez, değiştirilemez, belki hükmü icra olunamaz ama hakikat
olması yok edilemez.
VATAN HAİNİ...
Özgür DENİZ - 24.01.2021
Tarih: 24.01.2021
Okunma: 378
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.