İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...47...

Özgür DENİZ - 27.01.2021

Biz, yanlışlarımızı, hatalarımızı hep iş işten geçtikten ve çok şeyimizi kaybettikten sonra mı görmek zorundayız? Öyle olmuyor mu Tanrı aşkına? Sonra da şurada hata yaptık, burada hata yaptık, şunu, bunu yapmamalıydık diyoruz, iş işten geçtikten, köprünün altından çok sular aktıktan sonra. Yazık değil mi? Fani bir dünyadayız, fani bir ömür yaşıyoruz, her şey gelip geçiyor, niye yaşamak için geldiğimiz dünyadan yaşayamadan ayrılıp gidiyoruz? Niye birilerinin kulu ve kölesi oluyoruz? Niye ezilenler oluyoruz, bile bile, göre göre? İslamcısı da, Milliyetçisi de, Kemalist’i de, Sosyalisti de eziliyor, işsiz kalan da, aç kalan da, acı çeken de hepimiziz, niye bunu görmüyoruz? Niye özgürlükçü, insancıl, bağımsız, korkusuz bir ülke kurmak için birbirimizi anlama çabası içine girmiyoruz? Niye güzel, aydınlık, mutlu, huzurlu, paylaşımcı bir ülke yaratmak için çaba sarf etmiyoruz? Hata üstüne hata yapıyoruz, sonra da şunu söyle yapabilirdik ama yapmadık, niçin yapmadık diyoruz. Ki, bunu da yapılanları yapanlar söylüyorlar ne gariptir ki. Bu iğrenç bir sahtekârlık, tiksindirici bir riyakârlık, ağır bir şerefsizlik değil de nedir? Haddizatında böyle yapanların o iğrenç suratlarına ağız dolusu tükürmek icap eder ama onu da yağmur yağdı sanırlar ne hazindir ki. O gün menfaatimize öyle geliyor, işimiz öyle görülüyor ve öyle yapıyoruz ama artık tası tarağı toplayıp, gücümüz tükenip, dünyadan bir umurumuz kalmayıp, hayatın kıyısına geçip oturduğumuzda yanlışları, hataları söylüyoruz. Niye böyle yapıyoruz? Çünkü o gün elde edilecek dünya rantı var mebzul miktarda. Biz gerçekten hainiz! Yemin ediyorum ihanetin en ağırını yapıyoruz. Sonra da tutuyoruz kendi kendimize ihanet tanımlamaları yapmaya yelteniyoruz. Bundan daha ala ihanet olur mu lütfen? Çünkü yekpare insanlığın kanına giriyoruz, hakkını yiyoruz, yarınlarını ve umutlarını öldürüyoruz. Doğmamış çocuğun bile hakkını olan ve herkese ait olan servetleri başkalarına peşkeş çekiyoruz? Ama ne acıdır ki, bunları yapanları da sorgulaması gereken bizler sorgulamıyoruz, çünkü yapanlar bizden diye düşünüyoruz. Bizim böyle yapmamız yüzünden nice insanlar ömürleri boyunca acılardan acı beğenmek zorunda kalıyorlar. Evlatlarımız istemedikleri hayatı yaşamak zorunda kalıyorlar. Yanlışları yapıyoruz, yapıyoruz, yapıyoruz ama artık isteklerimiz bitince hayattan yana, biz şunu yanlış yapmıştık diyoruz. Bunu yapan soysuz değil midir? Haddizatında yanlış olanın yanlışlığını yapıldığı günde biliyoruz ama şerefsizce, onursuzca, vicdansızca, ahlaksızca davranıp o yanlışı yapıldığı gün söylemiyoruz. Ve biz böylelerine insan diye bakıyor, onlara saygı duyuyoruz ve onları mecnun gibi dinliyoruz. Onların bizleri yönlendirmek ve uyutmak için proje mahiyetinde ürettikleri dizileri izliyoruz ve uyuşuyoruz. Dizilerle bizleri afyonluyorlar, mankurtlaştırıyorlar, dostu düşman, düşmanı dost gösteriyorlar. Sonra da neyimiz var neyimiz yok hepsini alıp götürüyorlar sessizce. Nolur, lütfen, Tanrı aşkına bu ülkede ki hiçbir diziye inanmayın hatta behemehâl becerin ve izlemeyin. Zira hepsi yalan, hepsi palavra, hepsi fasarya. Hepsi manipülasyon dizisi, aldatma ve kandırma dizisi. Siz gidin, size ait olan, sizin hakkınız olan, herkesin ortak hazinesinden çalınan, kendi cebinizden çalınıp, başka diyarlara peşkeş çekilen milyar dolarların hesabını sorun, nereye, kime, niçin, nasıl gittiğini sorgulayın ve hesap sorun. Dizilerle afyonlanıp uyuşturulmayın uyumayın, kendi kendinizi tatmin etmeyin o palavralarla dolu dizilerle. Yazıklar olsun!

Tarih: 27.01.2021 Okunma: 336

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?