Biz, bir insanla konuşurken, acaba
bizden mi, bizden değil mi ya da bize karşı mı yoksa bizden yana mı bir şey
söyleyecek diye dinliyoruz. Acaba bu insan, yekpare insanlığın, bu toprakların,
bu devletin, bu milletin yararına bir şey mi söyleyecek diye dinlemiyoruz. Yani
fikir teatisi yapmak için dinlemiyoruz, ya kendimizi kabul ettirmek ya da onun
kim olduğunu bilmek ve bizden değilse onun defterini dürmek anlamında
dinliyoruz. Önyargılarımızın gücü, insanlığımızın gücünün önüne geçiyor ve bizi
mahvediyor. Eğer önce ki gibi dinliyorsak hemen o insan üzerine planlar yapmaya
yelteniyoruz söylediğimiz gibi, hoşumuza gitmediyse o insanın tavırları,
hareketleri, sözleri. Yahut bizatihi egemen olan dinliyorsa bizi, zaten elinden
gelen her şeyi yapıyor, şayet egemenin hadimi olan birisi dinliyorsa hemen
jurnale yelteniyor. Böylesi bir şey utanılası bir şey değil midir lütfen? Ne
yani büyük ve ortak değerler adına değerler üretmek midir bizi mutlu ve mesut
edecek şey, yoksa münhasıran bizim çıkarımıza bir şeyler söylemek midir? Biz
kazanıp yekpare insanlar ve ortak değerler kaybederse hoşumuza mı gidecek bu?
Böyle yaparak mı üretici olacağız ve insanlığa hizmet edeceğiz? Bunu yapmayız
ama sonrada sahtekârca nutuklar irad ederiz, sanki yekpare insanları ve ortak
değerleri düşünüyormuşuz ve onlar üzerine titriyormuşuz gibi. Böylesi bir şeyde
bizi talihte değil de talihsizlikte ortak yapıyor ne yazık ki. Çünkü böyle yapa
yapa nice değerlerimizi öldürdük, üretkenliğimizi yok ettik ve üretenlerimizi
yalnızlığa mahkûm ettik ve hep birlikte kaybettik. Sonra da nedamet getirdik
sanki samimiymişiz gibi. Çok riyakâr insanlarız çok. Ama ahkâm kesmekte de
üzerimize yoktur, insanlıkta ve ahlakta. Hakikaten tüm bunlar karşısında
vicdanlarımız acı çekmiyor mu acaba, çok merak ediyorum. Çünkü vicdanları
azaba, ıstıraba, acıya gark eyleyecek bir şeydir böylesi bir yaşam. Yazık günah
değil mi? İnsanımıza bir gram bile değer vermiyoruz. Yücelmenin yükselmenin
yollarını arayacağımıza, bizi böylesi bir yöne sevk edecek insanlarımızı arayıp
bulacağımıza ve onların yollarını açacağımıza, ucuz ve basit çıkarlarımızın
peşinde koşuyoruz, it gibi dünya leşine üşüşüyoruz. İnsanlarımızın cehaletinden
besleniyoruz. Biz insan falan değiliz bebeğim, valla da, billa da, talla da
insan falan değiliz, sadece insanmışız gibi görünüyoruz. Değiliz bebeğim
değiliz, insan olaydık elbette bilirdik, bilinirdik. Çünkü insan olmak ve
insanca yaşamak başka şeydir. İnsan olan, insanını düşünür, hak yemez, hukuk
tanır, ortak vicdanı harekete geçirir. Ya bir kere, insan evladı olan, göre
göre, bile isteye garibin, gurabanın, yetimin, öksüzün hakkını iç etmez,
kahpelere peşkeş çekmez. Millet aç sefil perişan yaşarken, lüzumsuz işlere su
gibi akıtmaz milletin istihkakını.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...48...
Özgür DENİZ - 28.01.2021
Tarih: 28.01.2021
Okunma: 394
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.