Bilgiye ulaşan tüm yolları tıkamışız
ya da gerçek bilgiyi ekarte edip sahte bilgileri sahaya sürmüşüz, dini tahrif
ve tahrip edip kendi dinimizi üretmişiz (((ki zaten insanları da ürettiğimiz
dinle kandırıyoruz ve uyutup uyuşturuyoruz ya ve bu hale getirdiğimiz insanları
da sürüleştirip mal gibi kullanıyoruz ya))) insanlığı da girdapların içerisine
atmışız, keyfimize bakıyoruz. Sonra da insanlıktan dem vuruyoruz. Birileri de
çıkıp ey insançocukları, bakınız şöyle bildiğiniz öyle değil böyledir dediğinde
de onu süründürüyoruz, onun yaşamla ve hak ettikleriyle tüm merbutiyetini
kesiyoruz, ihanetle itham ediyoruz, cevap vermeye bile tenezzül etmiyoruz,
çünkü verecek bir cevap bulamıyoruz. Tüm benliğimle ve olanca ciddiyetimle ifade
ediyorum ki; ahlaksızız, hem de tiksindirici, iğrendirici, kusturucu ve nefret
ettirici bir ahlaksızlık bu. Ya belki konuyla kısa bir bağsızlık olacak ama
yine söyleyeyim; biz gücümüze dayanarak insanları korkutan ve korkuttuğu içinde
memnuniyet duyan ve bir de bunun üstüne insan görünen iğrenç, aşağılık,
karaktersiz, kişiliksiz yaratıklarız. Yazıklar olsun! Bizler böyle mi varolmaya
çalışıyoruz, nereye kadar? İnsanların bilgiyle iltisakını kesip, onları
cehalete mahkûm etmekle elimize ne geçeceğini düşünüyoruz? Ancak birkaç zaman
daha onlar üzerinde egemenlik kurup, rantımızı temin edebiliriz o kadar.
İnsanca ve iyi bir şey midir bu? Bizim insanlıktan ve iyilikten anladığımız bu
mudur lütfen? Sonra da bir zaman gelip insanlığa işimiz düşüp ama işimiz
görülmeyince onları cehaletle tavsif etmek kolay geliyor de mi? O zaman,
zamanın da, insançocuklarını niye aydınlatmadın diye sormazlar mı sana
pezevenk? İşine gelince öyle, gelmeyince böyle mi oluyor? Maalesef insanların
cehaletinden kazanan, cehaletiyle palazlanan namussuzlarız tüm insanlık olarak.
İnsançocuklarının hiç mi suçu yok? Elbette en başta onlardır suçlu olanlar?
Çünkü ellerinde imkânları varken bilgiye yönelmiyorlar, gerçek bilgiye ulaşmak
yolunu aramıyorlar, önlerine ne konulursa yiyorlar, kafalarına ne gönderilirse
inanıyorlar, sorup sorgulamıyorlar. Böyle olunca da gerçek ama uyanık
cahillerin tezgâhına düşüyorlar ve insanlık pazarlarında haraç mezat satılıyorlar.
Bir an evvel bilgiyle buluşmalıyız, kucaklaşmalıyız, yoldaş olmalıyız ve
gerçeğe ulaşmalıyız, ondan sonra da karşımıza çıkan tüm namussuzların
suratlarına tükürmeliyiz ve onları huzurumuzdan kovalıyız. Aksi takdirce her
devirde bir böcek gibi onların ayakları altında ezileceğiz ve onların
sofralarında meze olmaya devam edeceğiz. Kendimiz bileceğiz! Şeytan sizi Allah
ile aldatmasın!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...55...
Özgür DENİZ - 07.02.2021
Tarih: 07.02.2021
Okunma: 341
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.