İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...56...

Özgür DENİZ - 08.02.2021

Bizler, insançocukları olarak, hem olguların gerçek mahiyetlerini bilmiyoruz hem de olguları hiçbir zaman gerçek kaynaklarından öğrenmiyoruz, bize nasıl aktarılırsa öyle biliyoruz ve bildiğimiz tanıma göre hareket ediyoruz. Bize de, olguların, hiçbir zaman doğru şekilde aktarılmayacağı, aktarılmadığı safi bir hakikattir. Çünkü doğru şekilde aktarıldığı takdirde yeryüzündeki tüm egemenlerin egemenlikleri tehlikeye düşer, tenekeden saltanatları beşik gibi sallanmaya başlar, şatoları başlarına geçirilir, tüm zulüm düzenekleri yerle yeksan olur. Bir de bizim nasıl olsa zahmete girip böylesi bir şeyin peşine düşmeyeceğimizi çok iyi biliyorlar. Binaenaleyh, toplum dairesinde tahakkuk eden hiçbir olayı, acaba olguya göre mi tahakkuk ediyor yoksa olgunun zıttın yönde mi tahakkuk ediyor diye sorgulayamıyoruz. İşte olayın bam teli de burasıdır. Çünkü sömürünün altyapısını böyle bir paradoks oluşturuyor. Tarihsel yaşanmışlıklara ve algılamalara göre biliyoruz her şeyi ve öylece yaşamımıza aktarıyoruz, böylesi bir durum da bizi gerçek cahillerin elinde oyuncak kılıyor. Birinci sınıf beyinlerin dördüncü tür yaratıkların elinde oyuncak olmalarının yolunu açıyor. Ki, öyle de maalesef, bugünkü dünya düzeninde dördüncü tür yaratıklar, cahil, sekter ve aptallar, birinci sınıf beyinleri, zekileri, aydınlık kafaları yönetmektedirler, zorla da, şerle de osla. Devlet nedir bilmiyoruz, mülk nedir bilmiyoruz, adalet nedir bilmiyoruz, ahlak nedir bilmiyoruz, zalim kimdir ve zulüm nedir bilmiyoruz, sadece bize öğretildiği haliyle ve kadarıyla biliyoruz. Böylesi bir durum da, bize bildirenlerin ve öğretenlerin işlerini kolaylaştırıyor, çarklarının sorunsuz dönmesini sağlıyor. Din üreticileri, mezhep efendileri, şarlatan demagoglar, politik şeytanlar, cemaat şeyhleri bizlere nasıl öğretmişse öyle biliyoruz her türlü olguyu. Çünkü bize gerçek bağlamıyla öğretilmiyor, atalardan nasıl tevarüs etmişse öyle öğretiliyor. Eee bizde atacı, ecdadcı, cedci olunca eyvallah diyoruz. Aksi bir durumu sanki atalarımıza, ceddimize muhalefet ediyormuşuz gibi algılıyoruz ve böylece susup oturup itaat ediyoruz ama olan bize oluyor. Oysa gerçeği öğrenmek, tarihe ihanet etmek değildir, bilakis duygusallığa kapılıpta sömürüye geçit vermemektir. Hadi buyurun lütfen olguların gerçek mahiyetlerini öğrenelim bi, bir de güya olgulara göre olaylaştığı söylenen olayları çözümleyelim, bakalım nasıl bir şey çıkacak ortaya, aralarında tutarlılık, insicam var mı yok mu görelim? Ki, asla olmadığını müşahede edeceksiniz!

Tarih: 08.02.2021 Okunma: 338

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?