AYDINLIĞIN IŞIĞINDA OLMAK
Öğretmen olunca ilk görev yerim kura ile çektiğim
Antalya olmuştu. Daha önceki yazımda, nasıl bir yere tayin olmak istediğimi ve
bu atamanın, tamamen içsel olarak çok istediğim hatta bunu kendim kurada çekme
maceramı anlatmıştım. Antalya benim ve ailem için en uygun yerdi. Çünkü hem
iklim olarak sıcak, hem de memleketime 4
saat uzaktaydı.
Bundan dolayı ailem de çok mutluydu. Oradan depo
tayini olarak Serik imam Hatip Lisesi ne atamam yapıldı. Babam annem ve
kardeşlerimle beraber Serik ‘te 2 katlı bir evin üst katını tuttuk.
Evimizde nerde fazlalık ve gereksiz eşya var annem
hepsini koyunca, bir kamyon eşyayla Serik’e geldik. Ev sahibemiz iyi bir aileydi. Serik hakkında
babam, daha önceden küçük bir ön araştırma yapmıştı.
Tuttuğumuz ev ve mahalle hakkında güvenilir sonuçlar
almış olacak ki, ev sahibemizle annem ve babam çok iyi anlaştılar.Sanki
yıllardır tanış birinin samimiyeti ve muhabbeti beni ve kardeşlerimi çok
şaşırtmıştı.
Daha sonra onlar da bu samimi dostluğa katılmakta
bir sakınca görmediler.Ev sahibimiz bana kendi kızları gibi bakacaklarını,
hiçbir zaman gözlerinin arkada kalmamasını her lafın ardından söylüyorlardı.
Eşyaları eve taşımak, yerleştirmek, akşamı bulmuştu.
Hepimiz çok yorulmuştuk. Ev sahibimiz bize o gün akşam yemeği de göndererek
aramızdaki dostluk ve samimiyeti perçinledi.
Hepimiz o akşam çok rahat mutluluk ve güven içindeydik.
Saat gecenin 12 si ‘ni geçmişti. O kadar yorgunduk ki; bir an önce
yataklarımıza uzanmaya hazırlanırken, birden hepimiz korkuyla irkildik.
Aşağıda gürültüyle beraber silahlar patlıyordu. Ne
olduğunu anlayamamıştık. Babam yatın, yatın, yere yatın diye uyarıyordu. Annem
ablam ve ben korkudan titriyorduk. Hepimizin aklından birçok senaryo geçiyordu.
Babam aşağıda ne olup bittiğini anlamaya çalışsa da onun da içinde büyük bir
kaygı ve şaşkınlık vardı…
Hâlbuki ne kadar iyi ve güvenli bir ev tutmuştuk. Ne
kadar iyi samimi ve iyi bir aile diye düşünmüştük ama neden silahlar patladı!
Biz kimseye bir şey yapmamıştık!
O dönem Serik siyasi yönden çok karışıktı. Babam
bunu düşünerek, belki de beni bu şehirde bırakmamayı düşünüyordu. Babam aşağıya
inip öğrenmek, yerine sabahı beklemeyi doğru buldu. Gündüz geçirdiğimiz o güzel
huzur ve mutluluk artık hiç birimizde yoktu.Benim ise bütün hayallerim nerdeyse
suya düşecekti. O gece hiç birimiz uyuyamadık. Sabah ezanı okunurken, aşağıdan
konuşmalar geliyordu.
Ev sahibimizin sadece ‘’ ne oldu kurtardınız mı?’’ akşam cümlelerini duyabiliyorduk.
Babam aşağıya inince sesler, hem daha fazla yükseldi
hem de kahkaha sesleri geliyordu. Biz meraktan çılgına dönmüştük.Meğerse o gece
ay tutulması varmış ve mahalledekiler ayın kurtarılması için ateş ediyorlarmış.
Çiçeği
burnunda bir genç öğretmenin, turizm kenti Antalya’ da bile hala bu tür
inanışların olması beni çok üzmüştü. İşimin zor olduğunu, akıl ve bilimin saf
dışı olduğu bu skolastik düşüncenin bilime ve inandığım değerlerle
aşılabileceğini anladım.
Serik ‘te ilk karşılanışım böyle olmuştu. O evde
annem ve babam hep yanımda kaldılar. Çok güzel ilişkilerimiz oldu. 1 Martta
göreve başlamıştım. Nerdeyse 1 yıl o evde kaldım. Sonra şehrin merkezinde ev tuttum.
Okuluma çok yakın ve daha güvenliydi.
Bundan sonra ki yazımda Serik İmam Hatip Lisesinde
ki anılarımı anlatacağım. Öğretmenliğimin en anlamlı ve tecrübeler edindiğim
okuldur İmam hatip Lisesi. Yeni yazımda buluşmak ümidiyle…
12.04.2020
Lütfiye
Kader
Uzm. Fen Bilimleri Öğretmeni