Biz insançocukları maalesef kendi
ülkelerini güzelleştirme iradesi göstermeyip, güzelleştiremeyip, ömrümüz
boyunca telin ettiğimiz, muhtelif tanımlamalarla tavsif ettiğimiz insanların
topraklarında yaşama hayali kuran insanlarız. Nasıl bir paradokstur bu böyle
lütfen? Çünkü biz bilgiden, gerçeklerden, kavgadan korkuyoruz ve kaçıyoruz.
Gerçi başka yerden bakınca da başka çaremiz kalmıyor gibi ama yine de
direnmeliyiz. Başkalarını kötülerken, kendi kendimize yaptığımız kötülüğü
sarf-ı nazar eyliyoruz. Oysa evin çocuklarını kendi evinden kovan, kaçıran
haddizatında kendimiziz. Kendi evimiz güzel olsun diye elimizden geleni
yapacağımız yerde hiçbir şey yapmamayı tercih ediyoruz yahut evi yaşanmaz
kılıyoruz ama hiçte hazzetmediğimiz insanların evlerinde yaşamaya yahut evin
evlatlarının orada yaşamalarına razı geliyoruz. Gerçekten biz nasıl tür
insanlarız? Gerçekten hangi türe girdiğimizi şu an çözebilmiş değilim. Yaaa biz
bize geldi diye övündüğümüz dinden bihaberiz. Dinden beslenen kaç kişi
beslendiği, tecime vasıtası haline getirdiği dini biliyor? İnsan evladı
olmayayım, yüzde doksan sekizi bilmiyordur. Sonra da kurtuluş ararız, adalet
ararız, ahlakımızı yitirdik diye feveran ederiz. Hakikaten dinini bilmeyenin
aradığını söylediği şeyi gerçekten arıyor olduğuna inanabilir miyiz? Dinini
bilmeyenin Allah’ını, Peygamberini bildiğine ve sevdiğine nasıl inanabiliriz? Yaaa
insanların gözlerin içine baka baka onları aldatan, onları mal yerine koyan
biri yahut hakikaten mal yerine konulmayı ve mal olmayı kabul eden biri nasıl
olurda bir din sahibi olduğunu söyleyebilir? Çok mürai ve sahtekâr insanlarız
biz gerçekten. Ya onu bırak savunduğu ve hayata egemen kılmaya çalıştığı
ideolojisini bilmeyen ve onu insanlara anlatacağına münhasıran yalan yanlışta
olsa kendi içinde yaşayan insanlarız. Biz kurtuluşa layık değiliz bebeğim! Hadi
buyuralım, yekpare insanlığı ihata eden olguları, gerek din bağlamında, gerekse
ideolojilerimiz bağlamında ele alalım ve olayları yeniden sorgulayıp
çözümleyelim, var mısınız? Ne mümkün, çünkü o kallavi nutuklar irad edenlerin
hepsi birden güme giderler, rezil rüsva olurlar. Yüce Allah, Büyük Peygamber,
Aziz Kur’an, Soylu İnsanlık şahit olsun ki; eğer hürriyet olsa ve dillerde
kilit olmasa, zincirlerle korkutulmasak, zindanlara tıkılıp yok edileceğimizi
bilmesek, kendilerini adamdan sayıp yüksek görenleri bir kalemde rezil rüsva
etmezsem, tüm insanlığı onların iğrenç yüzlerine tükürtmezsem insan evladı
değilim. Haaa elbette saf ve mutlak gerçekler ışığında yapacam bunu, iftira
atmayacam, hakaret etmeyecem, küfür olmayacak. Ama gelebilirler mi böylesi bir
hodri meydana? Onlar insan mı be, hayvan bile olamazlar. Çünkü onlar
aydınlıktan, ışıktan korkan yarasalardır. Zira karanlık yüzleri faş oluverir
bir anda. Çünkü hepsi de yalan yaşamaktadırlar, insanları aldatmaktadırlar,
olgulara göre değil indi mülahazalarına göre hayatları tanzim etmeye
yeltenmektedirler. Öyleyse bizim görevimiz, olguların gerçek anlamalarını
öğrenip, bu namussuzların, haysiyet cellatlarının, karanlık tiplerin, sefil
sekterlerin gizli yüzlerini ifşa etmektir. Her gördüğüne ve her söylenene asla
ve kata inanma insançocuğu, ne olursa olsun inanma. Her şey senin gözünü
boyamak, beynini uyuşturmak ve adımlarını yönlendirmek içindir.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...59...
Özgür DENİZ - 11.02.2021
Tarih: 11.02.2021
Okunma: 306
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.