Biz insançocukları olarak, gerçeklerin
üzerini yalanla örtüp gerçekleri karanlığa mahkûm edenlerden ve insanların
aydınlanmalarından, bilgiye erişmelerinden, olguların gerçek mahiyetlerini
öğrenmelerinden, olayları analiz edip sorgulamalarından korkanların yarattığı
bataklığı kurutmadıkça insanca yaşayamayız ve var olamayız. Hayata eleştirel
bir bakış açısıyla bakmadıkça, önümüze gelene biat etme alışkanlığını terk
etmedikçe, zihinlerimizin tüm pencerelerini açmadıkça, eleştirdiğimiz
yanlışları kendimiz yaptıkça hiçbir zaman güzel ve yaşanılır bir dünya var
edemeyiz. Üzerimize yönelen psikolojik, sosyolojik, zihinsel baskıların önünde
sağlam bir duruşla durmadıkça ve tüm baskıları inançla, cesaretle, dirençle
yarmadıkça onurlu bir yaşama kavuşamayız. İnadına hakikatten taraf olmalıyız,
kendimizden diye birilerinin yanlışlarını kabullenmek ve başkalarına karşıda o
yanlışları göğüslemek gibi bir ödevimiz yok bizim. Bizden diye bizden bildiklerimizin
pisliklerini halının altına süpürdükçe ve sanki her şey güllük gülistanlıkmış
gibi sundukça ve buna kendimizi de inandırdıkça sefil, rezil, izzetsiz yaşamaya
mahkûmuz. Ve artık inandığımız hakikatlere de kimseyi inandıramayız. İnanın ki
ey insançocukları, hakikatten inhiraf edenlerdir zillete duçar olacaklar,
bizler değil. Biz münhasıran kendi kafamıza göre birilerini kâfir ilan edip
onları uyarmakla mükellef değiliz, bizler kendisini hakikatmiş gibi gösterip
gerçek kâfirlik yapanları da uyarmalıyız, hem de bunlar her kim olurlarsa
olsunlar farketmez. Ki, bilmeliyiz ki, zira Müslüman olduğumuz iddiasındayız,
münafıklık kâfirlikten daha beter ve tehlikeli bir beladır, pisliktir. Bizler
hakikatten taraf oldukça ve hakikatle hayatımızı hakiki bir hayat kıldıkça
kurtuluşu hak etmiş olacağız ve kazanacağız da emin olun. Hakikate ihanet
edenlerin, insanlara zulmedenlerin dini imanı yoktur unutmayın. Ama biz dini
var diye zalimlere eyvallah etmeyi dini bir vecibe gibi telakki ediyoruz bazen
ama öyle olunca bizde zalimlerden oluyoruz farkında değiliz. Ve yine unutmayın
ki, ateş geldiği vakit münhasıran muayyen bir zümreye dokunmayacaktır. Sessiz kalanlara,
zımnen müzahir olanlara, birileri vuruyor diye kendileri de mazlumlara vuranlara
da dokunacaktır hem de en acısı bunlara dokunacaktır. Çünkü zulme sessiz kalmak
ve rıza göstermekte zulümdür. Bizim ödevimiz; zalimin ortağı olmak değil,
mazlumların yoldaşı olmaktır. Tevhidin de özü, esası budur, başka bir şey
değildir. Her zamanda, zeminde, dönemde hakikatten taraf olup, tüm insanlığa
hakikati haykırmaktır ve hakikate davet etmektir tüm insanlığı. Çünkü kurtuluş
yolunda, hakikat bizim fenerimizdir!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...60...
Özgür DENİZ - 12.02.2021
Tarih: 12.02.2021
Okunma: 417
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.