Merhaba ey insançocukları, ey
güzelinsanlar! Merhaba hayat! Merhaba masivaya dair ne varsa! Bir müziğin akışı
gibi akıp gitmeli hayat ve bir şiir gibi yaşanmalı değil mi? Birgün, eğer
yaşıyor olursak, hayatın kıyısına çekilip, şöyle içinden kıyısına çekildiğimiz
hayata bakınca ne düşünüyor olacağız? Nasıl anılıyor olacağız? Gülümseyen bir
yüz bırakabilecek miyiz, herkesin derin bir huzur hissettiği ve hüzünlendiği? Ne
bırakacağız geride? Bıraktıklarımıza bakabilecek miyiz mütebessim bir halle
yoksa başımızı eğmek, yüzümüzü çevirmek zorun da mı kalacağız gayr-i ihtiyari
bir halde? Artık kimsenin bilmediklerini, çıkarlarımız zedelenmesin diye
herkesten gizlediklerimizi, kendimiz biliyor olacağız ve içimizin acımadığı
günler geride kalacak, yaşanan her şey istemesekte acıtacak içimizi. Hiçbir
fayda etmeyecek nedamet gözyaşları dökeceğiz. Çünkü bu evrende ne varsa hiçbir
şey aynı kalmayacak. Gidenler olacak, gelenler olacak, miadını doldurmuş
olanlar olacak. Her daim yeni bir hayat olacak eskiyen hayatlara nazaran. Ve
gelenlere hoş geldin denildiği gibi, gidenler de mutlaka anılacak. Ne şan, ne
şöhret, ne makam, ne mülk hiçbir anlam ifade etmeyecek o gün, yaltaklanmanın,
dalkavukluğun, soytarılığın getiri olmayacak çünkü itibar edilmeyecek, çünkü
artık güçsüzünüz. Bir pislik olarak mı anılacağız yoksa hey gidi günler, bir
zamanlar şöyle bir insan vardı, iyilik dolu bir yüreği, mütebessim çehresi
vardı, neşe katardı hayata diye mi anılacağız yüzler mütebessim, gönüller şen
olarak? Lanet mi okunacak ardımızdan, dua mı edilecek? Elbette biz
belirleyeceğiz olup olacak ne varsa. Hep böyle mi gidecek sanıyoruz hayat? Hayır,
böyle gitmeyecek, elbet birgün biz de takatten kesileceğiz, yorgun düşeceğiz,
yürüdüğümüz kilometrelerce yolun anca yüzlerce metresini yürüyebileceğiz, daha
çok yorgun düşeceğiz, ağız dolusu kahkahalar atamayacağız mesela, sözümüz
dinlenilmeyecek belki de, hiçbir şeyden eski zamanlarda ki gibi haz, tat, neşe
alamayacağız. Gerçekten bir an olsun şöyle yalnız kalıp düşünüyor muyuz
yaşadıklarımızı, yaşattıklarımızı, yaşatılanları? Unutulur mu sanıyorsunuz her
şey? Hiçbir şey unutulmaz, unutulmayacak emin olun. Burada unutulsa,
hatırlanacak, hatırlatılacak bir yer mutlaka olacak. Acı yaşattığınız
insanlarla karşılaşacaksınız birgün, ne düşüneceksiniz o gün, o insanın yüzüne
nasıl bakacaksınız, ihanet ettiğiniz dostunuzla yüzleşince ne diyeceksiniz? Başkaları
yüzünden oldu hepsi mi diyeceksiniz? Senin aklın yok muydu denmeyecek mi
sanıyorsunuz? Zanda bulunarak suçladığınız insanlara hangi bahaneyle gidip af
dileceksiniz kendilerinden ya da buralardan ötelerde hakkınızı nasıl helal
ettireceksiniz? Canlıyken yüzüne, ölüyken mezarına tükürülen, tükürülecek
insanlardan olmayın, lütfen biraz düşünün ve daima insanlık yapın, iyilik edin,
kibirden uzak durun, mütebessim ve mütevazı olun, zalimlerden ve
soytarılarından ötelere kaçın, şeytanın Allah ile aldatıp sonunda yalnız
bırakacağını bilin ve ondan uzaklaşın. Çünkü bir nehir gibi akıp gidiyor hayat
sonsuzluğa doğru ve biz akıp giden o hayatın bir yerinde bir engele takılıp
düşeceğiz ansızın!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...64...
Özgür DENİZ - 16.02.2021
Tarih: 16.02.2021
Okunma: 406
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.