Kıvılcımını atar da güneş hayatın kalbine
ışıktan öpücükleriyle dolana dolana
baldan damlalar bırakır toprağın genzine
Bu sevincin ve bu gülüşün izlerini taşıyan
nice değişimlerin erdemli yüzüne bakıp
Çiçeğe durmuş gizemli hisler evreninden
gülümserim el değmemiş öğeler içindeki
suyun aynasından yansıyan izdüşümlere,
özdeş görüntülerin köpürmüş heyecanına
ve neşeli öz güçleriyle devinime katılan
içten içe geçen eğlenceli duyular şölenine
Buluşmak için birbirine uçuşan zerrelerin
sevgiye susamış tatlı dokunuşlarını izlerim.
Bedeni ve ruhu dinlendiren acıklı ney sesini,
kısa süren turnaların türküsünü dinlerim.
Acıkmış ruhumu bandırıp insan bulamacına
göğün ağırlığına boyun eğen çağların acısına
ve yerin incinmiş canına ulaşmaya çalışırım
ölümsüz özler taşıyan benzeşikler içinden.
Doğru düşünceli bir yol önünde dururken
umarsızca karanlığın ıslak eteğine tutunup
başka başka yollara sapan insanı da görürüm,
geçmiş zamanların tüm kıyım ve yıkımlarını
boz bulanık yazgılara bağlayan insanı.
Hangi uzun yol dayanır ki geniş atılan adımlara.
Kendi duyularımızın rehberliğine güvenerek
şafağın gül rengi ışığına doğru yürümek varken
ve şimdiyi en güzel bir şekilde yaşamak varken
neden renk renk çiçekler açmasın ki
ömrümüzün evreninde yıldızlar.