İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...69...

Özgür DENİZ - 21.02.2021

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bizler, insançocukları olarak, savunduğumuz fikirleri de bilmiyoruz, öğrenmek çabasına da girmiyoruz. Fikrimiz şudur dediğimiz fikrimizi de bilmiyoruz, savunmuyoruz, yaşamıyoruz. Haddizatında külliyen münafık bir toplumuz. Genelleme yapmıyorum, bahusus literati kesimine tevcih ediyorum. İşin garibi farklı fikirleri ve farklı düşünenleri de sevmiyoruz. Herkes aynı olsun isteriz. Çünkü herkes aynı olduğu zaman, o aynı olanlar içinde bizde olduğumuz için ve asla farklı olmayı da beceremeyeceğimiz için mutlu oluruz. Herkes aynı olsun ki, herkes bizim gibi görünsün, bizden farklı görünüpte bizden ayrıymış gibi durmasın isteriz. Bu yüzden farklı olanları, bizden farklı düşünenleri ya kendimize benzetmek için yahut imha etmek için mücadele ederiz. Hiç düşünmeyiz ki, farklı düşünenler düşüncelerinde isabet dahi etmemiş olsalar yine de o düşünceyi sahiplenmek ve sahip oldukları düşüncelerini ifade etmek gibi bir hürriyetin sahibidirler. Bizim yapacağımız şey ise, tabi yapabilecek yüreğe ve beyne sahipsek şayet, onların fikirlerini özgürce ifadelerinin yolunu açmak ve sahip olduğumuz fikirlerimizle onların serdettikleri fikirleri cerh ederek onları ıskat etmektir, bilakis onları düşman görüp itlaf etmeye yeltenmek değildir. Zira bilinmesi iktiza eder ki, fikir sahibi insanlara galebe çalmak ikna ile kabildir icbar ile değil. Zorbalık, fikirler yanlış olsa dahi o fikirlerde inat etmeyi tevlit etmekten başka hiçbir netice vermez. Biz ise fikirleri cerh etmeyi bırakın, şahısları ilzam edecek donanıma bile sahip olmazken, ancak ve yalnız fikirlerin üretildiği kafalara husumet duymaktan başka hiçbir şey yapacak kudrette değiliz maalesef. Kafamız yerine yumruklarımızı konuşturmayı marifet telakki ediyoruz. Zannediyoruz ki; öldürmek yenmektir. Oysa bedenler ölür lakin fikirler ayakta kalır ama bunu bile idrakten aciziz. Asli meseleleri ve mevzuları bırakıp, ferdin bizatihi şahs-ı manevisine garez duyuyoruz, elimizden ancak bu geliyor. Hani Kafka diyor ya; baylar isterdim ki fikirlerimiz konuşsun ama görüyorum ki kafamız yokmuş. Mesele budur. Şöyle bir soru sorsam nasıl olur? Tam gece yarısı aklıma geldi velakin ancak şu an yazabilmek imkanına eriştim. Bazılarının sevdiklerini ve sevmediklerini özgürce söyleyebildiği, bazılarının ise böylesi bir şeyi dillendirmeyi dahi düşünemediği; bazılarının fikirlerini sonsuz özgürlükle haykırabildiği, bazılarının ise ne düşündüğünü kendine bile söyleyemediği bir ülkede yaşasaydınız ne hissederdiniz? Böylesi bir gece vakti aklıma geldi böylesi bir soru ve bir kuş gibi uçurayım gecenin ortasından insanlığın kalbine istedim. Hayır, böyle düşüncelerim olduğu için değil, belki nice beyinlerin böylesi bir soruyu taşıma ihtimalini düşündüğüm için soruyorum. Geçelim! Birisi bizim fikrimizle ilgili bir şey söylediği zaman ya anlayamıyoruz ya da onu taşlıyoruz, oysa söylenen haddizatında bizim fikrimizin özü ama fikrimizin cahili olunca böyle bir manzara tezahür ediyor. Ya da öyle bir şey yapıyoruz ki, yaptığımız şey fikrimizin tam zıttı ama fikrimizi bilmediğimiz için bunu fark edemiyoruz, birisi söyledi mi de afallıyoruz. Bir fikrimiz olduğunu sanıyoruz, o fikri hayata egemen kılmak için mücadele verdiğimizi düşünüyoruz, herkesi o fikrin karşısındaymış gibi algılıyoruz ve yanlışlıyoruz ama ne gariptir ki fikrimizden bihaberiz. Bitevi karşı fikri tenkit ediyoruz ama tenkit ettiğimiz şeyin aynısını kendimiz daha fazlasıyla yapıyoruz. Ne İslamcısı İslam’ı biliyor, ne Solcusu Sosyalizmi biliyor, ne Milliyetçisi Milliyetçiliği biliyor, ne Faşisti Faşizmi biliyor, ne Anarşisti Anarşizmi biliyor, ne Kemalist’i Kemalizm’i biliyor ve dahi ne de bu fikirleri dayandırdıkları insanları biliyorlar. Ama bilmediklerini de dünyada egemen kılmak istiyoruz. Ne hazin değil mi? Herkes öyle olmuş olmak için öyle oluyor ve öyleymiş gibi kendini gösteriyor. Çünkü fikirleri münhasıran dünya nimetlerine erişmek için bir araç olarak kullanıyoruz ve öyle de görüyoruz, bu yüzden fikrimizi tafsilatlı olarak öğrenmek gereğini de görmüyoruz. Böyle olunca noluyor? Hep merak etmişimdir. Bir Müslüman konumunda durarak konuşalım mesela; bir Müslüman için bir ayet bir yasa gibidir değil mi? Gereğini yapmadığımız ayet niçin vardır? Yani tatbik etmeyeceksek, o ayeti savunma pozuna geçmek münafıklık alameti değil midir hatta katıksız münafıklık değil midir? Yani en ufak bir şey olsa hemen ayeti göze sokarız ama o ayetin tam da tatbikinin gerektiği bir anda asla bunu yapmayız. Peki, bu nasıl bir paradokstur? Yani hadi salak, geri zekalı, mal Müslümanları geçiyorum da, bunu kallavi Müslüman olduklarını ifade edenlerde yapıyorlar yahut İslam davamdır benim diyenlerde keza. Hayır, yani yasasına uymadığın bir din nasıl oluyor da davan oluyor? Çok küçük bir örnek; o ayetlerden biri der ki; kininiz dininiz olmasın ve kininiz dininiz olupta sizi adaletten alıkoyup zalim kılmasın. Peki, düşünün ki bir Müslüman bu ayeti biliyor, bildiğine inandığını da söylüyor ama bunu tatbik etmiyor. Peki, bu din sen bana ahkam kes diye mi var, inananları Allah ile aldat diye mi var behey şarlatan pislik? Yahut bu ayet boşuna mı var, laf olsun diye mi inmiş? Gerçekten garip şeyler. Mesela; şimdi, ben, mezkur düşüncelerimi, namusluca şereflice mutlak iyi niyetle ve samimiyetimle uyarmak namına, biraz daha yontarak ve dahi daha derinliklere inerek uygun bir üslupla yazsam nolur, ki üslubum da gayet normal haddizatında, hiç kuşku yoktur ki hain yahut terörist ilan edilirim ya da daha yumuşak yaftalara maruz kalırım ama mutlaka bir şekilde tecziye edilirim. Hürriyetim gasp edilebilir, terimle, yaşımla, kanımla, emeğimle elde ettiğim ne varsa metazori gasp edilebilir. Ama bunu yapan bir de kendine Müslüman der. İşin garibi bir de bunu bana layık göreni onursuzca sevmem ona saygı duymam istenir. Yani ben köpeğim ya, bunu yapan da benim sahibimdir ya kesin, o zaman onun her türlü muamelesini hak ediyorumdur ama yine de onu sevmem gerekiyordur. Oysa böylesi bir şey onursuzluğun, namussuzluğun dibidir ama işte bu bana sonsuzcasına terstir. İşin daha da garibi; bir de böylesi bir muameleye maruz kalmamda suçlu benimdir ve beni tecziye edenlerde, kendilerine Müslüman diyenlerce büyük bir destek görürler. Gerçekten Müslüman ne demek ve kim Müslüman? Fikrimizi birileri istedikleri kıvama getirip bizi manipüle etmek ve sömürmek için rahatça kullanıyor. Bu yüzden de gelene ağam gidene paşam diyoruz, ezen ezdiğiyle, ezilen ezildiğiyle kalıyor. Kendi fikrimizi bilmediğimiz gibi bilmediğimiz fikirler hakkında da ahkâm kesiyoruz ve o fikrin müntesiplerini dileğimiz gibi yargılayabiliyoruz. Fikirlerimizi gerçekten bilseydik ve gerçekten bir fikir sahibi olsaydık ve olayları fikirlerimiz temelinde yorumlasaydık, dünya bugünkü dünya olmaz, kapitalizm bizi bu kadar kolay avlayamaz, düzenbazlar bizi bu kadar kolay aldatamazlardı. Bizim çaresizliğimiz; fikirsizliğimizdir!

Tarih: 21.02.2021 Okunma: 315

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?