Şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Bizler, insançocukları olarak, savunduğumuz fikirleri de bilmiyoruz, öğrenmek
çabasına da girmiyoruz. Fikrimiz şudur dediğimiz fikrimizi de bilmiyoruz,
savunmuyoruz, yaşamıyoruz. Haddizatında külliyen münafık bir toplumuz.
Genelleme yapmıyorum, bahusus literati kesimine tevcih ediyorum. İşin garibi
farklı fikirleri ve farklı düşünenleri de sevmiyoruz. Herkes aynı olsun
isteriz. Çünkü herkes aynı olduğu zaman, o aynı olanlar içinde bizde olduğumuz
için ve asla farklı olmayı da beceremeyeceğimiz için mutlu oluruz. Herkes aynı
olsun ki, herkes bizim gibi görünsün, bizden farklı görünüpte bizden ayrıymış
gibi durmasın isteriz. Bu yüzden farklı olanları, bizden farklı düşünenleri ya
kendimize benzetmek için yahut imha etmek için mücadele ederiz. Hiç düşünmeyiz
ki, farklı düşünenler düşüncelerinde isabet dahi etmemiş olsalar yine de o
düşünceyi sahiplenmek ve sahip oldukları düşüncelerini ifade etmek gibi bir
hürriyetin sahibidirler. Bizim yapacağımız şey ise, tabi yapabilecek yüreğe ve
beyne sahipsek şayet, onların fikirlerini özgürce ifadelerinin yolunu açmak ve
sahip olduğumuz fikirlerimizle onların serdettikleri fikirleri cerh ederek
onları ıskat etmektir, bilakis onları düşman görüp itlaf etmeye yeltenmek
değildir. Zira bilinmesi iktiza eder ki, fikir sahibi insanlara galebe çalmak
ikna ile kabildir icbar ile değil. Zorbalık, fikirler yanlış olsa dahi o
fikirlerde inat etmeyi tevlit etmekten başka hiçbir netice vermez. Biz ise
fikirleri cerh etmeyi bırakın, şahısları ilzam edecek donanıma bile sahip
olmazken, ancak ve yalnız fikirlerin üretildiği kafalara husumet duymaktan
başka hiçbir şey yapacak kudrette değiliz maalesef. Kafamız yerine
yumruklarımızı konuşturmayı marifet telakki ediyoruz. Zannediyoruz ki; öldürmek
yenmektir. Oysa bedenler ölür lakin fikirler ayakta kalır ama bunu bile
idrakten aciziz. Asli meseleleri ve mevzuları bırakıp, ferdin bizatihi şahs-ı
manevisine garez duyuyoruz, elimizden ancak bu geliyor. Hani Kafka diyor ya;
baylar isterdim ki fikirlerimiz konuşsun ama görüyorum ki kafamız yokmuş.
Mesele budur. Şöyle bir soru sorsam nasıl olur? Tam gece yarısı aklıma geldi
velakin ancak şu an yazabilmek imkanına eriştim. Bazılarının sevdiklerini ve
sevmediklerini özgürce söyleyebildiği, bazılarının ise böylesi bir şeyi
dillendirmeyi dahi düşünemediği; bazılarının fikirlerini sonsuz özgürlükle
haykırabildiği, bazılarının ise ne düşündüğünü kendine bile söyleyemediği bir
ülkede yaşasaydınız ne hissederdiniz? Böylesi bir gece vakti aklıma geldi böylesi
bir soru ve bir kuş gibi uçurayım gecenin ortasından insanlığın kalbine
istedim. Hayır, böyle düşüncelerim olduğu için değil, belki nice beyinlerin
böylesi bir soruyu taşıma ihtimalini düşündüğüm için soruyorum. Geçelim! Birisi
bizim fikrimizle ilgili bir şey söylediği zaman ya anlayamıyoruz ya da onu
taşlıyoruz, oysa söylenen haddizatında bizim fikrimizin özü ama fikrimizin
cahili olunca böyle bir manzara tezahür ediyor. Ya da öyle bir şey yapıyoruz ki,
yaptığımız şey fikrimizin tam zıttı ama fikrimizi bilmediğimiz için bunu fark
edemiyoruz, birisi söyledi mi de afallıyoruz. Bir fikrimiz olduğunu sanıyoruz,
o fikri hayata egemen kılmak için mücadele verdiğimizi düşünüyoruz, herkesi o
fikrin karşısındaymış gibi algılıyoruz ve yanlışlıyoruz ama ne gariptir ki
fikrimizden bihaberiz. Bitevi karşı fikri tenkit ediyoruz ama tenkit ettiğimiz
şeyin aynısını kendimiz daha fazlasıyla yapıyoruz. Ne İslamcısı İslam’ı biliyor,
ne Solcusu Sosyalizmi biliyor, ne Milliyetçisi Milliyetçiliği biliyor, ne
Faşisti Faşizmi biliyor, ne Anarşisti Anarşizmi biliyor, ne Kemalist’i Kemalizm’i
biliyor ve dahi ne de bu fikirleri dayandırdıkları insanları biliyorlar. Ama
bilmediklerini de dünyada egemen kılmak istiyoruz. Ne hazin değil mi? Herkes
öyle olmuş olmak için öyle oluyor ve öyleymiş gibi kendini gösteriyor. Çünkü
fikirleri münhasıran dünya nimetlerine erişmek için bir araç olarak
kullanıyoruz ve öyle de görüyoruz, bu yüzden fikrimizi tafsilatlı olarak öğrenmek
gereğini de görmüyoruz. Böyle olunca noluyor? Hep merak etmişimdir. Bir Müslüman
konumunda durarak konuşalım mesela; bir Müslüman için bir ayet bir yasa gibidir
değil mi? Gereğini yapmadığımız ayet niçin vardır? Yani tatbik etmeyeceksek, o
ayeti savunma pozuna geçmek münafıklık alameti değil midir hatta katıksız
münafıklık değil midir? Yani en ufak bir şey olsa hemen ayeti göze sokarız ama
o ayetin tam da tatbikinin gerektiği bir anda asla bunu yapmayız. Peki, bu
nasıl bir paradokstur? Yani hadi salak, geri zekalı, mal Müslümanları geçiyorum
da, bunu kallavi Müslüman olduklarını ifade edenlerde yapıyorlar yahut İslam
davamdır benim diyenlerde keza. Hayır, yani yasasına uymadığın bir din nasıl
oluyor da davan oluyor? Çok küçük bir örnek; o ayetlerden biri der ki; kininiz
dininiz olmasın ve kininiz dininiz olupta sizi adaletten alıkoyup zalim
kılmasın. Peki, düşünün ki bir Müslüman bu ayeti biliyor, bildiğine inandığını
da söylüyor ama bunu tatbik etmiyor. Peki, bu din sen bana ahkam kes diye mi
var, inananları Allah ile aldat diye mi var behey şarlatan pislik? Yahut bu
ayet boşuna mı var, laf olsun diye mi inmiş? Gerçekten garip şeyler. Mesela;
şimdi, ben, mezkur düşüncelerimi, namusluca şereflice mutlak iyi niyetle ve
samimiyetimle uyarmak namına, biraz daha yontarak ve dahi daha derinliklere
inerek uygun bir üslupla yazsam nolur, ki üslubum da gayet normal haddizatında,
hiç kuşku yoktur ki hain yahut terörist ilan edilirim ya da daha yumuşak
yaftalara maruz kalırım ama mutlaka bir şekilde tecziye edilirim. Hürriyetim
gasp edilebilir, terimle, yaşımla, kanımla, emeğimle elde ettiğim ne varsa
metazori gasp edilebilir. Ama bunu yapan bir de kendine Müslüman der. İşin
garibi bir de bunu bana layık göreni onursuzca sevmem ona saygı duymam istenir.
Yani ben köpeğim ya, bunu yapan da benim sahibimdir ya kesin, o zaman onun her
türlü muamelesini hak ediyorumdur ama yine de onu sevmem gerekiyordur. Oysa
böylesi bir şey onursuzluğun, namussuzluğun dibidir ama işte bu bana
sonsuzcasına terstir. İşin daha da garibi; bir de böylesi bir muameleye maruz
kalmamda suçlu benimdir ve beni tecziye edenlerde, kendilerine Müslüman
diyenlerce büyük bir destek görürler. Gerçekten Müslüman ne demek ve kim
Müslüman? Fikrimizi birileri istedikleri kıvama getirip bizi manipüle etmek ve
sömürmek için rahatça kullanıyor. Bu yüzden de gelene ağam gidene paşam
diyoruz, ezen ezdiğiyle, ezilen ezildiğiyle kalıyor. Kendi fikrimizi
bilmediğimiz gibi bilmediğimiz fikirler hakkında da ahkâm kesiyoruz ve o fikrin
müntesiplerini dileğimiz gibi yargılayabiliyoruz. Fikirlerimizi gerçekten
bilseydik ve gerçekten bir fikir sahibi olsaydık ve olayları fikirlerimiz
temelinde yorumlasaydık, dünya bugünkü dünya olmaz, kapitalizm bizi bu kadar
kolay avlayamaz, düzenbazlar bizi bu kadar kolay aldatamazlardı. Bizim
çaresizliğimiz; fikirsizliğimizdir!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...69...
Özgür DENİZ - 21.02.2021
Tarih: 21.02.2021
Okunma: 315
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.