Aklımızın erdiğince, dilimizin
döndüğünce, gücümüzün yettiğince, gönlümüzün elverdiğince naçizane fikir
serdediyoruz münhasıran, ya cerhedersin ya tensip, aksini yapmaya
yeltenemezsin, sana silah sıkmıyorum, kimseyi de silah sıkmaya teşvik etmiyorum
örtülü ya da örtüsüz, o zaman karşıma kuvvetinle gelemezsin, kim olursan ol, ne
olursan ol, haddini ve hududunu bileceksin, beynime zincir vurmaya tevessül
ettirtmem, bana ait olan topraklarda sürgün kıldırtmam kendimi. Tabi bu her
namuslu insanın yapması iktiza eden şeydir velakin her diam tam tersi
olmaktadır, zira egemenlerin kuvveti ve konumu sarsılamaz. Bu topraklar senin,
bende senin kulunum diye bir şey yok. Hepimiz kendi mülkümüzde eşitiz, eşitlik
bozulursa kaos olur, kaos olursa da bunun sorumlusu münhasıran bir taraf olmaz,
ki biz hiç olmayız. Ama öyle ya tabi, adalet eşitler arasında ki bir meseledir
ve eşitler de münhasıran egemen olanlardır yahut kendi kulvarlarında gücün
maliki olanlardır. Bugüne dek karşımda gördüklerimin hepsi (((her taraf))) bize
karşı dediler ki; fikirlerinizle gelin, şiddete yönelmeyin, oturalım,
konuşalım. Öyle olmadı mı Tanrı aşkına? Yumurta atan çocuklara gelin derdiniz
neyse oturup konuşalım ve ortak bir yol bulup çözüme kavuşturalım denmedi mi? İşte
bizde onu yapıyoruz münhasıran, başka hiçbir şey değil. Ama onaylama makamı da değiliz
biz, eleştirmek ve doğruları ortaya çıkarmak, insanlar arasında ki duvarları
yıkmak için varız biz. Ama bize karşı da şiddet istemiyoruz, her şey de müsavi
olmak mecburiyetindeyiz, ki, adaletin muktezası budur, tabi adalet diye bir
derdiniz ve bunu halklar üzerinde uygulama niyetiniz varsa. Ki, bugüne değin
farklı fraksiyonlarla ama en etkin ve egemen olan taraflarıyla (((tüm farklı taraflardan
bir kişiyle hem de vekillik makamında olanlarla))) onu da yaptık hem de en üst
düzeylerde ve hepsini de ıskat ettim, çünkü onlar sahteydi bendeniz gerçektim,
onlar yalancıydı bendeniz rasyonel ve realisttim. Onlar bencildi, bendeniz
bizciydim ve kolektiftim. Onlar münhasıran kendilerini düşünüyorlardı, bendeniz
tüm insanlığı. Önümde duran gerçeği görmemezlikten gelemezdim, onlara
dalkavukluk edemezdim, onları sahte alkışlarla besleyemezdim. Çünkü görevim bu
değildi, ben onlara doğruyu söylemekle ve onları doğruya teşvik etmekle
görevliyim bir insan olarak, zira onurlu yaşama kavgamda dürüst olamazdım. Bahanelere,
yaftalara sığınmasın kimse, tükürttürmesin yüzüne. Kimsenin yalanlarını yemek,
yutmak zorunda değilim, böyle bir hakları ve böyle bir ödevim de yok. İnsanım
ve hak ettiğim onurlu yaşamın peşindeyim, başka topraklarda da değil, kendi
topraklarımda. Ya verilecek ya alacağız!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...90...
Özgür DENİZ - 16.03.2021
Tarih: 16.03.2021
Okunma: 346
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.