İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...107...

Özgür DENİZ - 02.04.2021

İdeolojilerinizin (((dininizden ve milliyetinizden çıkardığınız ideolojilerinizinde, ki bu tür ideolojiler netamelidirler, zira dininizi ve kimliğinizi sizlere kaybettirebilirler, çünkü tatbikçisi insandır ve yaptıkları yahut yapacakları çok büyük yanlışlar kimliğinize ve dininize hamledilir ve insanların, bırakın ideolojinizi kimliklerinden ve dinlerinden soğumalarına da yol açabilir))) ne yobazı, ne zalimi, ne de mazlumu (((aldatılanı, ezileni, sömürüleni))) olmayın. İdeolojilerinizin yaşayanı, taşıyanı, savaşanı olun ama bunu bilmi ve ilmi temelde, dünya ve insan gerçeği bağlamında onurluca yapın ve insanlarla kucaklaşarak yapın, insanlardan kaçarak değil. İdeolojilerinizin kılıcını sallayanların sizleri düşündüklerini ve dahi düşüneceklerini de düşünmeyin hiçbir zaman. Onlar için münhasıran çıkarları vardır. İşte benim ideolojim kutsaldır, benim ideolojimi üst düzeyde savunanlar da namuslu insanlardır, yanlış yapmazlar, bizi düşünürler diye düşünmeyin, o vakit en büyük aldanan olursunuz, çünkü karışınızdaki de bir insandır, ama elbette görüntüsüyle bir insandır yüreğinin ve beyninin ne olduğunu bilmediğimiz için muhakkak insandır diye bakamayız. Ki, malda değiliz, hayatın içindeyiz ve tam karşımızda duruyor her şey. Evet, bir düşünceniz varsa onu yaymak iktiza eder, paylaşmak ve insanları o düşüncenize çağırmak iktiza eder. Çünkü bir dünya hayaliniz varsa bunu hiçbir zaman yalnız olarak başaramayacaksınız, zira böyle bir şey doğanın kanunlarına, tarihsel sürece, insanlığın tabiatına mugayirdir. Ki, ideoloji için de öyle değil midir? Kendi başına yaşayacağın, kendi içinde birbirine anlatacağın ideolojiye niye sahip olursun ki? Bir düşünce sahibi olmak; duvarların arkasına saklanıp yalnız başına ya da dar çevre dostlarıyla yaşamak demek değildir, duvarları yıkıp dışarıdaki insanlara ulaşıp onlarla birlikte yaşayabilmektir, tek başına güzel bir dünya hayali kurmak değil, hep birlikte güzel bir dünya kurabilmek ve orada yine hep birlikte el ele yaşayabilmektir. Keza; ideolojilerinizi öyle bir yaşayın, öyle bir taşıyın ve uğruna öyle onurlu bir savaşım verin ki, karşınızdakiler size güven duysunlar ve sizden gocunmasınlar ve sizinle birlikte aynı dünya ideali uğruna kavganıza ortak olsunlar. İnanmadığın ve güvenmediğin eli tutamazsın. Öyleyse inanç vereceksin, güven duyulacaksın. Tepeden bakmayacaksın kavgana çağırdığın insanlara ve onların bedenlerine değil ruhlarına dokunacaksın. Onları hiçbir boyutta süründürmeyeceksin, ezmeyeceksin onları. Yoksa fikrinde boştur, kafan da boştur, vicdanın da boştur, o zaman git top koştur, kavga senin neyine derler. Başka türlü çoğalamazsın ve insanlığın gücünü birleştiremezsin. Ki, inanılmak ve güvenilmekte herkes için dünyadaki belki de en mümeyyiz vasıf değil midir, her zaman kazandıran ama asla kaybettirmeyen bir vasıf değil midir? Öyleyse bundan imtina etmemeli, bilakis böyle olmak adına sabırlı, inatlı olmalıyız. Uğruna savaşmadığın ve insan ayrımı yapmaksızın paylaşmadığın düşünceyi sahiplenemezsin, sahiplenirsen o düşünceye ve inananlarına ihanet etmiş olursun.

 

NOT: Bilhassa bu yazıyı okumakta olan ve bu satırlara kadar gelmiş bulunan sevgili gençler sizlere söylüyorum! Fanisin ve fani bir dünyadasın. İyi kötü, az çok, eksik fazla yaşamak kavgası veriyorsun. Huzurlu, mutlu, sağlıklı, özgür yaşamak derdindesin. Herkesin arzusu budur kanımca. Peki, genç kardeşim! Böylesi zar zor yaşadığın ve huzuru, mutluluğu aradığın hayatta, attığın her adımın kontrol edilmesini ister misin? Söylediğin her sözün ağzına geri tıkılmasını ister misin? Hayat tarzından dolayı hor görülmek, tahkir ve tezyif edilmek ister misin? Giyiminden kuşamından dolayı azarlanmak ister misin? Anlamadan inanmaya zorlanmak ister misin? Müntesibi olduğun gurubun başka bir gurup tarafından metazori dizayn edilmek istenmesine eyvallah edebilir misin? Yaptığın en ufak bir tenkit neticesinde yafta yemek ve haklarını kaybetmek ister misin? Kendi topraklarında köle gibi yaşıyormuşsun gibi hissetmek ister misin? Cumhuriyet sana böyle hissettirmeyecek, seni böylesi bir yaşama mahkûm etmeyecek, seni insan onuruna seza yaşatacak bir düşüncedir. İŞTE SEVGİLİ KARDEŞİM CUMHURİYET BUDUR. Asla ve kata unutma ve Cumhuriyetten taviz de verme, vaz da geçme. Cumhuriyet dinine mugayir değildir. Cumhuriyetin içine dâhil olan bazı mevhumlarda dinsizlik değildir. Bilakis onurlu yaşamın garantisi ve sigortasıdırlar. Tercih senin, karar senin, kader senin! Kendi ellerinizle hayatınızı karartmayın, pişman olmak kaybettiğiniz şeyi geri getirip yeniden size vermez. Birgün dip derinliklerine değin daha teferruatlı izah ve izhar edeceğim inşaAllah, inanın.

Tarih: 02.04.2021 Okunma: 338

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?