İdeolojilerinizin (((dininizden ve
milliyetinizden çıkardığınız ideolojilerinizinde, ki bu tür ideolojiler
netamelidirler, zira dininizi ve kimliğinizi sizlere kaybettirebilirler, çünkü
tatbikçisi insandır ve yaptıkları yahut yapacakları çok büyük yanlışlar
kimliğinize ve dininize hamledilir ve insanların, bırakın ideolojinizi
kimliklerinden ve dinlerinden soğumalarına da yol açabilir))) ne yobazı, ne
zalimi, ne de mazlumu (((aldatılanı, ezileni, sömürüleni))) olmayın.
İdeolojilerinizin yaşayanı, taşıyanı, savaşanı olun ama bunu bilmi ve ilmi
temelde, dünya ve insan gerçeği bağlamında onurluca yapın ve insanlarla
kucaklaşarak yapın, insanlardan kaçarak değil. İdeolojilerinizin kılıcını
sallayanların sizleri düşündüklerini ve dahi düşüneceklerini de düşünmeyin
hiçbir zaman. Onlar için münhasıran çıkarları vardır. İşte benim ideolojim
kutsaldır, benim ideolojimi üst düzeyde savunanlar da namuslu insanlardır,
yanlış yapmazlar, bizi düşünürler diye düşünmeyin, o vakit en büyük aldanan
olursunuz, çünkü karışınızdaki de bir insandır, ama elbette görüntüsüyle bir
insandır yüreğinin ve beyninin ne olduğunu bilmediğimiz için muhakkak insandır
diye bakamayız. Ki, malda değiliz, hayatın içindeyiz ve tam karşımızda duruyor
her şey. Evet, bir düşünceniz varsa onu yaymak iktiza eder, paylaşmak ve
insanları o düşüncenize çağırmak iktiza eder. Çünkü bir dünya hayaliniz varsa
bunu hiçbir zaman yalnız olarak başaramayacaksınız, zira böyle bir şey doğanın
kanunlarına, tarihsel sürece, insanlığın tabiatına mugayirdir. Ki, ideoloji
için de öyle değil midir? Kendi başına yaşayacağın, kendi içinde birbirine
anlatacağın ideolojiye niye sahip olursun ki? Bir düşünce sahibi olmak;
duvarların arkasına saklanıp yalnız başına ya da dar çevre dostlarıyla yaşamak
demek değildir, duvarları yıkıp dışarıdaki insanlara ulaşıp onlarla birlikte yaşayabilmektir,
tek başına güzel bir dünya hayali kurmak değil, hep birlikte güzel bir dünya
kurabilmek ve orada yine hep birlikte el ele yaşayabilmektir. Keza; ideolojilerinizi
öyle bir yaşayın, öyle bir taşıyın ve uğruna öyle onurlu bir savaşım verin ki,
karşınızdakiler size güven duysunlar ve sizden gocunmasınlar ve sizinle
birlikte aynı dünya ideali uğruna kavganıza ortak olsunlar. İnanmadığın ve
güvenmediğin eli tutamazsın. Öyleyse inanç vereceksin, güven duyulacaksın. Tepeden
bakmayacaksın kavgana çağırdığın insanlara ve onların bedenlerine değil
ruhlarına dokunacaksın. Onları hiçbir boyutta süründürmeyeceksin, ezmeyeceksin
onları. Yoksa fikrinde boştur, kafan da boştur, vicdanın da boştur, o zaman git
top koştur, kavga senin neyine derler. Başka türlü çoğalamazsın ve insanlığın
gücünü birleştiremezsin. Ki, inanılmak ve güvenilmekte herkes için dünyadaki
belki de en mümeyyiz vasıf değil midir, her zaman kazandıran ama asla kaybettirmeyen
bir vasıf değil midir? Öyleyse bundan imtina etmemeli, bilakis böyle olmak adına
sabırlı, inatlı olmalıyız. Uğruna savaşmadığın ve insan ayrımı yapmaksızın
paylaşmadığın düşünceyi sahiplenemezsin, sahiplenirsen o düşünceye ve
inananlarına ihanet etmiş olursun.
NOT: Bilhassa
bu yazıyı okumakta olan ve bu satırlara kadar gelmiş bulunan sevgili gençler
sizlere söylüyorum! Fanisin ve fani bir dünyadasın. İyi kötü, az çok, eksik
fazla yaşamak kavgası veriyorsun. Huzurlu, mutlu, sağlıklı, özgür yaşamak
derdindesin. Herkesin arzusu budur kanımca. Peki, genç kardeşim! Böylesi zar
zor yaşadığın ve huzuru, mutluluğu aradığın hayatta, attığın her adımın kontrol
edilmesini ister misin? Söylediğin her sözün ağzına geri tıkılmasını ister
misin? Hayat tarzından dolayı hor görülmek, tahkir ve tezyif edilmek ister
misin? Giyiminden kuşamından dolayı azarlanmak ister misin? Anlamadan inanmaya
zorlanmak ister misin? Müntesibi olduğun gurubun başka bir gurup tarafından
metazori dizayn edilmek istenmesine eyvallah edebilir misin? Yaptığın en ufak
bir tenkit neticesinde yafta yemek ve haklarını kaybetmek ister misin? Kendi
topraklarında köle gibi yaşıyormuşsun gibi hissetmek ister misin? Cumhuriyet
sana böyle hissettirmeyecek, seni böylesi bir yaşama mahkûm etmeyecek, seni
insan onuruna seza yaşatacak bir düşüncedir. İŞTE SEVGİLİ KARDEŞİM CUMHURİYET BUDUR. Asla ve kata unutma ve
Cumhuriyetten taviz de verme, vaz da geçme. Cumhuriyet dinine mugayir değildir.
Cumhuriyetin içine dâhil olan bazı mevhumlarda dinsizlik değildir. Bilakis
onurlu yaşamın garantisi ve sigortasıdırlar. Tercih senin, karar senin, kader
senin! Kendi ellerinizle hayatınızı karartmayın, pişman olmak kaybettiğiniz şeyi geri getirip yeniden size vermez. Birgün dip derinliklerine değin daha teferruatlı izah ve izhar edeceğim inşaAllah,
inanın.