Maalesef garip bir milletiz. Hem de
öyle garip bir milletiz ki; ahlakla ilgisi olmayıp ahlakçılık yapanın ahlak
demesine, vatan konusunda çok garip tavırlar sergileyenin vatan demesine,
hürriyet konusunda sorunlu olanın hürriyet demesine bile isteye aldanırız. Her
şey o kadar aşikârdır ki, gözümüzle gördüğümüz, kalbimizle hissettiğimiz,
aklımızla anladığımız halde aldanırız. Münhasıran İslamcılarımızdır ahlaklı
olanlarımız. Münhasıran Milliyetçilerimizdir vatan uğruna can verenlerimiz.
Münhasıran Kemalistlerimizdir adalet ve özgürlük dövüşçülerimiz. Ve herkes
kendisinde olduğunu sandığı ve öyle inandığı özelliğiyle diğeri üzerinde
üstünlük kurmaya çalışır ve savunduğu şeyi diğerine kaptırmamak için kafayı
yer. Velakin hiçbirisi de üzerinde yükseldiğini sandığı değerleri pek taşımaz. Ki,
haddizatında görünmeyen taraflarda bir yerlerde de böylesi bir taksimatta
yapılmıştır hani. Herkes payına ayrılan neyse ona sımsıkı sarılır ve münhasıran
o minvalde konuşur, hareket eder, savunu yapar. Biz farketmesekte farketmez,
gerçek değişmez. Her zaman söylediğimiz gibi bizim inanıp inanmamız gerçeği
değiştirmez. Keşke varsaymakla, inanmakla şeyler gerçek olsaydı. Hani
Konfüçyüs’ün bir sözü vardır; doğru üç türlüdür, benim doğrum, senin doğrun ve
doğru. İşte o doğru var ya o doğru, sana bana göre değişmez, hep doğrudur.
Senin doğrunu da, benim doğrumu da ezer geçer. Bu milleti mahveden ve kendileri
kuklanın şahı olan politikacıların elinde bir kuklaya dönüştüren de bu algıdır
işte. Ahlak diyenler bir tarafa toplanır, vatan diyenler bir tarafa toplanır,
adalet ve özgürlük diyenler bir tarafa toplanır ve hepsi de artık bindikleri
trenden bir daha geri inmezler, trenin nereye, nasıl, niçin gittiği ve kimin götürdüğü
de önemli değildir artık. Kendimizi bir trene atmışız ya önemli olan orasıdır.
Tren isterse raylardan çıkmış olsun, isterse herhangi bir istasyona gitmiyor
olsun ne önemi vardır ki, biz trendeyiz ya önemli olan odur. Hem de istediğimiz
trendeyizdir ve trenlerimiz hep karşımızdan geldiğini sandığımız trenlerle
çarpışmak zorundadır, çarpışmazsa yolunda doğru gitmiyordur. İlla ki
çarpışmalıdır. İşte bizi böylesi sahte çarpışmalar tüketti, bitirdi. Oysa üç
olguda her bir insanın vazgeçilmezdir ama o vazgeçilmezlerimiz birilerinin vazgeçilmezi
olmuşlardır ve oradan da bizi sömürmenin yolunu bulmuşlardır ya da
sömürülmemize tavassut etmenin yolunu. İşte tam da böylesi bir şey de; derin
bir ahlaksızlıktır, safi bir ihanettir.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...115...
Özgür DENİZ - 10.04.2021
Tarih: 10.04.2021
Okunma: 372
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.