İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...119...

Özgür DENİZ - 14.04.2021

Partileri, cemaatleri, liderleri, şeyhleri kutsallaştırıyoruz, sonrada yanlış yaptıklarında afallıyoruz. Hangisini daha çok kutsallaştırırsak, onu diğerlerinin üzerinde belirleyici bir konuma yükseltiyoruz, böylece kendisini belirleyici konumda gören diğerlerinin konumunu belirlemeye yeltenince kendi aralarında örtülü bir çatışma başlıyor ve bunun bedelini de tüm toplum ödüyor. Buna kendi ellerimizle imkân veriyoruz, fırsat sunuyoruz. Oysa niçin böylesi bir yaşama müstahak olalım yahut edelim kendi kendimizi, herkesin eşit olduğu şartlar ve koşullar yaratalım ve herkes aynı düzlemde dursun ve birbirine eşit düzeyde ve mesafede bulunsun. Bu da ancak ve ancak Cumhuriyet ile kabildir. Çünkü Cumhuriyette herkes bireydir, özgürdür, kimse kimsenin kulu, kölesi değildir. Dar kafalıyız, sekteriz kardeşim bir kere. Tanrı mı kurdu partilerinizi, cemaatlerinizi ve Tanrı mı vazifelendirdi liderlerinizi, şeyhlerinizi? (((Burada sonsuz önemli ve çok ince bir detayı söylemeden geçemem, işte ahlaksız olmamızın en dibinde yatan en önemli sebeplerden biri de belki de birincisi de budur, çünkü bizler parti ve cemaat ahlaklı olanlarız ve ona göre yaşayanlarız. Kesinlikle durum budur ve biz buyuz. Cemaat ve parti ahlakından başka ahlak tanımıyoruz.))) Hayır, aklı olan kim tereddüde düşebilir hayır derken. Ama düşebilecek olanlarında olmadığını düşünmüyorum maalesef. Çünkü ne acıdır ki, zekâ düzeyimize göre böyle davranabilecek olanların olduğunu sanıyorum. Bu yüzden de yapılan edilen her şeye gözü kapalı eyvallah ediyoruz. Bizi, partisiz ve cemaatsiz yaşayamayacağımız algısı mahvetti. Oysa bizim doğarken ne bir partimiz ne bir cemaatimiz vardı ve ölürken de aynı olacak. Bizim hakikaten başka hiçbir şeyimiz yok ve olmayacak. Ve bizi hakikat kurtaracak, hakikatin safında el ve güç birliği etmemiz kurtaracak. Bunu niye anlayıpta buna göre yaşayamıyoruz? Çünkü az anlayan ya da hiç anlamayan ama çok ve kesin inanan sefil varlıklarız. Çünkü dünya gibi bir yerdeyiz ama dünya da olmak böyle yaşamaya bahane olabilir mi ve değer mi dünya için böyle yaşamaya? Eee naparsın, anlayabildiğimiz kadarıyla bir yaşama sahibiz işte. Anlayabilseydik acı duyabilirdik, acı duyabilseydik isyan edebilirdik, isyan edebilseydik kendimizi ve dünyayı değiştirebilirdik. Ama biz kolay kolay bir şey yapabilecek insanlar değiliz ve badema da bir şey yapabilecek insanlar olamayacağız gibi bu gidişle. Çok acı, derin acı, sonsuz acı! Çünkü biz insan olmayı henüz sindirebilmiş, içselleştirebilmiş değiliz, köleliği, kulluğu kanıksamışız ve efendisiz yapamıyoruz. Max Stirner’in dediği gibi; ‘’aklımız hakikati ararken, kalbimiz efendimizi arıyor.’’

Tarih: 14.04.2021 Okunma: 391

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?