İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...124...

Özgür DENİZ - 23.04.2021

İdeal yok, anlamı olan ideal hiç yok. Ki, anlam yok haddizatında. Zaten bir ideale adanacak insan yok. Çünkü ideali olan insanlara sahip bir toplumda onurlu yaşamak diye bir şey olur ve insanlar onurlarından taviz vermemek için tüm güçleriyle direnir. Onurlu yaşamak demekte, çalınan yaşamak hakkını behemehâl almak için direnmek demektir, sesli ya da sessiz. Ölmek için değil yaşamak için kavga verir onurlu insan. Hakkını çaldırmaz, çalınıyorsa da sonunun ne olacağına aldırmaz ve bir özgürlük anıtı gibi dikilir hakkını çalanların karşısında. İdeal varmış gibi görüntü veriyoruz ama arka planda malı hamuduyla götürüyoruz. Kimin hakkı vardır götürdüğümüz malda, helal midir, haram mıdır demiyoruz umarsızca götürüyoruz. Öyle ya, malı deniz olan bir devlet var, madem var bize de o denizin içinde yüzmek düşüyor diye düşlüyoruz. Çünkü artık malımız kadar insan olduğumuzu, malımız yoksa da mal gibi ortada kalırız diye düşünüyoruz. Zaten soran da, umursayan da yok, sorgulayan da yok, fırsat bu fırsattır ve yağmur yağarken küpü doldurmak şart diye bakıyoruz. Tüm değerler birer birer tefessüh etmiş, çökmüş durumda. İkiyüzlülüğün damgasını taşıyan böylesi bir çağda göğsünde bir ideale matuf aşk taşıyan insanı arada bul, bulamazsın çünkü bulduk maddeyi olduk kul, hadi olabiliyorsan maddeye kullukla ideal insanı ol. İradesi olmayanın ideali mi olur? İdeal var ama irade yok. İrade var ama ideal yok. İradesi olanlar uğrunda yol yürüyemeyeceği ideallere sevdalılar. Ellerinde bir parça kemik taşıyanların peşlerinde ömür çürütüyoruz. İdeallerimizle birlikte yılan gibi sürünüyoruz. Milletin üzerine çöküp süründürüyoruz. Sürünemeyecek durumda olanları da öldürüyoruz. Bir şekilde bir ideale matuf göğsünde aşk taşıyanları da harcamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bu çağda peygamber gelmiş olsa emin olun hatta yemin ederim en büyük terörist olarak görülür, hatta ve hatta din tandanslı ölüm kusan radikal örgütler bile terörist ilan ederler peygamberi. Çünkü peygamberin adaletinin altında ezilir tüm dünya. Adalete düşman bir dünyada da peygamber elbette hoş görülemez. Zaten peygamber gelmiş olsa getirdiği dini tanıyamaz, yüzüne bakacak insan bulamaz. Kendimiz dik duramayız ama dik duranların başlarını kesmek için yarışırız. İnsançocuğu maalesef anlamsız kavgaların, boş cerbezelerin, malayani işlerin, kof nutukların peşinde ömrünü tüketip gidiyor. Oysa insançocuğu ne kadar kendi dışına matuf bir gayeye yönelirse o kadar insan olabilir, çünkü dünyaya kendini kapatıp münhasıran kendi içine yönelmiş olanların insanlığa verebilecekleri hiçbir şey olamayacağı gibi, kendisinin varoluşunun da hiçbir kıymet-i harbiyesi olmaz. İnsanın kendi kendisiyle kavgası olmalı evet ama bir de kendi dışında vereceği bir kavgaya sahip olmalı insan dediğin ve baş koymalı o kavganın yoluna. Ta ki ölümüne, zira günahsız olan pervasız olur ve korkacağı hiçbir şey yoktur. Mesela; hakkını aramalı acımasızca, her soruyu sormalı pervasızca. İşte bu sebeple, ta başından beri bir kavgaya gönül vermişim, bir yola girmişim ve bu yola baş koymuşum. Bitmeyen bir kavgadır bu. Peygamberi bir misyonun devamıdır. Emek karşılığını alasıya, adalet yerini bulasıya ve insanca hakça bir düzen kurulasıya dek sürecek bu kavga. Kendim için yaşamadım hiç, bırakayım bundan sonrası da kendime ait olmasın. İster bilinsin ister bilinmesin. Bu dünyaya bir amaç uğruna geldim ve boşuna okumuş olmayacağım. Kitaplarımın kokusu çöplüklerden gelmeyecek, o kitaplardan doğan ışık kafaları aydınlatıp, kalpleri arındırmadıkça ve insanlığın kazanması yolunda yumruk gibi sözler olmadıkça ve en önemlisi bendenizi insan kılmadıkça bu dünyada varolmanın hiçbir anlamı yoktur. Benim ve benim gibilerin hakkını çalamayacak hiçbir kimse ve çaldırmayacağız, çalanlara da nefes aldırmayacağız. Çünkü bizim hakkımızı çalmaya hiçbir kimsenin hakkı yoktur, kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun. Böylesi bir şeye eyvallah edersek onurumuzu çiğnemiş ve çiğnetmiş oluruz ama çiğnemeyecek ve çiğnetmeyeceğiz onurumuzu. Zira onurumuz varsa varız ve onurumuzla insanız! Kallavi sözler söyleyip, bol keseden konuşup, insanmış gibi ahkâm kesipte onurumuzu çiğnetiyorsak, yüzümüzü tükürürler. Ya onursuzluğu tolere edeceksiniz ya da onurunuz varmış gibi ahkâm kesmeyeceksiniz, zira karşınızdakiler mal değildirler, her şeyden bihaber olduklarını sanmayın.

 

NOT: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 101. Yılı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı kutlu olsun cümlemiz için. Meclisin de, Cumhuriyetin de, Egemenliğin de değerini bilelim lütfen. Lütfen kaybetmeyin lütfen bu değerleri, bu değerler yitip gittiği vakit, göreceksiniz tat alacağınız bir yaşamınız da kalmayacak. Bahusus siz sevgili gençler! Lütfen bu değerlerin kıymetini biliniz, fikriniz ne olursa olsun biliniz, bunlar sizleri bir araya toplayıp, bir arada yaşamanızı sağlayan bir bahçe gibidir, bahar çiçekleri gibi özgürsünüz bu değerler varsa, yaşıyorsa, bilakis boynunuz bükülür, gönlünüz sıkılır. Ve binlerce teşekkürler bu değerleri bizlere armağan edenlere. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar olalım ve bu minvalde nesiller yetiştirelim. Hüzün dolu bir yürekle söylüyorum bunları, daha ne diyeyim?

Tarih: 23.04.2021 Okunma: 351

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?