Mukaddimeyi, toplumsal ve bireysel iletişimin ve saygı
çerçevesinde bir arada yaşamanın sonsuz önemli detayını izah ve izhar ederek
yapalım, akabinde de aynı minvalde ilerleyelim. Bu izah ve izhar ediş bir
sebebe mebni değildir, bilakis sebepsizdir, velakin çok mühim olduğu içindir. Nitelikli
bir insan, toplum ve devlet olmanın olmazsa olmaz önkoşuludur bahsedeceğimiz
durum. Niteliksizlik ve münhasıran nicelikle övünmek, tarih sahnesinden
çekilmenin, etkisizliğin, pasifliğin gizli sebebidir. Niteliksiz olanlar yön
veremezler ama çok kolay şekilde yönlendirilirler. Zira niteliksizlik demek,
alıklık, bönlük, sekterlik, dar kafalılık demektir. Bir yerde
konuşlandırılırlar ve bir amaca koşullandırılırlar yani özgür iradeden
mahrumdurlar ve hariçten yönetilirler. Geçelim! Bu düşün ve yazın platformunda
bitevi indi mülahazalarımı serdediyorum, mülahazalarıma düşman olunmasını değil
mülahazalarımın, eğer gerçekten ve sahici olarak ilgileniliyorsa, müzakere
edilmesini, algılanmasını, anlaşılmasını, hissedilmesini ve şayet katılınıyorsa
müzahir olunmasını, yok karşı çıkılıyorsa da yine karşı mülahazalarla cerh
edilmesini isterim. Elbette bunu kendi kafanızda ve yüreğinizde sessizce de
yapabilirsiniz. Küfürle, hakaretle, şiddetle, baskıyla mülahazaları yok
edemezsiniz, ancak beyne hapsedebilirsiniz ki, böylesi bir şey haddizatında
sonsuz vahimdir, hissedilmiyor olsa bile vahameti. Bahusus bendeniz böylesi bir
teşebbüsten iğrenirim, tiksinirim. Çünkü kafamın ve kalbimin zincirlenmeye
yeltenilmesi, bu yeltenişe teşebbüs edenden sınırları olmayan bir nefrete
götürür beni. Düşünceyi zincirlemek ve beyne tutsak etmeye tevessül etmek,
acizliğin, zavallılığın, korkaklığın, sefilliğin bedihi ifadesidir. Ve yine hiç
kuşkusuz yazının başlarında da ifade ettiğim gibi, eğer karşı çıkılıyorsa ve
itiraz ediliyorsa ve cerh edilecekse, kesinlikle indi mülahazalarla cerh
edilmesini isterim mülahazalarımın. Boş konuşuyorsun, yanlış düşünüyorsun,
saçmalıyorsun, hainlik ediyorsun gibisinden klişe mefhumlarla gelinmesini istemem,
böyle gelene de saygıyla bakmam, bilakis böyle birisi bendeniz için malın
tekidir. Ki, bendeniz de zaten kafası olanlarla iletişim kuruyorum bu
platformda ve dahi yazın ve düşün boyutunda. Kafası olanda mallık yapmaz, insan
gibi kafasıyla varolmaya çalışır. Çünkü kafası olan ve kafasıyla varolan
nitelik sahibidir, o nicelikler içince nicel birisi değildir. Zira insanı,
düşünceyle savaşmak yüceltir, münhasıran kendini ortaya atmak için zırvalamak
değil. Boş konuşuyorsam bunu sarih ve tafsilatlı bir şekilde izah etmelisin
yani bendenizi de zenginleştirmelisin mülahazalarınla ve bendeniz de
mülahazalarını anlayıp, ya karşı mülahaza ortaya koyayım ve mülahazalarını mülahazalarımla
cerh edeyim yahut serdettiğin mülahazalarınla ıskat ve ikna olup sana
katılayım. Keza, yanlış düşünüyorsun, saçmalıyorsun, hainlik ediyorsun
diyorsanız da aynı yolu takip etmelisiniz, sarih ve tafsilatlı izahlar
yapmalısınız. Yoksa boş konuşuyorsam ve vb. durumlar içindeysem, bunu nasıl
anlayabilirim ki, mülahazalar herhangi bir şekilde sarahaten izah ve izhar edilmezse?
Öyle ya madem konuşmaya çok heveslisin, o vakit boş boş konuşmayıp,
zırvalamayıp, dolu dolu konuşacaksın ki bendeniz de sana aynıyla mukabelede
bulunabileyim değil mi yahut nerede yanlış düşünüyorum, nasıl yanlış
düşünüyorum anlayabileyim öyle ya? Hülasa; birbirimizi zenginleştirebilelim ve
zenginleştirmek için var olalım, yok etmek, baskılamak, susturmak, jurnallemek
için değil. Acizlik etmeyelim, asil ve soylu olalım, çünkü nitelikli olan ve düşünen
her kafa asil ve soyludur, ondan soysuzluk sadır olmaz. Geçelim!
İnsanlığın varoluşundan bugüne değin sayısız insan, topluluk,
devlet, inanç, kimlik, ideoloji, kültür, düşünce, dil varolageldi. İnsanın,
dünyanın ve doğanın güzelliği, tüm bunların, var olan tüm şeyleri olanca
farklılıklarına rağmen bir arada tutmasına merbuttur. İnsan bir bahçıvan, doğa
bir bahçedir ve bahçıvan o bahçede ki tüm çiçekleri sonsuz bir farkındalıkla ve
titizlikle ve her birinin farklılığına saygı duyarak yetiştirir, bakımlarını yapar
ve korur. Çünkü hepsini aynılaştırmaya çalışırsa, hepsini yok eder ve o vakit
bahçenin hiçbir anlamı, özelliği, güzelliği kalmaz, bahçıvanda kendi varoluşunu
inkâr ve reddetmiş olur. Zira rayihalar gönülleri sarıp sarmalıyorsa, her bir
çiçeğin ayrı bir kokusunun ve renginin olmasına bağlıdır bu. Geçelim! Başka
kimlikleri yok etmeye çalışıyorsanız kendi kimliğinizden, başka dinleri yok
saymaya çalışıyorsanız kendi dininizden, başka ideolojileri görmezlikten
gelmeye çalışıyorsanız kendi ideolojinizden, başka düşünceleri baskılamaya
çalışıyorsanız kendi düşüncenizden korkuyorsunuz demektir. Çünkü kendinizin
olana güvenseniz, başkasının olandan korkmazsınız. Öyle ya, kendi ışığına
güvenen niçin başkalarının ışığından korksun? Söyleyecek sözü olan niçin başka
sözlere kulaklarını tıkasın? Zira korkarak var olamaz ve var kalamazsınız hatta
var kılamazsınız. Kendiniz olana ve kendi ışığınıza güveniyorsanız ve onu karanlığa
tutacak kafaya ve yüreğe sahipseniz, başkasının olanı ve başkalarının
kendilerine ait olanı anlatmalarına tahammül edersiniz. Başkalarına ait olanı
yani farklılıkları tehdit olarak algılar, risk olarak görürseniz onlara kin
duymaya, onlardan korkmaya ve onları yok etmeye yeltenirsiniz. Bilakis başkalarına
ait olanı bir zenginlik, güzellik olarak algılarsanız, sizin olana da anlam
katan bir değer olarak görürseniz, onları tanımaya, sevmeye ve onlarla
zenginleşmeye ve yine onları zenginleştirmeye çalışırsınız. İnsan olarak
bakabilmek çok önemlidir herkese. Ve her insanla empati yapabilmek elbette ama
dozunda. Ne kendinizi yok sayarcasına ne de karışınızdakine taparcasına değil. Nitelikli
insanın, toplumun, devletin ödevidir bu, çünkü nitelik olmak ancak bu şekilde
varolmakla sahip olunacak bir meziyettir, mümeyyiz vasıftır. Geçelim!
Nedir nitelik? Değerdir, kalitedir. Özde olanı ifade eder.
Çünkü özden fışkıran şeylerin dışarıya taşması neticesinde ifadesini bulur ve
tanımını da bu şekilde bulur. Niteliğin takaddüm ettiği toplumlar, niceliğin
takaddüm ettiği toplumlara galebe çalar ve toplumların kalitesi de nitelikli
insanlarının niceliksel değeri kadardır. Yani nitelikli insanlarının çokluğu
toplumların ne kadar kaliteli olduğunu gösterir. Bilakis nicelik hiçbir şey
ifade etmez. Hani peygamber demişti; gün gelecek öyle çok olacaksınız ama selin
üzerinde sürüklenip giden çöpten farkınız olmayacak. Niceliksel durumun hiçbir
anlam ifade etmediğini bundan daha güzel özetleyemezdi hiçbir söz. Tabi
nitelikte spontane gelip insanın ya da toplumun üzerine yapışan bir şey
değildir. Mesela; insan, niteliğini kendisi belirlemek zorundadır. Çünkü
nitelikli olmak, muayyen bir emeğin sonucudur. Elbette insan olmaklığın özsel
bir hakkıdır bu ve hiçbir kimse tarafından, hiçbir şekilde ve hiçbir sebeple
tahdit edilemez. Şayet, kendisi de, böylesi bir teşebbüste bulunmuyorsa da,
harici hiçbir kimseyi itham edemez ve hiçbir sebebi bahane edemez. İnsan, kendi
şerefini düşüremez. Akıl ve irade sahibi olan insan, özünde varolan ama
sonradan sarf edeceği emek ile de giderebileceği bir şey olan cehaleti bahane
ederek yine özünde mündemiç olan mesuliyet duygusunu anlamsız kılamaz ve başına
gelen şeyler yönünden kendisini suçsuz olarak gösteremez. Masivaya dair ne
varsa okumakla mükellef olan insan okumuyorsa ve nitelik yönünden kendisini
geliştirmiyorsa varolmasının hiçbir anlamı yoktur. Okuyorsa da anlamalı ve
sebep-sonuç bağlantısını analiz edebilmelidir. Yani insanın kader bağlamında
hayat çizgisinde nitelikli olma çabası büyük bir önemi haizdir. Toplumsal bazda
temayüz etmiş bir insan olarak tebeyyün etmek ancak bu şekilde kabildir.
Nitelik nasıl özü ifade ederse, nicelikte gövdeyi ifade eder. Niceliksel
çoğunluk o çoğunlukta nitelik olduğuna dalalet etmez. Zira insan ancak bu
şekilde insan olarak ve kendisi olarak belirir evrende. Niteliğini
belirlemekte, kafasında ki bağımsız akıl ve kalbinde ki özgün duygular
aracılığıyla olur. İnsan, benzerlerinden ancak niteliği sayesinde ayrılır.
Bilakis sayısal bir ifadeden ve istatistiki veriden başka hiçbir anlam ifade
etmez. Niceliksel durum ise tefrik edici bir mahiyeti haiz değildir. Tam aksine
yutucudur, aynılaştırcıdır, farklılıkları budayıcı ve boğucudur. Aynılık ise
farklılığın celladıdır. Çünkü herkesin aynı olduğu yerde hiçbir kimse yoktur.
Sayılır bir nesne olmak, özne olma halini kaybetmek ve sıradanlığın kurbanı
olmak demektir. Eğer insan, nitelikli olarak değilde nicelik olarak ortaya
çıkarsa, ölü bir insan olarak var olur yani yok hükmünde olur. Çünkü ancak
niceliksel bir değer ifade edenler tek kullanımlık bir nesne derekesine
düşmekten kurtulamazlar. Yani insan olarak görülmezler ve değer görmezler.
Misal; izinsiz söz dinleyemezler, dinledikleri sözü anlayamazlar, anlasalar da
ifade edemezler, hür iradeleri ile eyleme yönelemezler, hatta gülemezler,
muhalefet haklarını kullanamazlar, yol haritalarını çizemezler, kendi yollarını
seçemezler ve yollarında özgürce yürüyemezler, bir tercih yapabilecek cesareti
gösteremezler ve hatta kendilerini bile seçemezler ve dahi hatta ve hatta
kaderlerine bile hükmedemezler yani bu türlerin nitelikleri hep başkalarınca
belirlenir ama belirlenen o nitelikle kendilerini kaybederler ve hayat
sahasında kendileri olarak var olamazlar. Bitevi başkalarının ağızlarına
bakarlar, kulakları hep işitecekleri talimatlardadır. Akılları başkalarının
cebindedir böylelerinin. Gövdeleriyle var olsalar da ruhlarıyla başkasıdır
onlar. İnsan, niteliğini muhakkak kendisi belirlemelidir, ki, varoluşunun
mutlak sigortası da budur, bilakis varoluşu muhaldir. Son tahlilde; gerek
birey, gerek toplum, gerek devlet denilen mekanizma, gerek teşkilat olarak
tezahür etmiş bir yapı, gerekse de herhangi bir toplumsal yapı, dahası basit
bir fabrika bile nitelikli insanlardan mahrumsa, ne istiklali olabilir ne de
istikbali, bilakis yaşayan bir ölüden farksızdır. Niteliksiz insanlardan
müteşekkil olan her şey varlık sahasında varlık gösteremezler. Orada hiçbir
değerin, erdemin de tutunması kabil değildir. Orada derinden derine bir çürüme,
kokuşma vardır. Çünkü nitelikli insanlar ne kadar yapıcı, yaratıcı ise;
niteliksiz insanlar o kadar yıkıcı ve yok edicidir. Maalesef yaşadığımız
dünyada nitelik diye bir şeyin esamisi bile okunmamaktadır, nitelik insan
sayısız sonsuz azdır. Bir insanın kafasında ve kalbinde olanı dışarıya
çıkarmasına engel olanlar, çıkardığında ise ona türlü şiddetlere başvuranlar
yahut onun haklarını gaspa yeltenenler, nitelik insanların celladıdırlar.
Dışarıya taşmayan şeyin içeride öldüğünü düşünenler yanılırlar, bilakis o
içeride daha şiddetli şekilde varolur ve bu daha kuvvetli şekilde varlığını
mutlaka ispat edecek yolu açar. Niceliğin zavallı ögeleri olduğumuz için,
niteliğimizi tedricen kaybetmişiz, şimdi debelenip duruyoruz insançocukları
olarak. Kalpte ve beyinde varolan şey asla ölmez, bilakis yaşama daha kuvvetli
şekilde tutunur, o şeylerin kendi kaynaklarında mahrum bırakılması ve dışarıya
taşmalarına müsaade edilmemesi orada yok olacakları anlamına gelmez.