Sevgisizliğin cehenneminde yaşayan tüm benzerlerime ithaf
ediyorum! Seviniz, seviniz, seviniz. Önce kendinizi, sonra hayatı, sonra
insanlığı seviniz. Sevginiz öldüğü vakit, yaşamanın hiçbir kıymeti
kalmayacaktır. Sevgisiz bir dünya cehennemdir. Sevgiyi öldürmeyin, daima diri
tutun. Çünkü sevgiyle var oldunuz, sevgisizlikle yok olmayınız. Sevgiyi ve
sevginin gücünü anlatmaya kelimeler kifayet etmiyor maalesef. Sevgi, ancak
hissedilebilen bir şey; tıpkı sevgisizlik gibi. Tek bir kimseyi dışarıda
bırakmadan herkesi sevmeye ve sevginin cennetine davet ediyorum. Geçelim!
‘’Döktüğünüz varsa doldurun. Ağlattığınız varsa güldürün.
Yıktığınız varsa kaldırın.’’
Hacı
Bektaşi Veli
Mezkûr sözde anlatılmak istenenler neyle ve nasıl realize
edilebilir? Ancak gerçekten yüreklerinde merhamet taşıyanlar ve gerçekten
yürekten sevenler söylenenleri yapabilirler. Merhameti olmayanlar ve sevmeyi
bilmeyenler, doldurmayı, güldürmeyi, kaldırmayı nasıl becersinler? Onların
yapabilecekleri tek şey; dökmek, ağlatmak ve düşürmek olabilir ancak. Her insan
sevgiye layık değildir belki ama sevgiye layık olmayanlar da ancak sevgiyle
iyileştirilebilir. Bilakis sevgisizliğin karanlığında yok olur gider, her
gidenle de insan azalır. Çünkü sevginin gücünün karşısında dayanabilecek ve
durabilecek hiçbir güç yoktur. Sevgisizliğin cehenneminde yaşamayı unutur
insan, boğulur, tükenir tedricen. Beceremiyoruz sevmeyi beceremiyoruz maalesef.
Sevgi, hiç kuşku yok ki, özgürlüğün çocuğudur. Hatta kalpte spontane tebeyyün
ediveren içsel bir duygulanımdır. Ama aynı zamanda yaratıcı bir duygudur da.
Ki, sevildiğimiz için var değil miyiz ve sevdiğimiz için yaşatmaz mıyız hatta
yaşamaya tutunmaz mıyız? Zorla güzellik olmayacağı gibi zoraki sevgi de olmaz.
Sevginin kaynağı kalp olduğu içindir ki oraya baskı sökmez. Kalp eğilmez,
eğilen bedendir hatta beden dikse kalp aktiftir. Elbette böyledir ama sevginin
sahtesi de olmaz. Bir yerde de ciddi bir iştir, laubaliliği kaldırmaz. Sevmenin
de gerekleri vardır ve seviyorsan ona göre seversin. Belki de sebepsizdir sevgi
ama sebeplerle tenkisata uğrar. Sevmeyen sevilmez misal. Nietzsche diyordu ya;
‘’sevilmek istiyorsan, sevmesini bileceksin’’ diye, işte o misal. Yoksa
seviyorum deyipte sevgisiz eylemde bulunamazsın. Sevgi bambaşka bir iksirdir,
diriltir, kaldırır, uyandırır, yaşatır, yaratır. Dilinde sevgi varsa, eyleminin
de temeli olmalı o sevgi. Çiçekleri seviyorsan suyunu vereceksin. Kuşları
seviyorsan dilini koparmayacaksın. İnsanları seviyorsan zulmetmeyeceksin. Seviyorum
deyipte bunları yapıyorsan alçakların en alçağısın. Çünkü seven biri bunları
yapmaz, yapamaz, ölür yine yapmaz. Çiçeği sulamıyorsan çiçeği sevdiğini, dilini
koparıyorsan kuşları sevdiğini, zulmediyorsan insanları sevdiğini iddia
edemezsin. Yani tüm mezkûr eylemleri bir iddian varsa yapacaksın. Eylemin yoksa
iddia da bulunmayacaksın. Zira iddianla sınanacaksın. Sevmiyorsan zaten
yapacağın bir şey de olmaz, olmayınca da diyecek söz bulunamaz. Seven sevdiğini
yaşatır, geliştirir, büyütür, yüceltir. Bunları yapmıyorsan sevgi diye bir
duyguyu da taşımıyorsundur. Öldürüyor, daraltıyor, küçültüyor ve alçaltıyorsan
sevmiyorsundur, buna rağmen sevdiğini iddia ediyorsan da ya sevgiyi
bilmiyorsundur yahut sahtekârsındır. Biz mesela; Tanrı’yı sevdiğimizi söyleriz.
Peki, sevgimizi göstermek için yaptığımız nedir? Çendan yarattığını seviyor
muyuz? Seviyorsak ispatı nedir? Keza, Peygamberi sevdiğimizi söyleriz, madem
seviyoruz, namusluca eyleme geçirdiğimiz tek bir sözünü söyleyebilir miyiz ve
sevgimizi ispat edebilir miyiz? Tiksiniyorum mürailikten. Hakeza; bazı büyük
insanları sevdiğimizi söyleriz. Peki, bu sevgimizin hücceti nedir? Mesela;
Bilge Kral diye andığımız Aliya İzzetbegoviç’in hangi sözünü eyleme
dönüştürüyoruz? İslami tandanslı bir aydının dediği gibi; ekranlardan Bilge
Kral edebiyatını yapmayı ve insanlara onu sevdiğimizi gösterip oradan rant elde
etmeyi severiz ama onu anlamaya matuf çabamız hiç yoktur diyordu. Yalan mı?
Keza her yıl Cemil Meriç ve Nurettin Topçu gibi aydınları tahattur eyleriz.
Peki, bunların hangi sözlerine kulak verdik ve o sözler minvalinde yapılması
gereken bir şey varsa yaptık? Hayır, münhasıran isimleriyle cisimleri ele
geçirmeyi tahayyül ettik yoksa onların sözleri bize ağır gelirdi zira. Benzer
eylemlere yani söz ve eylem temelinde ki paradoksa tüm cephelerde, her
fraksiyonun bünyesinde şahitlik etmekteyiz maalesef. Sevdiğin için yapman
gerekenleri yapmıyorsun, nasıl bir sevgidir o sevgi? Biz maalesef insanları
değil çıkarlarımızı seviyoruz ama insanlara kendilerini sevdiğimizi söyleyip
aldatıyoruz ve çıkarlarımıza mülaki olmakta onları aracı kılıyoruz yani onları
harcayarak çıkar çarklarımızı döndürüyoruz. Peki, niçin söylediklerini idrak
etmek istemeyiz hatta bu aydınların söylediklerini toplumsal düzlemde aşikâr
eyleyenlere niçin düşman oluruz? Sevilene acı çektirilmez, zulmedilmez,
sevilenin varlığı yok sayılmaz. Bir insanın sağlığını umursamıyorsan, acı
içinde yaşamasını umursamıyorsan, mutluluğunu umursamıyorsan, emeğini gasp
ediyorsan, hakkına tasallut ediyorsan onu sevdiğini söyleyemezsin, söylüyorsan
da ya münafıksındır ya da müraisindir. Bugün maalesef sevgi maskeli nefret
çukurunda yaşıyoruz dünya ölçeğinde. Belki bunun farkında değiliz ama yaşamımız
bunun canlı resmidir. Sevgi başka bir şeydir, bambaşka bir şeydir. Sevgi
yaşatır ya yaşatır, yaratır sevgi. Ölü birini diri birine döndürür. Sevgi
anlatılmaz yaşanır. Hissedersin sevgiyi, görmezsin, bilmezsin, duymazsın.
Sevgiyi hissettiğin vakit canlanırsın, dirilirsin, için heyecan ve coşkuyla
dolar. Sen beni sevmeyeceksin ama benim seni sevmemi bekleyeceksin. Sen kimsin
ben kimim? Sen efendi ben köle miyim? Sen ağa ben maraba mıyım? Sen Tanrı ben
kul muyum? Beni mankurt mu sandın? Kör, sağır, dilsiz mi sandın? Onursuz,
izzetsiz, şerefsiz mi sandın? Kapında bekleyen köpek gibi mi görüyorsun yoksa? Hayır,
ey zavallı mahlûk, sevilmek istiyorsan sevmesini bileceksin ve sevdiğini
insanca göstereceksin. Herkesin aynı olmadığını bileceksin ve herkesin kuzu
gibi büyütülmediğini ve koyun gibi güdülemeyeceğini anlayacaksın. Sevginin
bedelini ödeyeceksin ki, karşılığını bihakkın alabilesin. Kimileri umursamaz ve
yaşar gider yaşamak nedir bilmeden, kimileri de aldırma gönül boşver gitsin
demez, diyemez ve hak ettiği onurlu yaşamı almak için amansızca verir
kavgasını, bunu kazıyacaksın kalın kafana ey insan görünümlü yaratık! Dünyamızı
maalesef cehenneme çevirdiler, toprağı kazıp içine sevgiyi gömdüler, üzerini de
betonla örttüler, şimdi kin çiçekleri boy vermekte toprağımızda. Bitevi,
yüreklerine, birbirlerine karşı düşmanlık zerk edilen insanlar sevgiyi ne
bilsinler, nasıl yaşasınlar?