Başka düşüncelere kulaklarını
tıkayanlar, başkalarının varlığına gözlerini kapayanlar, başkalarının acılarına
vicdanlarını örtenler, başkalarının hastalıklarının tedavisine akıllarını
kullanmayanlar, başkaları düştüğünde el uzatmayanlar, başkaları savaşırken güç
sevkiyatı yapmayanlar sıra kendilerine geldiğinde ve aynısıyla muamele
gördüklerinde suskuya teslim olmak zorundadırlar. Çünkü bir parçan yaralı iken
sen zevk-i sefa içerisinde dem sürüyorsan, gün gelip sen yaralanınca
başkalarının aynı şekilde davranmalarına ses edemezsin. Zira eden bulur ve
mutlaka bulacaktır. Kanun böyledir, naparsın! İşte bu hareket tarzı bizleri
ayırmaktadır ve bizleri yönlendirenlerdir bunu zımnen kotaranlardır. Bizleri
birbirimizin üzerine salarak, birbirimizle arbedeye tutuşturarak, kendileri
gönüllerince çalıp oynamaktadırlar. Karşılarımıza dikildiklerinde kallavi
nutuklar irad etmeleri aldatmacadan ibarettir. Öyleyse bizler gerçekçi
eylemlere bakmalıyız, süslü nutuklara kanmamalıyız. Eğer ki mücadele verildiği
söyleniyor ama bir kazanım elde edilmiyorsa mutlaka sorup sorgulamalıyız, zira
arka tarafta iyi gitmeyen şeyler vardır bizden gizlenen. Kanlarımız,
terlerimiz, yaşlarımız ve emeklerimiz üzerinden servet üretenlere böylesi rezil
bir kazanımı kendi ellerimizle sunmamalıyız. Sömürenler nasıl birleşik güç
olmayı bir şekilde kotarıyorlarsa, bizler de ezilenler olarak birleşik güç
olabilir ve birleşik gücümüzle onların tenekeden saltanatlarını sarsabilir,
egemenliklerini sallayabiliriz. Bizim kaybedeceğimiz bir şeyimiz yoktur ama
onlar kaybetmekten korkacakları kadar çok şey kazanmışlardır ve bunu da bizim
emeklerimiz sayesinde yapmışlardır. Ama ne acıdır ki; korkan biziz, birbirine
düşen biziz, kaybeden biziz! Utanç verici değil mi lütfen? Allah diyordu;
‘’onlar dışarıdan bakınca odun kütükleri gibidirler, görkemlidirler, ama içleri
boştur.’’ Yani zevahir bizi aldatmamalıdır. Biz hep dışarıya bakıyoruz, içeriyi
ıskalıyoruz, oysa merhamet içeridedir, zekâ içeridedir, asalet ve haysiyet ve
necabet içeridedir, namus ve şeref içeridedir, hülasa; insanlık içeridedir
yani. Niçin dışarıya aldanıyoruz? Bizim karşımızdakiler hep dışarılarıyla
övünenler ve bizlerin gözlerimizi dışarılarıyla boyayıp bizleri kandıranlardır.
Bizlerde maalesef bu8 tezgâha geliyoruz, öze bakmıyoruz, gövdeye bakıyoruz ve
ona göre kendimizi konumlandırıyoruz. Bunun zehir gibi acısını da çekiyoruz ama
akıllanmıyoruz, çünkü gerçekten biraz ahmağız. Artık bırakalım şu kalıpçılığı
lütfen, biraz da malzemenin ruhuna bakalım. Yoksa kalıpların altında kalıp
geberip gidecez.
EKSTRA NOT:
Bendenizi de Tanrı halk etti ve
bendeniz de bir insanım doğru mu? Yoksa yalan mı? Benim de bir canım var doğru
mu? Yoksa yalan mı? Benim de bir gövdem, bir aklım ve kalbim var doğru mu?
Yoksa yalan mı? Benim de bir nefsim, arzularım, duygularım, düşüncelerim,
isteklerim var doğru mu? Yoksa yalan mı? Bu vatan benim de vatanım doğru mu?
Yoksa yalan mı? Bu devlet benim de devletim doğru mu? Yoksa yalan mı? Bendeniz
de bu milletin bir ferdi ve bu dinin müntesibiyim doğru mu? Yoksa yalan mı?
Peki, şeyhlerin, politikacıların, komprador burjuvazinin, mafyaların, sözde
aydınların, sözde âlimlerin, medya patronlarının ve köşe verdikleri sözde
yazarların, artistlerin benden ne farkları var? Bunların canı can da benim ki
değil mi? Bunların canı değerli de benim ki değersiz mi? Ne yani herkesin olan
devletin yine herkesin olan hazinesi münhasıran bunların istedikleri gibi
yaşamaları için mi var ve münhasıran bunların inhisarların da mı? Bunlar,
herkese ait olan hazineyi diledikleri gibi kullanabilirler, keyiflerince tasarrufta
bulunabilirler, kendilerine istedikleri kadar pay alabilirler ama bendeniz
öylece bakabilirim ancak öyle mi? Devlet herkesinse ve herkes için varsa,
hazine de herkesin payı mahfuzsa, o vakit benim de o devlette söz hakkım ve o
hazine de payım vardır ve olmalıdır ve bendeniz bana düşen payımı istemeyi
kendime hak bilirim ve istemekte de tereddüt etmem, istediğimde de bu
dilencilik yahut ihanet olmaz herhalde değil mi? Öyleyse gelelim sadede ve
dökelim yüreğimizi, aklımızın gösterdiği yönde; bendeniz de ballı maaşlı
yönetim kurulu üyeliği istiyorum kardeşim. Yapamazsam kellem kesilsin diyorum.
Hz. Ömer’in adaletiyle, Hz. Alinin cesaretiyle, Hz. Osman’ın hayâsıyla, Hz.
Ebubekir’in cömertliğiyle hareket etmezsem ve başında bulunduğum kurumu
yükseltmezsem insan evladı değilim ve cümle âlem halk meydanında yüzüme
tükürsün, kifayet etmezse darağacında sallandırılayım. Hazır aradığınız bir
şeyler ya da birileri varsa. İşte size aramakta olduğunuz şey ya da kişi. Yoksa
aramıyor musunuz? Arıyoruz diye öylesine mi söylüyordunuz? Göz boyamadan ibaret
miydi ve kof muydu nutuklar? Arıyorsanız işte buradayım ve tıpkı Ömer, Ali,
Osman, Ebubekir gibi yapmazsam namerdim. Midesine devletin yahut herhangi bir
kulun bir kuruşu girmemiş birisi olarak, yine aynı şekilde yaşamaya ve vazifemi
ifa etmeye devam ederim. Kötü mü olur? Devlet kazanır, yoksa devletin
kazanmasını istemiyor musunuz? Devletin malı hazır denizken, ona istediği
büyüklükte kepçe sallamayan ve deniz varken küpünü doldurmayan muteber insan
değildir mi diyorsunuz? Yani bakmayın doğru ve dürüst insanların hep
övüldüğüne, haddizatında zımnen övülen yanlış ve dürüst olmayanlar mı
diyorsunuz? Zaten amansız bir devletçi ve cumhuriyetçi olarak devletimin gücüne
güç katarım, cumhuriyeti herkesin cumhuriyeti yaparım. Eee o vakit bekliyorum
bendeniz de, çendan, ballısından bir iki tane, lütfen, zira hakkımdır. Hakkım
haram olsun mu diyeyim yoksa? Bendeniz böyleyim napayım, bildiğiniz insanlardan
değilim, olamadım bir türlü. Keşke olsaydım, isterdim olmayı ama olmadı napalım.
Rahatsız mı ediyorum, öleyim mi? Gerçekler rahatsız edicidir! Her nefiste ölümü
tadıcıdır!
BAYRAMLARINI KUTLUYORUM
İlk evvelde;
TANIDIĞI VE TANIYACAĞI HER BİR İNSANI,
başkalarına sormaya, başkalarından öğrenmeye ve başkalarının tanıtmalarına
ihtiyaç duymadan bizatihi KENDİ AKLIYLA VE KALBİYLE tanıyanların, dostluğunu da
düşmanlığını da bu temele göre belirleyenlerin YANİ başkalarının aklıyla ve
kalbiyle insanları tanımayanların ve dostluklarını ve düşmanlıklarını
başkalarının duygularına ve düşüncelerine göre belirlemeyenlerin
Sonra da:
Bahanesiz İNSAN olmaya çalışanların
Bahanesiz İNSAN olabilmeyi
başaranların
Bahanesiz İNSAN olarak ölmeye layık
olanların
İNSAN’dan ötesini teferruat olarak
görenlerin
Görüntüsüyle değil ÖZÜYLE insan
olanların
Sözüyle değil EYLEMİYLE insan
olanların
İlk ve tek kimliği İNSAN olanların
İNSAN kimliği ile gurur duyanların
İNSANLIK ONURU temelinde yaşayanların
İNSANLIK ONURUNU koruyanların
İNSAN ONURUNA yaraşır yaşam için
savaşanların
Her kişiyi, her şeyi acımasızca SORGULAYANLARIN
Her kişiye her SORUYU pervasızca
soranların
Canlı ve cansız tüm varlık âleminin
varolma hakkına saygı duyanların
Canı kutsal bilenlerin
Cana kıyanları affetmeyenlerin
Dışındaki kompradorla savaşa
başlamadan önce içindeki kompradoru yenenlerin
TERİ, YAŞI, KANI, EMEĞİ
sömürmeyenlerin ve sömürttürmeyenlerin
Emeği gasp edenlerin yanında değil
emeğin sahibi olanların yanında saf tutanların
Emeği gasp eden sömürgecileri ve
işbirlikçilerini hoş görmeyenlerin
Kul hakkı yemekten ödü patlayanların
Midesine bir gram haram girmemiş
olanların
Çalışanın ücretini ALNININ TERİ
KURUMADAN hakkıyla verenlerin
Açlar varken tok yatmayanların
TEK BAŞINA tok ve mutlu olmayı
reddedenlerin
ŞEREFLİ varoldukları gibi şerefli
yaşayanların
Hiçbir insanın şerefini düşürme
alçaklığına düşmeyenlerin
EMROLUNDUKLARI gibi dosdoğru olanların
Dosdoğru olanlara düşman olmayanların
İnatla gerçeğin peşine düşenlerin
Gerçeği aramaktan hiç vazgeçmeyenlerin
Gerçeğin ortaya çıkmasından
korkmayanların
Gerçeğe ihanet etmeyenlerin
Gerçeği tahrif ve tahrip yoluyla
örtmeyenlerin
Gerçeklerin üstüne örtülen örtüleri
kaldırmakta inat edenlerin
Gerçeğe ulaştığı vakit, korkusuzca,
hesapsızca ve umarsızca ortaya koyanların
Tek hakikat benim ve bana ait olan şey
tek hakikattir demeyenlerin
Dünya umuru için insanları harcayacak
kadar aşağılık olmayanların
Suçluyu suçsuz, suçsuzu suçlu
saymayanların
Suçsuzu suçlu gösterip buradan çıkar
elde etmeye çalışmayanların
Hesapsız umarsız güven verenlerin
İftira atmaktan ödü patlayanların
Yalanların karanlığına inat hakikatin
aydınlığında yaşamayı seçenlerin
İnsanları uyuşturmayanların,
uyutmayanların, aldatmayanların
Adil, ahlaklı, vicdanlı, merhametli
olanların
Ahlakı çiğnemeyenlerin
Adaletten hiçbir sebeple taviz
vermeyenlerin
Düşmanına da adil olabilenlerin
Kendisi için istediğini başkası içinde
isteyebilenlerin
Kendisine yapılmasını istemediğini
başkasına da yapmayanların
Dinim var diye ahlaklı olmayı
reddetmeyenlerin
İftira etmeyenlerin, kin
gütmeyenlerin, tefrika yaratmayanların
Düşmanlaştıranlara inat kardeş
olanların
Kompleksli ve kıskanç olmayanların
Kurgusal yaşamlarla gerçek yaşamları
katletmeyenlerin
Gerçek insanı kurgu insana tercih
etmeyenlerin
Tanrı’dan korktuğu için kuldan
korkmayanların
Kula kulluk etmeyenlerin
Köleliği reddedenlerin
Koyun gibi sürüleşmeyenlerin ve
güdülmeyenlerin
Efendi bulmayı da, efendi olmayı da
reddedenlerin
Harama ve kul hakkına behemehâl el
uzatmayanların
Dalkavuk, düzenbaz, şarlatan, mürai,
müfteri, münafık, münkir, müşrik olmayanların
Yetimin hakkını yiyecek kadar
alçalmayanların
Doğayı katletmeyenlerin, bilakis
doğaya canı pahasına sahip çıkanların
Doğayı katleden rantiyecilerin
yüzlerine tükürenlerin
Kamu malını dilediği gibi peşkeş
çekecek kadar alçalmayanların
Kamu malını kendi öz malı gibi görüp
umarsızca yiyip içmeyenlerin
Kamu malını rahatça yiyenlerin pislik
suratlarına tükürmekten imtina etmeyenlerin
Fazla alıp eksik vermeyenlerin
Rüşvet, torpil pisliğine
bulaşmayanların
Ehliyete, liyakate sonsuz değer
verenlerin
Yüreklerinde kutsal kinler biriktirenlerin
Güçlüye kedi, güçsüze aslan
kesilmeyenlerin
Güçsüz karşısında mütekebbir olacak
kadar tiksindirici olmayanların
Zalim karşısında eğilmeyenlerin
Zalimleri övecek kadar alçalmayanların
Namuslu, samimi, dürüst olanların
Yalancı, riyakâr, sahtekâr olmayanların
Benden değil diye başkalarının hakkını
yemeyi kendilerine hak görmeyenlerin
Karakterli, şerefli, haysiyetli,
hissiyatlı, hassasiyetli, mesuliyetli olanların
Şahsiyet sahibi olanların
Değerleri yozlaştırmayanların
Kötülüklere bulaşmayanların
İyilikten vazgeçmeyenlerin
Karşılıksız sevenlerin
Zulme sessiz kalmayanların
Zalimler karşısında lâl olmayanların
Zalim karşısında hakkı insanca
haykıranların
Haksızlık karşısında susan dilsiz
şeytan olmayı reddedenlerin
Allah ile aldatmayanların
Kimlik ile aldatmayanların
Kuvvetlinin değil haklının yanında
duranların
Menfaatler uğruna yapılan
haksızlıkları görmeyecek kadar alçalmayanların
Faşist Emperyalizmle şereflice kavga
edenlerin
Dar kafalı ve sekter bir faşist
empolmayanların
Faşizmden ve emperyalizmden nefret
edenlerin
Büyük İnsanlık Devrimi yolunda
yürüyenlerin
Her türlü otoriteyi reddedenlerin
Devleti tanrılaştırıp sorgusuz sualsiz
boyun eğmeyenlerin
Paylaşmaktan kaçmayanların
Okumaktan gocunmayanların
Düşünmekten korkmayanların
Gerçeğe ulaşmak için her şeyden şüphe
edenlerin
Özgürlük uğruna onurluca dövüşenlerin
Fikrin namusuna sadık kalanların
Kuvvetle değil fikirle dövüşenlerin
Her şeyi okuyanların
Her şeyi sorgulayanların
Her soruyu soranların
Okuduklarını anlayanların
Anladıklarını kavrayanların
Kavradıklarını uygulayanların
Eylemsiz konuşanlardan tiksinenlerin
Söylediğini eyleyenlerin
Ucuz polemiklere ve sahte nutuklara
kanmayanların
İnsanlığın acılarına ortak olanların
Yaşamak sevincini öldürmeyenlerin
Yaşamak sevincini öldürenlerden
tiksinenlerin
Çocukların gülmesine ömür adayabilecek
olanların
İnsanları öldürmek için değil yaşatmak
için yaşayanların
Putları olmayanların
Hiçbir şeyi putlaştırmayanların
Aklını kiraya vermeyenlerin
Aklıyla alay ettirmeyenlerin
Özgürlük için dövüşenlerin
Halka ait olanı kendine ait
kılmayanların
Her olaya bazen tersten bakmayı
becerenlerin
Madalyonun iki yüzüne de
bakabilenlerin
Aldatanlardan ve aldananlardan
tiksinenlerin
Asla aldanmayanların ve
aldatmayanların
Hiçbir olguyla aldanmayanların
Esaretten tiksinenlerin
Fikrinin yobazı olmayanların
Aklını verip cehaleti satın
almayanların
Cahilden ve cehaletten tiksinenlerin,
iğrenenlerin
Acılarını ucuza satmayanların
Vicdanlarına ellerini koyabilenlerin
Kula kulluk etmeyenlerin
Kul karşısında eğilmeyenlerin
Köleliği reddedenlerin
İnsana sadece insan olduğu için saygı
duyanların, değer verenlerin
Suçsuz birini çıkar için suçlu
görmeyenlerin
Gammazdan ve jurnalden haya edenlerin
Gammaz ve jurnal yapacak kadar
alçalmayanların
Kendi hikâyelerini yazanların
Kendi şarkılarını söyleyenlerin
Dostluğa sadakatli kalanların
Dostunu hiçbir sebeple satmayanların
İyi günde de kötü günde de dostunu
yalnız bırakmayanların
Dostluğu lafta bırakıp düşünmeyenlerin
Sahte dostluk serenatları terennüm
etmeyenlerin
Dostluğu eylemiyle gösterenlerin
Dürüstlükten ayrılmayanların
Cehaletle savaşanların
Bağnazlıkla, her nev’inden yobazlıkla,
sekterlikle mücadele içinde olanların
Aydınlığın değerini bilenlerin
Aklın ve bilimin ışığında yürüyenlerin
Kendi akıllarını kullanmaya cüret
edebilenlerin
Aydınlığa bir ömür adayabilecek
olanların
Barışın ve kardeşliğin değerini
bilenlerin
Hürriyetin, özgürlüğün, eşitliğin ve
bağımsızlığın şarkısını terennüm edenlerin
Kendi kaderlerini çizme iradesi
gösterenlerin
Kendi ihtiyarlarını özgürce
kullanabilenlerin
Kendi iradelerine sahip çıkanların
Kendi tercihlerini yapabilenlerin
İradelerine ipotek koydurmayanların
Düşenleri kaldıranların
Düşlerinin peşinden koşanların
Düş kurdurabilecek olanlara sahip
çıkanların ve onların izinden gidenlerin
Hakları yenilenlere haklarını iade
edenlerin
Hiçbir yere ait olmayanların
Sadece insanlığa ait olanların
Hürriyete ve bağımsızlığa âşık
olanların
Özgürce yaşamaya sevdalı olanların
Yüreklerinde soylu bir isyan
taşıyanların
Kalpten sevenlerin
Ezilenlerin tarafında durma onurunu
gösterenlerin
İnsana insan olduğu için değer
verenlerin
İnsan olanların
İnsan kalanların
İnsanca yaşamak uğrunda direnenlerin
Büyük insanlığa sevdalı olanların
Büyük İnsanlık Devrimi yolunda
savaşanların
Gerçek bayramın Devrim Günü olduğuna
inananların
Ve büyük bir İNSANLIK DEVRİMİ rüyasını
görenlerin ve bu kutsal rüyanın izini takip edenlerin
BAYRAMLARINI; tüm kalbimle, derin
bilincimle, sonsuz içtenliğimle, engin samimiyetimle, saf benliğimle, olanca
ciddiyetimle, büyük insanlığın sınırsız coşkusuyla kutluyorum. Çünkü
BAYRAMLARININ kutlanmasını gerçekten hak edenler bunlardır. Çendan vicdanım ve
aklım böyle inanıyor ve inandığını haykırıyor. Vesselam.