İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...141...

Özgür DENİZ - 15.05.2021

Yıkıp yapmayan, yapıp yıkmayan ve sürekli daha mükemmele ulaşma arzusu taşımayan ve bu yönde bir çaba içinde olmayan donar kalır ve karanlığı aydınlatamaz, görkemli bir yarın inşa edemez. İnsanlık onuruna seza yaşama kavuşamaz. Çünkü hayat değişimden ibarettir. Değişmeyen ölür. Aynı suyla birden fazla yıkanmak kabil değildir. Hayatta her şey zıttıyla kaimdir ve zıtlar çatışarak varlıklarını sürdürür, keza değişimin de öncüsü olurlar. Elbette bu çatışma birbirini vurma ve aynı hedefe kilitlenmekten geri durma anlamında değildir. Hedeflerde birliktelik varsa ve niyetlerimiz hedefe varmaksa, birlikte el ele vererek o hedeflere niye birlikte varılmasın ama kuşkusuz düşüncelerde farklılık olabilir ve düşüncelerin tezatlığı daha güzel bir dünyaya erişmek için vesile kılınabilir. Çünkü hepimiz değişerek güçlü bir çözüme kavuşacağız. Biz değişmeden duralım ama karşımızdakiler sürekli değişsinler demek doğanın yasalarına mugayirdir ve birliğin düşmanı bir bakış açısıdır. Hayatta hiçbir şey donuk değildir, süreğendir, süreklilik arz eder. Bir bitiş yeni bir başlangıcın, yeni bir başlangıç bir bitişin işaretidir. Şeyler arasında kopmaz bir bağ vardır, görsekte görmesekte, algılasakta algılamasakta, hissetsekte hissetmesekte bu gerçek değişmez. Nasıl insanlar birbiriyle ilintili iseler, nasıl ülkeler birbiriyle ilintili iseler, şeyler de aynı şekilde birbirleriyle ilintilidirler. Hiçbir şey diğerinden mutlak bağımsız olamaz. Bu temel yasalara göre kabil değildir. Çünkü evren bir bütündür ve evrende tahakkuk eden bir olay mutlaka diğer bir olayı etkiler ya da tetikler yahut güçlendirir. Bunun idrakinde olmamız daha mükemmele ulaşmamız için olmazsa olmaz önkoşuldur. Bilakis yerimizde sayarız, birbirimizin dibini oyarız, birbirimizin çığlıklarını duyarız, kendi kanımızla doyarız! Lütfen layık olduğunuz yaşamı arayın, bulun ve alın. Kendinize sefil bir yaşamı layık görmeyin, çünkü siz böylesi bir yaşama layık değilsiniz, siz onurlu bir yaşama layıksınız.

 

EKSTRA NOT:

 

Bendeniz, Özgür DENİZ, kendi adıma konuşuyorum, bu kutsal toprakların çocuğuyum. Bu topraklarda dünyaya doğdum, büyüdüm, çalıştım, doydum, güldüm, oynadım, ağladım, hüzünlendim, acıyı ve sevinci yaşadım ve nasibimde varsa yine bu topraklarda hayata veda edeceğim. Tarihimle, kimliğimle, dinimle, değerlerimle, vahşi ve katil Siyonist’in hükmettiği, yön verdiği, politikasını belirlediği, kaderini tayin ettiği Batı’ının çocuklarından daha onurlu ve şerefliyim, daha sağlıklıyım, daha insanım. Bilinmesini istedim. Vicdanım böyle buyurdu. Suçlu muyum? Karar vicdanların! Gerçeği söylemek suç mudur gerçekten? Benim yaşayamadığım topraklarda üstelikte beni hakir görerek Batı’nın çocukları yaşayacaklar öyle mi? Yazıklar olsun! Ruhumdaki sızıyı, şerefim, onurum, namusum, değerlerim üzerine yemin ederim ki tarif edemem, tarif edecek kelime bulamam çünkü. Nasıl acıyor, sızlıyor ruhum, yüreğim, vicdanım, aklım.

Tarih: 15.05.2021 Okunma: 320

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?