GARİPLER...

Özgür DENİZ - 23.05.2021

‘’Yakarsa bu dünyayı, garipler yakar!’’

 

Bu dünya mülkü, tüm dünya insanlarını tok kılmaya ve mutlu etmeye kifayet eder ama birilerince, herkesin hakkına çöküldüğü için ve üstüne çökülen mülk münhasıran birkaç kişi arasında dönüp duran bir devlet olduğu için maalesef birilerinin mutlu olmasına, lüks ve şatafat içinde yaşamasına ama milyonlarca, milyarlarca insanın ise sefalet, açlık ve acılar içinde yok olup gitmesine sebep olmaktadır. Tüm insanlık haklarından mahrum olarak, yaşamaya geldikleri dünyadan yaşayamadan hatta yaşamak nedir bilmeden ayrılıp gitmektedirler milyonlarca, milyarlarca insanlar. Böyle bir dünya ve bu dünyayı hiçbir şey yokmuş gibi izleyen insan olamaz ya, yemin ederim olamaz. İnsanlığın ortak kaynakları bile isteye yağmalanmaktadır, herkese ait olan her şeye metazori el konulmaktadır ve her şey birkaç kişinin inhisarına teslim edilmektedir. Bu da politika sayesinde kotarılmaktadır. Bu durumda, insanlığı elim bir sefalete itmektedir. O sefaletin ortaya çıkardığı sefil hayatlar da yine ve yeniden kazanç kapısı olmaktadır birilerine namussuzca, arsızca, zira her şeyin ana konusu o sefaletin yarattığı ortamda yeşeren sefil hayatlar olmaktadır. Herkes sefil hayatları gündem yapmaktadır ama o sefil hayatların nedenini asla sorgulamamaktadır, çünkü sorguladığı zaman sefaleti yaratan ortamın ucundan tutanlardan biri olanında kendisi olduğunu görecektir. Zira o sefil hayatların baş amili kapitalizm ise, o kapitalizmi egemen kılanlar da bizleri de o yüzden. Hayır, böylesi bir dünyayı kabul edemem ve dünyayı bu hale getirenlere ve getirenlere müzahir olanlara insan nazarıyla bakamam. Çünkü insan dediğinde birazcıkta olsa onur olur ya. Bunu yaparsam insan olamam, kendime insan demekten utanırım. Bir vicdanım var benim, o vicdanın sesine kulaklarımı kapatamam, gariplerin varlığını yok sayamam, garip gördüğüm zaman yüzümü dönüp gidemem umarsızca, yüreğimin bir yerinde onu da götürürüm gittiğim yere ve onu unutamam. Böylesi bir dünya muvacehesinde münhasıran kendimi düşünemem, dünyayı ve insanlığı bu hale getirenlere müzahir olamam ve onların huzur içinde, görkemli bir hayat yaşamalarına sözlerimi ve mevcudiyetimi aracı kılamam. Hiçbir kutsal olguyla, kimlikle uyutulmama müsaade edemem. Küçük hesaplar peşinde koşamam, çıkarlarım içinde başkalarının pisliklerini örtemem. Bunları yaparsam şayet gariplere ihanet ettiğimi hissederim ve kahrolurum o zaman. Gariplerin haklarının başkalarının mutluluk ve lüks yaşam kaynağı olmasını görmeye dayanamam. Bu dünyaya köpek gibi, domuz gibi yaşamaya gelmedim, bu dünyaya insanca yaşamaya ve insanlığı yaşatmaya geldim. Birilerinin haklarına çöküp, ordan kendime mutluluk damıtıp, başkalarının hayatlarını zehir etmeye gelmedim. Neredesiniz ey namuslu insanlar, ruy-i zemin üzerinde dem süren âlimler, şeyhler, politikacılar, aydınlar, bilim adamları, gazeteciler, neredesiniz, neyin peşinde koşarsınız, nedir bu suskunluğunuzun sebebi, kimden ve neyden korkuyorsunuz, doymadınız mı hala dünya malına, niçin varsınız ve yaşıyorsunuz bu dünyada, duymuyor musunuz gariplerin çığlıklarını? İnsan evladı iseniz ve zerre onurunuz varsa niçin kendinizi suskuya teslim ediyorsunuz, suskuya boyun eğiyorsunuz, niçin çıkıp gerçekleri olduğu gibi haykırmıyorsunuz? Girişte ki söz galiba bir şarkı sözüydü. Ama emin olun ki ve yemin olsun ki çok doğru bir söz. Acının, gülümsemeyi unutmuş yüzlerinde donup kaldığı gariplerin sessiz çığlıkları var ya, arş-ı alayı titretmektedir yemin olsun ki. Ey zalimler, vicdansızlar, ahlaksızlar, namussuzlar, soysuzlar! Yemin olsun ki, yarattığınız bu dünya sizlere cehennem olacak ve o gariplerin yaktığı ateşlerde yanacaksınız. Onları düşünmeden, onların hayatlarını düzeltmeyi düşlemeden ve bitevi çıkarlarınızın peşinde koşarak yaşadığınız her anınız zehir olacak. Ve o sessizlikten bir ok gibi fırlayan ahlar var ya hiçbir engel tanımadan ulaşır ulaşacağı yere ve ne zaman, nasıl düşeceğini asla kestiremezsiniz. Ne kadar da görmeseniz de, bilmeseniz de, yok saysanız da bu dünyada çok garip insan var. Kendi pislikleriniz içinde kaybolup gittiğiniz ve haram servetler içinde yüzdüğünüz için kafanızı kaldırıp etrafınıza bakmaya tenezzül bile etmiyorsunuz. Yemin ederim çok garip insan var ve üstelik o gariplerdir ki, yaşadıklarıyla birilerinin gelir kapısı olmaktadırlar yani yaşamamaktadırlar ama yaşatmaktadırlar. Herkes o gariplerin üzerinde yükselmekte ve lüks hayat yaşamaktadır. Her şeyin malzemesi yapılmaktadır o gariplerin acı hayatları ve o hayatlar kullanılarak oradan bile kazanmaktadırlar melek yüzlü zalimler. Görüntüye inanmıyorum kardeşim, görünüşü insan olanların da insan olduklarını düşünmüyorum. Düşünmüyorum kardeşim bu dünyada insan kaldığını. Bu dünya vahşi hayvanların dünyası olmuş. Bu dünya bir parça kemik peşinde koşanların ve koşarken de tüm ilkelerini, değerlerini çiğneyenlerin hatta insan olduklarını unutanların dünyası olmuş. İnsan olan, insanlık için dövüşür, garipler için dövüşür, haksızlıklar karşısında isyan eder, suskuya teslim olmaz, kötülüğe teslim olmaz, kötülerin kanlı değirmenlerine su taşımaz. Bitevi kendini düşünmez ve kendisi için çalışmaz, kazanmak için başkalarına köpeklik yapmaz. İnsafsız, merhametsiz, zalim, alçak, soysuz, insan görünümlü mahlûkların dünyası olmuş bu dünya. Bence insanı insan yapan vicdanıdır, merhametidir, insafıdır, izanıdır. Garipler sayesinde yaşayanlar bile haddizatında onları yaşatmayan dünyanın kanlı değirmenine su taşımaktadırlar. Böylesi bir dünyada nasıl olunur da sessiz kalınabilinir, çıkar peşinde koşulabilinir, lüks ve şatafat içerisinde utanmadan yaşanılabilinir? Böyle yapılarak nasıl insan olunabilinir? Göstermelik sözlerle, anlamsız eylemlerle savunuyormuş gibi görüntü verenler de gerçekte onları yine garipliğe terk etmektedirler. Çünkü gariplerin hayatlarını gerçekten hayat kılabilecek eylemler değildir yaptıkları, münhasıran onlar üzerinden kendilerine kazandıracak eylemlerdir, samimiyetsiz, ciddiyetsiz ve riyakâr eylemler. Üstelik onları böylesi bir hayata mahkûm eden dünya düzenini sorgulamamaktadırlar. Savrulup gidiyorlar acımasız çile fırtınalarıyla garipler, yaşamaya geldikleri dünyadan yaşamak nedir bilmeden, nasıl yaşanılır anlamadan. Niye görmüyoruz o hayatları, niye duymuyoruz sessiz çığlıkları? O hayatların hesabı sorulmayacak mı bizden? Kendi çıkarlarımızın, kirli hesaplarımızın peşinden koşarken, dünya malına çökmek için kahpece kavgalar verirken, o hayatlara nasıl oluyor da duyarsız kalabiliyoruz? Ey dünya devletleri ve insanlık! Neredesiniz? Niçin o garipleri bulup, sarıp, sarmalayıp, kucaklamıyorsunuz, korumuyorsunuz? Gariplerin haklarını çalanların çaldıklarını çalanlardan alıp sahiplerine teslim etmiyorsunuz? Siz asıl onların devletleri olmalı değil misiniz? Siz hep kodaman köpeklerin mi devleti olacaksınız, onları mı koruyacaksınız? Onlar zaten kendilerini korumuyorlar mı, servet içinde yüzmüyorlar mı? Tümünüzün kirli ve kanlı suratlarınıza tüküreyim ey alçak ve kahpe zalimler! Selam olsun size ey ezilenler, garipler!

 

EKSTRA NOT:

 

Şerefim ve namusum üzerine yemin ederim ki; yaşanmış hayatın her salisesi, yaşanmış hayat üzerine söylenen her sözün her harfi doğrudur. Yaşanmışlıkları izleyin ve dinleyin çok şeyler öğrenirsiniz. Çünkü tecrübe en büyük öğretmendir ve karşınızda konuşan tecrübe yüklü bir öğretmen konumunda konuşmaktadır. Gerçekleri merak etmezseniz ve gerçekleri görmekten korkarsanız sefil olarak yaşar, sefalet içinde gibi geberip gidersiniz. İnsan demek onur demektir ve her insan onuruna sahip çıkmak zorundadır.


Tarih: 23.05.2021 Okunma: 399

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ Hakkı Cengiz

23.05.2021 - 14:04

Yanındayım, can kardeşim. Çığlığına çığlığımı ekliyorum. Sorgulamalarına imzamı atıyorum. Ortalama bir Amerikalının mutfak masrafı, bir Afrikalının 450 (dört yüz elli) katı. Dünyada, her gün 40 bin insan açlık ve susuzluktan ölüyor. Tok yatmaya asla hakkımız yok. Eline, yüreğine, kalemine sağlık. Selâmlar...

özgür deniz

23.05.2021 - 16:15

eyvallah inşaAllah saygıdğer paşam saygıdğer ağabey. tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle benliğimle sonsuz teşekkürler. maalesef insanlık ezilmekte, esaret altında tutulmakta, mezellet ve meskenet içinde yaşamaktadır. tarihle dinle kimlikle uyutulmaktadır hiçbir şeyin farkında olamasın diye. bu makus talihi yenmek zorundadır artık insanlık, ezilenler güçlerini birleştirip birleşik güç olarak tüm zalimlerin sömürgenlerin soyanların karşısıda kale gibi durmalıdır. tüm dünaydaki soygun düzenine nihayet vermeli, insaca hakça bir düzen tesis etmelidir. derin saygılar selamlar.