İddia ediyorum ve hiçbir ayrım yapmadan herkese diyorum ki; bendenizi düşüncelerimden dolayı hiçbir zaman asla ve kata yalanlayamayacaksınız, ıskat edemeyeceksiniz, serdettiğim düşüncelerimin tek bir cümlesini bile cerhedemeyeceksiniz, nefsinize ağır gelebileceği için ancak bana zulmedebilirsiniz, vicdanınıza zulmünüzü onaylatabilirseniz. Elbette fikirle yapmanızı istiyorum bunu ama fikirle yapamayacaksınız bunu yoksa laf olsun kabilinden karşı çıkabilirsiniz ve altı boş cümleler kurabilirsiniz, kendi kendinize de fikirlerimi cerhettiğinizi ve bendenizi ıskat ettiğinizi düşünebilirsiniz ama gerçek değişmeyecektir, münhasıran kendi kendinizi tatmin etmekten öteye geçmeyecektir yaptığınız şey. Hayır, kibir yapmıyorum, kendimi bir şey sanmıyorum, zaten ne söylüyorsam vicdanımdan sökün edip geliyor her söylediğim ve kesif bir duyguyla oluyor bu aynı zamanda. Ne kadar rasyonelsem, iki misli de duygusalım, duygusal olduğum için de bu kadar içten konuşuyorum ya. Bendeniz böyleyim işte, napayım, kendi küçük dünyasında yaşayan yalnız ve yabancı bir insançocuğu, amansız bir aykırı, iflah olmaz bir isyankâr. Geçelim!
Bıktım ya, yemin ediyorum bıktım bu ülkede yaşamaktan ve
gerçekten utanıyorum yaşanan her şeyden. Hani topraklarına bağlıydın ölümüne
diyecekler için de diyorum ki; çok farklı şeyler. Elbette ki aynı duygu ve
düşüncelerle yine bağlıyım ama bi zaman sonra insana da gerçekten ağır geliyor be
yaşamak, yaşadığın yer toprakların olsa bile. Ki, yaşamak var, yaşamak var. Gerçekten
yaşıyor muyuz, yaşatılıyor muyuz? Tüm gönlümüzle ağız dolusu gülebiliyor muyuz,
mutluluk gözyaşları dökebiliyor muyuz, bıktığımız oluyor mu hiç huzurlu
olduğumuz için, baharları gerçekten doyumsuza yaşayabiliyor muyuz, tembellik
hakkımızı kullanarak yaşayabiliyor muyuz yani şöyle gönlümüzce arada bir yan
gelip yatabiliyor muyuz, kaç kişi kendi denizlerinde, dağlarında, ovalarında,
hayalini kurduğu tatili yapabildi ömrü boyunca yani şöyle hesap kitap işine hiç
girmeden? Elbette yaşayanlar yaşıyorlar ama herkes gerçekten yaşıyor mu? Hepimiz
elimizi vicdanımıza koyalım ve dosdoğru olarak söyleyelim; yaşıyor muyuz? Ayrıca,
yaşıyoruz diyebilmemiz için öncelikle özgürlüğümüzü hüccet olarak ortaya
koymamız iktiza ediyor en başta, çünkü özgür olmayan insanın hayvandan farkı
yoktur ve insanın yaşadığı özgürlüğüyle belli olur, duygusal ve düşünsel
boyutta gerçekten özgür müyüz? Geçelim!
Kardeşim! Bendeniz bu ülkede Kemalist, İslamcı, Sosyalist,
Milliyetçi, Anarşist insanlar istemiyorum. Çünkü bendeniz, insanların, olmayacak
şeyler yüzünden birbirilerinden kopmalarını ve ayrı ayrı kulvarlarda güya insanlık
adına kavga veriyorlarmış gibi görünmelerini istemiyorum. Üstelikte münhasıran
bu tür yapay ayrım yüzünden birbirilerine düşman olup düşmanın ekmeğine yağ
sürmelerini de istemiyorum. Birbirilerine düşman oldukları için yaşamayı
bırakıp sürekli kavga eden ama başkalarını yaşatan insanlar istemiyorum. Artık yaşamak
için kavga veren ve behemehâl yaşamı söküp alıp yaşamayı beceren insanlar
istiyorum. Dahası her bir fraksiyonun benim bir parçamı ifade eden olguları inhisarlarına
geçirip o olgularla bendenizi oltaya getirip istendik yönde manipüle etmelerini
istemiyorum. Yemin ediyorum bıktım bana ait olgularla umutlarımın çalınmasından,
düşlerimin kirletilmesinden, yarınlarımın karartılmasından. Ki, gerçekten bu
ülkede düşünce sahibi olduklarını iddia edenler düşüncelerine ne derece
bağlıdırlar orası da sorgulanır? Ya, düşünceleri bir tarafa bırakalım, bu
ülkede dominant kimlik olan Türklüğe ve İslam’a ne kadar bağlıdır bu topraklar
üzerinde yaşayanlar? Bana gerçekten dosdoğru ve dürüst bir Müslüman ya da Türk
gösterebilir misiniz? Buyurun, varsa lütfen gösterin, bizde eyvallah deyip
saygımızı beyan edelim.
Dürüst ve namuslu insanlar istiyorum. Yemin ederim bu
ihtilaflardan, tefrikalardan, atomizasyondan, polarizasyondan illallah ettim
ya, gına geldi resmen. Namuslu insanın kim olduğu önemli midir, namussuz
insanın kim olduğu önemli midir? Bendeniz namuslu aydınlar, namuslu
gazeteciler, namuslu politikacılar, namuslu âlimler istiyorum. Ahlaklı ve adil insanlar
istiyorum. Bendeniz, benim önümde yürüyen, bana gerçekleri söyleyen, bana
hakikati gösteren, benim için yazan ve çizen, benim için yöneten insanlar
istiyorum yani benim yanımda olan ve duran insanlar istiyorum. Gerçekleri gizleyen
insanlar istemiyorum. Haksızlık karşısında susan insanlar istemiyorum. Yaşatmak
için yaşayan insanlar istiyorum, yaşamak için yaşayan değil ve yaşamak için yok
eden değil. Politikayla zenginleşen, dinle zenginleşen, kimlikle zenginleşen,
gazetecilikle zenginleşen, ilimle zenginleşen insanlar istemiyorum. Kendisine ait
olmayan şeyi almaktan hicap duyan insanlar istiyorum. Arsız ve yüzsüz insanlar
istemiyorum. Çendan birazcıkta olsa hayâ duygusuna sahip insanlar istiyorum. Birazcık
doğru ve dürüst olsun istiyorum insanlar.
Çok şey mi istiyorum? Bir gün ölüp gideceksiniz, hiç mi
düşünmüyorsunuz ya? Namuslu olan, dürüst yaşayan, dosdoğru olan, mütevazı yaşayan,
çalıştığı ve hak ettiği kadar kazanan ve hakkı olmayan ve hak etmediği şeyde
gözü olmayan insanlar istiyorum. Benim de hakkımın bulunduğu kaynakları israf
etmeyen insanlar istiyorum. Biriken serveti devletin hazinesine ekleyip benim
için kullanacak insanlar istiyorum, fazla diye ve tasarruf hakkı kendisinde
diye har vurup harman savuran, lüzumsuz yere harcayan insanlar istemiyorum. Benim
paramla yapılan ihalelerin namusluca yapılmasını istiyorum ve bunu yapacak namuslu
insanlar istiyorum. Benim hakkımı kimseye yedirmeyen, benim hürriyetimi tahdit
etmeyen, benim emeğime ve ekmeğime el koymayan ve el koydurmayan insanlar
istiyorum. Hak ettiğim bir şeyi hesapsız kitapsız bana teslim etmekten imtina
etmeyen insanlar istiyorum. Gücünü kullanarak benim hakkıma çökmeyen insanlar
istiyorum. Devletin malıdır deyip umarsızca yiyen insanlar istemiyorum. Benim
hakkımı çalanlardan hakkımı behemehâl alıp bana teslim eden insanlar istiyorum.
Benimde hakkımın olduğu hazineyi başkalarına peşkeş çekmeyecek, çektirmeyecek
ve benim için kullanacak insanlar istiyorum.
Benim hakkımın yenmesi benim yaşamının çalınmasıdır ve ben
yaşamının çalınmasını istemiyorum. Niye benim yaşamımı çalıyor ve çaldırıyorsunuz?
Çok şey mi istiyorum ve istediğim şeyler hakkım değil mi ve bendeniz isterken
haklı değil miyim? Buyurun vicdanlarınız cevap versin. Herkes bir gün yaşamının
hesabını vereceğini unutmamalıdır!