İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...147...

Özgür DENİZ - 05.06.2021

Kimsenin bizi sömürmek gibi bir sorumluluğu, bizim de kimsenin sömürüsüne geçit vermek gibi bir sorumluluğumuz yoktur insançocukları. İsterseniz bakınız, yemin ederim Tanrı da böyle söylüyor. Biz iyi olmak ve iyi, yaşanılır bir dünya kurmak gibi bir sorumluluğu deruhte etmeliyiz. Biz kavga etmek, gerginliklerle dolu bir hayat yaşamak, nutuklarla avunmak, algı operasyonlarıyla yönlendirilmek, kandırılmak, aldatılmak zorunda değiliz. Böyle yapanları da başımızın tacı etmek gibi bir mecburiyetimiz yoktur. Yaşadığımız müddetçe hayatın tadını çıkarmalıyız. Özgürce, mutlulukla dolup taşarak, herkesle konuşarak, el ele tutuşarak, birbirimizi severek yaşamalıyız. Müzikle, şiirle, türküyle, sanatla dolu bir dünya yaratmalıyız, bunlar yoksa karanlık vardır. Dinle, tarihle narkozlanıp, bu iki mutlak ortak olguyu dava edinip ve bunlar üzerinden kavgalar üretip hayatları zindan edemeyiz. Bırakın dini, tarihi bir kenara, yaşanan hayatlara bakın, gerçekten namuslu bir şekilde yaşanarak bunlardan mı söz ediliyor yoksa tam aksi şekilde bir yaşam var da o yaşamı örtmek için mi bunlar bitevi meydana sürülüyor anlayın lütfen. Bizi, iyi niyetlerimizle, saf duygularımızla, yanlış düşüncelerimizle aldatıyorlar ve sömürüyorlar. Bu masum gibi görünen gaddarca tezgâha gelmemeliyiz. Mutlaka kendimiz değişmeliyiz ve dünyayı değiştirmek için de amansız mücadele vermeliyiz. Biz değişmek zorundayız ve bu dünya mutlaka değişmeli. Değişmeli demekle kalmamalıyız, değiştirmek için yapabileceğimiz bir şey varsa yapmakta tereddüt etmemeliyiz. Ki, yapabileceğimiz en iyi şey de; bir dakikalık bir kutsal eylemdir. Değişmeli demekle değişmez hiçbir şey, böylesi bir şey alıklıktır, bönlüktür. Sen iradeni ortaya koymadıkça ve düşünceni eyleme dönüştürmedikçe her şey boştur. Çünkü böyle gitmez bu hayat. Bu hayat, hayat değil. Hayatmış gibi algı yaratması bizleri yanıltmamalıdır. Sorularınız ve bulduğunuz cevaplarınız sizi diriltecektir inanın ve azminizi daha da pekiştirecektir. Misal; şu ağaç niye buraya dikilmiştir diye sorun, şuraya dikilseydi olmaz mıydı deyin; şu yol niye burdan geçmiyor, oradan geçmesinin sebebi nedir, kim kazanıyor öyle olduğu için diye sorun; şu olgu aslında şöyle olaylaşmalı değil mi, niçin böyle olaylaşıyor ve bundan kim kazanıyor, kim kaybediyor diye sorun; bana şöyle söyleniyor ama o şöyle değil böyle değil miydi, niye olduğu haliyle bana söylenmiyor diye sorun; ya şu iş söyle olması gerekiyor insanlık bağlamında ama öyle olmuyor, niye öyle olmuyor sebebi nedir diye sorun; bu topraklar herkesinse ve üzerine yapılan her ne varsa herkesin vergileriyle yapılıyorsa, bu topraklar üzerine yapılan bir şey niçin münhasıran kompradorlar ve veletleri için yapılıyor, niçin münhasıran onların bütçesine hitap ediyor, diğerleri bakınmakla mı mükellef yapılan her şeye diye sorun. Sorun, sorun, sorun, sormaktan bıkıp, usanmayın. Ve sorularınızın cevabını mutlaka arayın ve bulun. Bulduğunuz cevaba göre kararlar vermekte gecikmeyin ve kararlarınızı icra etmekte tereddüde düşmeyin. Bilakis, lütfen ağlaşmayın sahtekârca ve riyakârca! Değişin ve değiştirin hayatı ve her şeyi! Yılan bile derisini değiştirerek var oluyor.

 

EKSTRA NOT:

 

HAKLI TALEP

 

Uzatmayacam, kısa kesecem, bilakis tüm boyutlarıyla ve dip derinliğine değin çok uzun bir şekilde de izah edilebilir mevzu ama lüzum yok. Geçelim! Memur dünyasını, bahusus eğitimciler dünyasını, bu dünyalar içinde dostlarım olduğu ve kendi dünyamda da bu dünyalardan olanlar bulunduğu için bu dünyaları az çok biliyorum, binaenaleyh bu dünyaların mensuplarının ekonomik hayatlarını da biliyorum. Tabi bunlar özelinde konuşuyorum ama çalışan tüm emekçilerin insan onuruna yakışır bir hayatı hak ettiklerini ve hak ettikleri hayatında kendilerine sunulmasını da elbette gönlüm istiyor yani bencil değilim, münhasıran bir tarafı düşünmüyorum, zaten aksi bir tavır bendeniz için züldür. ÇÜNKÜ herkes mutlu değilse, tek bir kişi mutsuz kalırsa, bendenizin mutlu olmam muhal ender muhaldir. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin, bu topraklar üzerinde üretilen üründen payına düşen ne kadar ise, nakıssız ve noksansız kendisine teslim edilmesini istiyorum. Birilerinin şu kadar düşüyor dediği paydan söz etmiyorum, doğal olarak düşen paydan söz ediyorum. Yapay olan hiçbir şeyi tolere etmiyorum zaten hayatın hiçbir boyutunda. Geçelim! Malum yine maaş zammı dönemi yaklaşıyor, hem Temmuz zammı belli olacak hem de önümüzdeki süreçte gelecek iki yılın maaş zammı belli olacak. Behemehal, amasız, fakatsız, sorgusuz sualsiz, tartışmasız olarak yapılacak olan bellidir ve aksi bir durumun, ister kabul etsinler, isterlerse kabul etmesinler olacak budur diye dikte edilircesine tolere ettirilmeye çalışılmaması iktiza eder. Zira bu milletin hazinesi, bunu yapmayı yani haklı talebi gerçekleştirmeyi mümkün kılacak kadar zengindir. Lamı cimi yoktur zengindir. Aksi bir duruma inanacak kadar mal değilim. Ya yapılmalıdır ya da hiç yapılmamalıdır. Hak edilen istenmektedir, başka bir şey değil. Bu talep en tabii insani haktır ve bu hakkı da kullanmaktan hicap duymuyorum, imtina da etmiyorum. Geçelim! Şimdi gelelim sadede; Temmuz’da behemehâl en az YÜZDE ON zam ve seyyanen de en az 250 TL zam verilmelidir. Tartışmaya açık değildir. Keza önümüzdeki süreçte de ilk yıl en az YÜZDE ON BEŞ yine ikinci yılda da en az YÜZDE ON BEŞ olmak üzere toplam YÜZDE OTUZ zam yapılması olmazsa olmazdır, behemehâl yapılmalıdır. Yaşadığımız dünyanın ve şartların olmazsa olmaz bir gereğidir bu. Tartışmaya açık değildir. Gerisi laf-ı güzaftır.

Tarih: 05.06.2021 Okunma: 435

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?