Şimdi, insan için emeğinden başka bir
şey var mıdır ve olabilir mi? Kesinlikle yoktur ve olamaz, varsa ve oluyorsa
orada bir sıkıntı, sorun var demektir. Şimdi bu mutlak gerçekliktir. Evet,
bilgi midir? Kuşkusuz bir bilgidir. Hayatı anlamaya çalışırken
kullanabileceğimiz bir bilgidir. Emeğinden başka bir şeyi yoksa insanın, insan
emeği midir? Kesinlikle öyledir. Öyleyse de emek mutlak mukaddestir. Kafamıza
kazımalıyız bu bilgiyi. Bana emeğimden başka bir şey yoksa ve ben bir şekilde
olduruyorsam orada mutlaka netameli bir durum vardır; çalmak, çırpmak, gasp
etmek gibi yani mevzuyu derinlemesine çözümleyince böyle bir çıkarıma
ulaşmaktan başka yol görünmüyor. Peki, emek deyince aklımıza başka neler
geliyor? Ter dökmek, yaş akıtmak, kan vermek gibi şeylerde direkt olarak
beynimizde yankılanıyor değil mi? Bunlar sarf edilmeden, bunlar verilmeden, bir
insanın sahip olabileceği hiçbir şey yoktur, varsa da ona sahip olma hakkı
olamaz, ona benimdir diyemez. Çünkü benimdir diye bir iddianız varsa, benimdir
dediğiniz şey için verdiğiniz bir emeğiniz ve buna dair mutlak hüccetiniz
olması iktiza eder, bilakis tüm iddianız güme gider ve bilmem neyinizin üstüne
oturur kalırsınız. Zira davanızın tanığı yoksa utanç içinde kalırsınız ve
sözünüzün eylemi yoksa o söz gevşektir, temelsizdir, dayanaksızdır. Buradan nereye
varabiliriz? Demek ki, bu ülkede herkesin karnı haramla doludur, sizler anlıyorsunuz
sizler için söylemediğimi, zaten sizler harama nasıl ulaşacaksınız da haram
yiyeceksiniz, harama ulaşabilecek kudretin olması icap eder ilk evvelde. Bu ülkede
haram yemeyen kim var ki acaba? Gerçekten harama bulaşmamış, karnını haramla
doldurmamış kim vardır? Benimki de soru yani, sanki bilinmeyen bir şey midir
ki, bulaşmayan tek bir kimsenin olmadığı?
Şu hayat- dünyeviye içinde kutsal iki
el vardır öpülmeye layık; biri çalışanın eli, diğeri de kadın elidir. Ki,
peygamberinde bu elleri öptüğü söylenir. Hatta peygamberin bir yöne giderken
hiçbir şey yapmadan oturan birine selam vermeyipte, geriye dönerken o kişinin
bir çöple yeri karıştırdığını görünce selam verip, bunun üzerine de o kişinin
niye böyle yaptığını sorması üzerine; giderken hiçbir şey yapmıyordun ama
dönerken bir şeylerle meşguldün o yüzden selam verdim diye cevap vermesi gibi. Aylak
insandan kimse hazzetmez ve o da ekmek parasına muhtaç kalacağı için dostların
yüz karası, düşmanın maskarası olmaktan kurtulamaz. Yani çalışmak yücedir, yüceltir.
Karşılığı da bir o kadar mukaddestir ve saygıdeğerdir. Çünkü alınan nimete
verilen bir emek vardır ve her çalışmanın altında emek saklıdır. Emeksiz elde
edilen her şey hırsızlıktır, böylesi bir yola tevessül eden de hırsızdır. Kimse
laga luga yapmasın, kafatasını attırmasın, ya sussun ya da insan olsun. Kim
olduğun, ne olduğun, nerede olduğun beni ırgalamaz, hırsızsan hırsızsındır ve
hırsızsın demekten imtina etmem, bilakis bilgiyi boşu boşuna yüklenmiş olurum
ama o kadar da haysiyetsiz değilim. Hırsız denmekten hicap duyacak yüzün varsa
o vakit o lanet işi yapmayacaksın pezevenk.