Emek harcamadan, ter, yaş, kan
dökmeden malik olacaksınız ve mülkü kendi aranızda dönüp duran devlete, güç
aracına döndüreceksiniz, bizde öylece bakınacağız ve üstüne bir de sizleri
saygıya seza göreceğiz öyle mi? Pezevenk miyim ben pezevenk, şahsiyetsiz,
onursuz muyum? Hangi hakla, cüretle böylesi bir şeye yeltenebiliyorsunuz? Bendeniz,
tüm mevcudiyetimi istimal ederek, namusumla, şerefimle kazanmaya çalışacam ve
üstelik haklarımı malum sebeplerden dolayı alamayacam, dahası hak ettiklerim
bile elimden alınacak hakkımı aradığım için ama sen hiçbir şey yapmadan,
namussuzca, şerefsizce, hak etmediğin onca şeye malik olacaksın hem de münhasıran
haksız şekilde sahip olduklarını kullanarak ve bendeniz bunu normal görecem,
tolere edecem öyle mi? Gerçekten bu kadar düşebileceğimi mi sanıyorsunuz, bu
kadar mal bir görüntü mü veriyorum? Gerçekten bildiklerimi öylesine bildiğimi
ve bir hamal gibi onları kafamda taşıdığımı mı sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz! Ne
gariptir ki, tüm eforunu sarfedip, emek verip, ter, yaş ve kan döküp bir türlü
varlık edinemeyen insanlar yoksul kalıyorlar da, tüm bu kutsal değerlerden
birini bile ortaya koymayanlar servet üstüne servet teraküm ediyorlar ve biz
onların huzurlarında ayağa kalkıyoruz. Onlara insan nazarıyla bakıyoruz,
onların kimliklerine bakıp onları tasvip ve tensip ediyoruz. Ve insançocukları
olarak bunu gerçekten içselleştiriyoruz, kanıksıyoruz, sindiriyoruz. Hadi onlar
insan değiller ya biz gerçekten insan mıyız? İnsanı insan kılan emeğidir! Keza beyni
ve yüreğidir! Emeksizlere, beyinsizlere, yüreksizlere, sizleri hangi yoldan
olursa olsun soyanlara, soyduranlara hesap sormazsanız yazıklar olsun size, o
vakit insan mısınız diye sorulur.
Çalışmak, insanlığın varoluşundan
bugüne yaşamın her merhalesinde Tanrı’ya ibadetin en iyi ve en temiz yolu
olmuştur ve Tanrı’da, çalışmaktan başka hiçbir şeye değer vermemiştir. Çünkü
çalışmak demek emek demektir ve demiştik ki emek kutsaldır, işte bu yüzden
kutsaldır emek. Çünkü Tanrı istemiştir ki, kimse hak etmeden bir şeye
ulaşmasın, herkes bir şeyler istiyorsa, istediği şeyler için bir şey versin,
versin ki aldığında haz duysun. Ama almanın mukabilinde vereceği bu şey, içinde
alacağı şeyi hak etmeye gerekçe olacak bir şey barındırsın. Çünkü Tanrı
samimiyetsizliği ve sahtekârlığı sevmez. Tanrı emek vermediğin şeyden vermeni
de reddeder. İster ki, kendi adına ya da Benim adıma vereceğin şeyde, kendinden
verdiğin çok değerli bir şey olsun. İnsan niyetidir, işte bu yüzden niyetidir.
Niyetin temizse, yolunda temiz yürürsün ve kuracağın hayatta temiz olur. İçin kirliyse
düzenin de kirlidir ve her yerden irin akar. Tanrı da niyetlere göre verir ve
verileni de niyete bakarak kabul eder. Çünkü kendisi, isteyenin kim olunduğuna
bakmaksızın cömertçe verir. Öyleyse verilenin de öylece verilmesini ister ama
verilenin de temiz olmasını bekler. Çünkü Kendisi temizinden ve cömertçe
vermiştir. Ve temiz olan her şey mutlaka emekle değerlenmiştir. Aklınızın
köşesinden bile geçmiyordur belki böylesi bir şey ama Tanrı bile içinde kutsal
bir emek bulunan çalışmayla halketmiştir tüm mevcudatı zerreden zerrata. İşte
bu yüzden emeğe ihanet hem insanlığa hem de Tanrı’ya ihanettir!