İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...154...

Özgür DENİZ - 15.06.2021

Tamam, Tanrı, insanı ve dünyayı halketmiş ve yaşamın da muayyen umdeleri vardır insanı aşan boyutuyla ve insan oralarda iradesini de kullansa hiçbir şey yapamaz, ki zaten o durumlarda iradeler de etkisiz kalır, mesela; yağmur yağdıramaz, rüzgâr estiremez, tüm hayvanları besleyemez. Ama olanaksız olan durumlar haricinde insançocukları kaderlerini kendileri tayin ederler kendi seçimlerini yaparak, zira her yapılan seçim kaderi çizmek yolunda atılan bir adımdır ve seçimlerinin birleşimi kaderinin küçük resmini yani bu dünyadaki resmini çizer. Mesela; kötüleri ve zalimleri tecziye edebilir, onlara hadlerini bildirebilir, onların ellerinden tüm ayrıcalıklarını alabilir, kendisine yapılanların hesabını sorabilir hem de onlara maddi anlamda hiçbir dokunuşta bulunmadan hatta onların yüzlerini bile görmeden. Ama olmuyor işte, çünkü insançocuğu gerçekten zillet içinde izzetsiz şekilde yaşamayı kanıksamış artık, onuru ve şerefi fırlatıp atmış bir kenara. Büyük mikyasta değil ama küçük mikyasta insançocuğu kaderini kendisi çizer; aklını, iradesini, ihtiyarını ve tercih etme gibi vasıflarını, meziyetlerini, yetilerini kullanarak. Burada masumane hataları, kusurları, yanlışları olabilir mi? Kuşkusuz olabilir, zira insan melek değildir. Ama insanın samimiyeti ve niyeti sonsuz önemlidir burada. Biz en ufak bir şeyde suçu Tanrı’ya hamletmeyi bırakmalı, kendimizi kontrol etmeyi bilmeliyiz artık. Ama biz alışmışız her türlü şeyi ellerimizle yapıp, sonucundan Tanrı’yı sorumlu tutmayı, böylece de adeta mıymıntı sürüsü olmuşuz. Çünkü mikrop gibi, sefil sefil, rezil rezil yaşamayı içselleştirmişiz, böylesi yaşama öylesine alışmışız ki, bırakıversek ölecez sanki. Çırılçıplak soyulsak, kendi evimizde kapının önüne koyulsak, midemiz kurusa yine de eyvallah edip katlanacaz sanki. Şöyle insan gibi ortaya çıkıp, insan gibi durup, yaptıklarımızın sonucuna katlanıp bedelini ödemekten bile korkuyoruz. Kaderimizi bile Tanrı’ya hamlediyoruz ki, insani sorumluluklardan azade olabilelim. Maalesef bizler kendimiz bir şey yapmıyoruz ya da yaptığımız şeyin için de emek, ruh olmuyor ve nihayet düşüyoruz ama gayelerimize mülaki olamayınca da suçu Tanrı’ya hamledip işin içinden çıkmaya yelteniyoruz. Oysa kendimizi kontrol etmeli, büyük bir suçumuz, günahımız varsa Tanrı’yı suçlamayı bırakmalı, bilakis ondan güç ve destek istemeliyiz. Çünkü O’ndan ancak güç ve destek vermesini bekleyebiliriz, kendimiz hiçbir şey yapmadan bizi başarıya ulaştırmasını değil. Bilmeliyiz ki, Tanrı’nın bağışlaması sonsuzdur ama o satın da alınamaz, ancak kazanılabilinir ve insan bağışlanmayı satın alabileceğini düşünmeyi bırakmalı ve hak etmeye bakmalı. Sen senin olana sahip çıkmazsan, ne başka birisi ne de Tanrı hak etmediğin şeyi getirip senin önüne koymaz! Bu yüzden artık iradeni koy ve hak etmediğin şeyi yaşama, yaşatılmana imkân tanıma, hak ettiğini de yaşamak için darbeni vurmaktan çekinme. Ya hiçbir zoru yok, zahmeti yok, bedeli yok, masrafı yok, çok küçük hareketlerle ve dokunuşlarla yapabilirsin bunu ve yapmalısın da. Ya insan olacaksın ve insan onuruna yakışır yaşayacaksın ya da layık olduğunu yaşayacaksın ve sürünerek geberip gideceksin. Kendin bileceksin!

Tarih: 15.06.2021 Okunma: 308

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?