İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...164...

Özgür DENİZ - 27.06.2021

İnsançocukları kendi yarattıkları dünyada yaşamıyorlar, birilerinin kendilerine göre yarattıkları dünya da yaşıyorlar yani kendilerini değil başkalarını yaşıyorlar ve böyle yaşamaya da alışmışlar, alıştırılmışlar. Çünkü her şeyi başkalarının belirlediği bir yerde kendin olman muhal ender muhaldir. Peki, karakterini bile başkalarının belirlediği bir dünya da kendine ait olacak olan, olması gereken kaderini çizebilmen kabil midir? Bu yüzden de insançocukları kendilerinde değildirler, kendilerinde olmadıkları içinde neyin kendilerine ait olduğunu, neyin kendilerine ait olmadığını bilememektedirler. Bir şeyler yapmaları için önce kendilerine gelmeleri ve dünyayı yeniden yaratmaları iktiza etmektedir. Zira tiranlar Tanrı’nın herkese verdiği dünyayı çalmışlar ve kendi inhisarlarına almışlardır. Dolayısıyla böyle bir dünyada da insanlara göre değil tiranlara göre bir yaşam olacaktır ve o yaşamında bir belirleyicisi bir de o yaşama maruz kalanı olacaktır ve tiranlar belirleyenken bizler belirlenen yaşama maruz kalanlarız. Niye böyle oluyor diye de sormuyoruz. Neyden, niye, nasıl korkuyoruz acaba? Birileri Allah diyor malı götürüyor, vatan diyor malı götürüyor ama biz Allah diyoruz, vatan diyoruz, ya ölüyoruz ya sürünüyoruz, kimse de neden böyle oluyor diye sormuyor. Hayatın kanunu mu yoksa bu? İşlerimiz bu sebeple bir türlü yoluna girmemekte ve yolunda gitmemektedir. Her şeyi daha net görebilmemiz, daha derinlemesine çözümlememiz ve daha iyi anlamamız için bizden çalınan dünyayı yeniden geri almalıyız ve kendimize göre yeniden yaratmalıyız, işte o vakit dünya bizim dünyamız olacak, her şey yoluna girecek, düzen insanca ve hakça olacak, ne ezilen ne ezen olmayacak, çark doğru dönecek, kaos kozmosa tedvir eyleyecek, nihayet özgür insan doğacaktır. İstersek yapar mıyız? Hiç şüphem yok ama sebepten şüphe ediyorum, sonuçtan değil, yeter ki sebep sebep olabilsin ve ne olduğunu bilsin, sonuç kendiliğinden tevlit olacaktır. Ahhh be insançocuğu nasıl bir karanlık kuyudasın ve düşüşün nasıl oldu bir bilinse belki de arkası çorap söküğü gibi gelecektir. Bu yüzden de bilmeye cesaretin olması icap ediyor ilk evvelde. Var mı cesaretin, yoksa her şeyin bilmediğin gibi çıkacağından ve bildiğin zaman her şeyin kaosa döneceğinden mi korkuyorsun? Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret, her şeye cesaret, kurtuluş muhakkak ki kendi ellerimizdedir ey insançocuğu!

Tarih: 27.06.2021 Okunma: 272

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?