Nietzsche ne güzel ifade etmiş, en
berrak ve sade haliyle gerçeği; bir kez olsun düşün demiş, sen seni üzmezsen üzen
olmaz seni, sen dolmasını istemezsen dolmaz içinde ki kocaman boşluk, mutluluk
gelmez sana kendiliğinden sen göstermedikçe hazır olduğunu, ne yıkabilir ne de
yıpratabilir kimse seni sen istemedikçe, sevmez kimse seni sen sevmedikçe
kendini, bil ki; senle başlar her şey ve biter yine seninle. Yalan şeyler, boş
sözler değil bunlar ey insançocukları! Her şey nasıl senin içinse, seninle
başlar her şey yine ve biter seninle, sen bil yeter ki bilmediğini ama bilmen
gerekeni. Sen yap yeter ki yapmadığını ama yapman gerekeni. Çünkü sen nasıl
küçük bir dünya isen, dünyada büyük bir insandır, sen kendi üzerinde
hâkimiyetini kuramazsan dünya üzerinde ki hâkimiyetini nasıl kuracaksın?
İçindeki kompradoru yenmeden, kendi kendini sömürmeye son vermeden, dışındaki
kompradoru nasıl yenecek, sömürüye nasıl son vereceksin? Zaten sömürüye teşne
olan sen değil misin insançocuğu olarak ve sömürüye teşne olduğun için
sömürünün zımnen devam etmesini sağlayan sen değil misin? Sen müsaade etmesen,
senin hazineni kim sömürebilir, senin ve çocuklarının rızkına kim el koyabilir?
Sana ait topraklar üzerinde sen cehennemi yaşarken, birileri nasıl cenneti
yaşayabilir, üstelikte sizlerden çalınanlarla, gasp edilenlerle? Hiç
düşünmüyorsun be insançocuğu, bu yüzdende edilgen kalıyorsun, tepkini ortaya
koyamıyorsun, hayır diyemiyorsun. Biz gerçekten istemiyoruz bilmeyi kendimizi,
isteseydik bilirdik inanıyorum bilmemiz gereken ne varsa, kendimiz de dâhil.
Ama hep kendiliğinden gelsin bize gelmesi gerekenler istiyoruz. Göz göre göre
ıskalıyoruz gerçeği, kendimizi yaşamayı ve hayatı, göz göre göre, bile isteye. Evet,
yok değil, nice insançocukları var yeryüzünün her bir köşesinde, diğer her bir
köşesindekileri düşünen ve onlar için bir şeyler olsun diyen ama kendileri
düşünülenler bir kez olsun kendilerini düşünseler belki değişecek her şey, yer
yerinden oynayacak, insan hak ettiği yeri bulacak. Anlayamıyorum ama
duyumsuyorum lakin ifade edemiyorum o bilinmeyen bir yerlerde öylece durup
duran garipliği, acayipliği. Onu ifade etmeyi bir becerebilirsem zincirler de
tek tek kırılacak biliyorum. Ama aha tam şurada boynumun biraz altında göğsümün
az üzerinde fırlayıp çıkıverecek gibi ama olmuyor bir türlü olmuyor. Olduğu gün
zaten zincirlerinde silsile halinde kırılmaya başladığı ve nihayet tümden yok
olduğu dahası özgür insanın doğduğu hatta zafer güneşinin mutlaka gülümsediği gün
olacaktır inanıyorum.
EKSTRA NOTLAR: Uyanın, lütfen uyanın, özellikle gençler uyanın, nolur
uyanın. Hiçbir şeye kutsal olgular temelinden yaklaşmayın, bakmayın. Dini,
vatanı, Atatürk’ü bir kenara bırakın, yapılanlara, edilenlere bakın. Her şeye
ve herkese eylem boyutuyla bakın. Kötülük yapan, aldatan, sömüren, hakkını ve umutlarınızı
çalan, yarınlarınızı karartan, vatanınızı ve kaynaklarınızı peşkeş çeken biri vatan
diye bağırsa da, Allah diye haykırsa da, Atatürk diye çıldırsa da umursamayın,
yüzüne sen bir pisliksin demekten çekinmeyin. Kutsal ve genele ait olgularla
sömürüyorlar, aldatıyorlar sizleri. Gerçeklerin peşine düşün, gerçekleri görün.
Neler olduğunu anlayın. Vatanınızı seviyorsanız uyanın. Her gün mutlaka
haberleri izleyin, mutlaka haber sitelerine göz atın. Gerçeğin resmini
çizenlere itibar edin. Cehennemi cennet diye gösterenlerin sözlerine, yüzlerine
tükürün geçin. Diken bahçesini gül
bahçesi diye gösterenlere saygı duymayın, itibar etmeyin. Sorun, araştırın,
çözümleyin, sorgulayın. Kimin dediği gerçekse, doğruysa ona saygı duyun. Yalan söyleyene
itibar etmeyin, onun varlığına tükürün geçin. Ve, ve, ve behemehâl Cumhuriyet’ten
taviz vermeyin, vazgeçmeyin, Cumhuriyet demek; yaşamak sevinci demektir
unutmayın.