İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...167...

Özgür DENİZ - 30.06.2021

Damalarımıza işlemiş ve damarlarımızda adeta kan gibi dolaşıyor; bayağılık, kuru övgü, kibir, yüceltme, dalkavukluk, yalancılık, cehalet vb. ahlaki düşüklükler. Ya korkutuyoruz ya da korkuyoruz, başka bir şey bilmiyoruz. Bu toplum çok feci şekilde korkutulmuş ve korkarak yaşayan toplum artık adeta dilsizleşmiş. Bir de tebaa olmaya alışmış, bunu yaşam bilmiş ve başka türlü bir yaşam olabileceğine inanmamış, binaenaleyh canı bile alınsa eyvallah demeyi, suskuya teslim olmayı sindirmiş. Ne olursa olsun, ne yapılırsa yapılsın sineye çekmeyi vazife addetmiş, bilakis ağır bedeller ödetileceğini varsaymış ve kabuğuna çekilmiş. Tıpkı Mehmet Akif’in dediği gibi, münhasıran; KORKACAKSIN! Sözünü işitmiş bir yerlerden. Küçücük ve çok basit bir konuda bile fikrini beyan edemez olmuş. Sanki ülke açık bir cezaevi olmuş ve toplum sessizce gözetiliyormuş gibi bir hal var. Bu yüzden George Orwell’in ‘’1984’’ isimli romanını behemehâl okumalısınız derim naçizane fikrimce bazı şeyleri daha iyi analiz etmek ve idrakine varmak için bazı şeylerin. İnsanı kaldırmak için hiçbir şey yapmıyoruz ama bize yönelen en küçük itirazda yüreklere korku salarak sükûta mahkûm ediyoruz insanları. Bunun nereye kadar böyle gidebileceğini hiç düşünmüyoruz, böylesi bir tavrın zarar mı vereceğini yoksa fayda mı sağlayacağını da idrak edemiyoruz. İnsanların duygularını ve düşüncelerini bastırdığımızı sanarak bir oh çekip köşemize kuruluyor ve caka satıyoruz, dilediğimizce soyuyoruz insanları ve onların ortak hakları olan şeyleri. İnsan psikolojisinden ve toplum sosyolojisinden zırnık çakmıyoruz. Efelik yaparak her şeyi istediğimiz düzeyde yürütebileceğimizi, hiçbir şey olmadan aynı şekilde gidebileceğimizi farz ederek asla gittiğimiz yolun yol olmadığını farkedip ricat etmiyoruz. Bilakis karşımızda suskuyu gördükçe daha şedit bir şekilde aynı yolda devam ediyoruz. İnsanların bir günde dolup bir an da patlayacağını sanıyoruz, oysa insanlar zaman içerisinde dolar ama patlaması da bir anda olur ve bir daha da asla inanmazlar. Hem bitevi düşmanlardan söz ederiz hem de böylesi bir şeyin bir düşman taktiği olabilme ihtimalini sarf-ı nazar eyleriz. Yani, işin özünde kör kütük cahiliz ama bunun fark edilmesinden de güya hicap duyuyoruz, hicap duyacak yüzümüz var mı ki acaba? İnsanlara bir şey vermiyoruz, onlara hak ettikleri yaşamı sunmuyoruz ama huzursuzluk kıvılcımlanınca hemen duygulara matuf hamasi ya da zımnen temkinli olması gerektiğini ifade eden sözler sarf ediyoruz. Belki düşünmeyen topluluklar için böylesi bir yöntem barikat olabilir ama topluluklar düşünmeye başlarlarsa ve düşünmeleri için taktiksel bir yöntem takip edilip düşüncenin önünde ki barikat yıkılırsa ne olacak hiç düşünmüyoruz. Her şeyin kimlik ve din edebiyatı ile bir anda halloluvereceğini sanıyoruz.  

Tarih: 30.06.2021 Okunma: 301

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?