İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...168...

Özgür DENİZ - 09.07.2021

Albert Camus’un efsane bir sözü vardı, diyordu ki; insanı savunuyorum, çünkü onun düştüğünü gördüm. Maalesef, Camus’un ifadesi safi doğrudur ve isabetlidir, zira insan düşmüş durumdadır ve insanı düşüren de dünyadır. Çünkü dünyanın altına yatmış ve dünyayı kendi üstüne koymuştur ve dünyanın altında debelenip durmaktadır, ki, altından kalkmakta istememektedir. Böyle olunca da, dünyanın, insan olarak kazanılamayacağını, ne zaman insanlık unutulursa o gün dünyayı kazanmanın mümkün olabileceğini sanmıştır, nihayet dünyayı insanlığa müreccah kılmıştır. Dünya uğruna şerefini, namusunu, haysiyetini pazarlık konusu etmiştir, getirisinin az olduğunu görünce daha fazlasını istemektedir. Böylesi bir telakki de insanı ahlaksızlık fırtınasının önünde bir yaparak gibi savurmuştur. İnsan ahlaken düşük ve düşkün durumdadır. Gerçekten böyledir, ne şerefi, ne namusu, ne onuru umurundadır insanın, münhasıran kazancına bakmaktadır, kazancı ne kadar çoksa namus, şeref, onur da neymiş demekte ve kendisini kendince haklı çıkarmakta ve gönlünü rahatlamakta, teskin etmektedir. Bunu fark etmek için davranış bağlamında detaylara ince bakış fırlatmak kifayet edecektir. Ki, safi hakikatler derinlerde gizlidir, ancak derin bakış atabilirseniz farkına varabilirsiniz. Biz fark edemediğimiz için ahlakın var olduğunu ve kendimizin de ahlaklı olduğumuzu sanıyoruz. Çünkü güzel ahlakı tamamlamaya geldiğini söyleyen peygamberden bihaberiz, çünkü Allah ahlakını anlatan Kur’an’dan bihaberiz, çünkü bir şekilde ahlaki öğütler alabileceğimiz filozoflara ve kitaplara sonsuz uzağız, çünkü bizi ahlaka yönlendirebilme potansiyelini içinde barındıran felsefeden nasipsiziz. Ki, haddizatında başkalarına dinsiz derken dinsiz olan bizleriz ve dinsiz dediklerimiz bizden daha dinliler ve dini tüm gerçekliği ile yaşayanlar da onlardır ve onlardır ki bizlerden daha onurlu, namuslu, şerefli ve ahlaklıdırlar. Böylece olunca da olan her şey normal geliyor, çünkü alışmışlık, sindirmişlik, kanıksamışılık vardır olan biten ne varsa. Olgu olarak ahlakın ne olduğunu bilmiyoruz, böyle olunca onu nasıl olaylaştıracağımızı da bilmiyoruz. Ahlaksızlık bataklığında yaşasak bile ahlaklı olarak yaşadığımızı sanıyoruz. En başından bir dini kabul ettiğimiz için en iyi dindarlar olarak kendimizi görüyoruz ama dünyanın en birinci dincileriyiz, zira dini çok iyi pazarlamaktan başka bildiğimiz hiçbir bilmem ne yoktur. Ahlak olmayınca da artık silsile halinde hayatımızın tüm merhaleleri ahlaksızlık temelinde yürüyor. Doğru yaptığımızı sanarak yanlış üstüne yanlış yapıyoruz. Ama ahlaksızlığımız bizi mahvedecek bilinmelidir ve bizim payidarlığımız da ahlaka merbuttur, başka bir şeyin bizim payidarlığımızı tehdit edeceğini düşünüyorsak yanılıyoruz, o yönden münhasıran insanların yüreklerine korku salarak nefsi çıkarlarımızı temin etmiş oluruz, bu bile ahlaken düşüklüğün hücceti değil midir? Tek kelimeyle; PİSLİĞİZ.

Tarih: 09.07.2021 Okunma: 345

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?