Albert Camus’un efsane bir sözü vardı,
diyordu ki; insanı savunuyorum, çünkü onun düştüğünü gördüm. Maalesef, Camus’un
ifadesi safi doğrudur ve isabetlidir, zira insan düşmüş durumdadır ve insanı
düşüren de dünyadır. Çünkü dünyanın altına yatmış ve dünyayı kendi üstüne
koymuştur ve dünyanın altında debelenip durmaktadır, ki, altından kalkmakta
istememektedir. Böyle olunca da, dünyanın, insan olarak kazanılamayacağını, ne
zaman insanlık unutulursa o gün dünyayı kazanmanın mümkün olabileceğini
sanmıştır, nihayet dünyayı insanlığa müreccah kılmıştır. Dünya uğruna şerefini,
namusunu, haysiyetini pazarlık konusu etmiştir, getirisinin az olduğunu görünce
daha fazlasını istemektedir. Böylesi bir telakki de insanı ahlaksızlık
fırtınasının önünde bir yaparak gibi savurmuştur. İnsan ahlaken düşük ve düşkün
durumdadır. Gerçekten böyledir, ne şerefi, ne namusu, ne onuru umurundadır
insanın, münhasıran kazancına bakmaktadır, kazancı ne kadar çoksa namus, şeref,
onur da neymiş demekte ve kendisini kendince haklı çıkarmakta ve gönlünü
rahatlamakta, teskin etmektedir. Bunu fark etmek için davranış bağlamında detaylara
ince bakış fırlatmak kifayet edecektir. Ki, safi hakikatler derinlerde
gizlidir, ancak derin bakış atabilirseniz farkına varabilirsiniz. Biz fark
edemediğimiz için ahlakın var olduğunu ve kendimizin de ahlaklı olduğumuzu
sanıyoruz. Çünkü güzel ahlakı tamamlamaya geldiğini söyleyen peygamberden
bihaberiz, çünkü Allah ahlakını anlatan Kur’an’dan bihaberiz, çünkü bir şekilde
ahlaki öğütler alabileceğimiz filozoflara ve kitaplara sonsuz uzağız, çünkü bizi
ahlaka yönlendirebilme potansiyelini içinde barındıran felsefeden nasipsiziz. Ki,
haddizatında başkalarına dinsiz derken dinsiz olan bizleriz ve dinsiz dediklerimiz
bizden daha dinliler ve dini tüm gerçekliği ile yaşayanlar da onlardır ve onlardır
ki bizlerden daha onurlu, namuslu, şerefli ve ahlaklıdırlar. Böylece olunca da
olan her şey normal geliyor, çünkü alışmışlık, sindirmişlik, kanıksamışılık
vardır olan biten ne varsa. Olgu olarak ahlakın ne olduğunu bilmiyoruz, böyle
olunca onu nasıl olaylaştıracağımızı da bilmiyoruz. Ahlaksızlık bataklığında yaşasak
bile ahlaklı olarak yaşadığımızı sanıyoruz. En başından bir dini kabul
ettiğimiz için en iyi dindarlar olarak kendimizi görüyoruz ama dünyanın en
birinci dincileriyiz, zira dini çok iyi pazarlamaktan başka bildiğimiz hiçbir
bilmem ne yoktur. Ahlak olmayınca da artık silsile halinde hayatımızın tüm
merhaleleri ahlaksızlık temelinde yürüyor. Doğru yaptığımızı sanarak yanlış
üstüne yanlış yapıyoruz. Ama ahlaksızlığımız bizi mahvedecek bilinmelidir ve
bizim payidarlığımız da ahlaka merbuttur, başka bir şeyin bizim payidarlığımızı
tehdit edeceğini düşünüyorsak yanılıyoruz, o yönden münhasıran insanların
yüreklerine korku salarak nefsi çıkarlarımızı temin etmiş oluruz, bu bile
ahlaken düşüklüğün hücceti değil midir? Tek kelimeyle; PİSLİĞİZ.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...168...
Özgür DENİZ - 09.07.2021
Tarih: 09.07.2021
Okunma: 350
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.